Kim kazandı, kim kaybetti!
Bu yazıyı kaleme aldığımız saatlerde seçim sonuçları henüz belli olmamıştı. Daha önce yaptığımız seçim analizlerinde birinci, ikinci, üçüncünün değişmeyeceğini, partilerin küçük mikyaslarda oylarını artırabileceğini, herkesin zaferini ilan etmek için bir gerekçe bulacağını yazmıştım.
İlk sonuçlara göre AKP’nin bir miktar oy kaybettiği,2004 seçimlerinde aldığı oyun gerisine düşeceği anlaşılıyor. İktidar partisinin oy kaybetmesi, sebep olacağı sonuçlar bakımından, diğer partilerin oy kaybetmesinden daha büyük önem taşıyor. Ergenekon medyasının bunu köpürterek farklı noktalara çekmek isteyeceği, alınan oy oranıyla mütenasip olmayan sonuçlar çıkaracağı muhakkak. Bu sabahtan itibaren bazı çevreler AKP eriyor diyerek baltalarını gömdükleri yerden çıkaracaklardır.
AKP bu sonuçları iyi tahlil etmelidir. Birçok ilde tabanın istek ve talepleri dikkate alınmadan çıkarılan adaylar, bir kısım oyların SP’ye kaçmasına vesile olmuştur. Birçok ilde 1999 seçimlerinin DSP’sini hatırlatır tarzda zayıf teşkilatlarla seçime gidilmiştir.2007 de seçilen milletvekilleri, kendilerine ayak bağı olmasın diye güçlü teşkilatlar istememişlerdir. Her şey Başbakan’ın karizmasına kalmıştır. Bu da bazı illerin kaybedilmesi ve oy oranlarının biraz aşağı düşmesi şeklinde tecelli etmiştir. Ancak küresel ekonomik krize, Ergenekon’a, Yargı’nın, Medya’nın çelmelemelerine rağmen yine de AKP başarılı olmuştur denilebilir. Ancak iktidar partisi bu sonuçları iyi analiz etmeli, kendi zaafları ve stratejik yanlışları ile sebep olduğu bu durumun genel bir çözülmeye dönüşmesine mani olmalıdır.
Daha önce de yazdığımız gibi, CHP, MHP ve SP’nin oylarını artıracağına dair ön görümün tuttuğu bu partilerin oylarını artırdıkları görünüyor. MHP’nin yüzde 13’lerden 17’lere, SP’nin yüzde 2’lerden, 5’lere çıkması önemli bir başarıdır. Üstelik MHP ilk defa Belediye başkanlıkları arasına bir büyük şehir belediye başkanlığı da eklemiştir. SP’nin yükselişi, AKP’nin yanlış aday tercihleri ile doğru orantılıdır. Oyunu yükselttiği yerler daha önce AKP’nin güçlü olduğu, bu seçimde AKP’nin oylarının düştüğü yerlerdir. MHP ise orta Anadolu ile Güneyde oylarını artırarak 1999 yılında yakaladığı yüzde 18’lik oy oranına yaklaşmıştır.
Son yıllarda yapılan demokratik açılımların çoğu Güneydoğu ile ilgili olmasına rağmen bu açılımların AKP’ye oy olarak dönmediği, DTP’nin kar hanesine yazıldığı görülüyor. Bazı düzenlemelerin kimlik siyasetini gevşeteceği, DTP’yi kapatmanın terör örgütüne yarayacağına dair analizlerin tamamı çürümüştür. Baştan beri yasaların dışına çıkanları siyasi mülahazalarla tecziye etmemenin yanlış olduğunu yazıp, söylüyorum. Seçim sonuçları tespitimin doğru olduğunu gözler önüne seriyor. Demokratik açılımlar, serbestlik, DTP’nin arkasındaki oy yoğunluğunu dağıtmamış, bir puan kadar oyunu artırmıştır. Ama en önemlisi DTP’nin kimlik siyasetini ve şiddete çanak tutan stratejisini meşrulaştırmışlardır.
Burada bir paragraf da BBP’ye açmak lazım. Keşke Muhsin Yazıcıoğlu bu seçim sonuçlarını görseydi. İlk sonuçlara göre BBP’nin yüzde 2’nin üzerinde bir oy oranına oturacağı ve Sivas’ı kazandığı anlaşılıyor. Yazıcıoğlu Sivas için çok çalıştı, çok gayret etti. Sivas halkı da ona gereken vefayı göstererek BBP’nin ilk kent belediyesini Yazıcıoğlu’na hediye etti. Bu sonuç BBP’nin Yazıcıoğlu’ndan sonra da varlığını sürdürmesi için yeterli bir sonuçtur.
Çok önemli sonuçlara sebep olmasa da 29 Mart seçimleri önemli mesajlar vermiştir. Başbakan Erdoğan bu mesajları iyi anlamalı, zayıf teşkilatlarla, merkezden seçilen adaylarla bu işin gitmeyeceğini görmelidir.