Cevher İlhan

Cevher İlhan

Siyaset seçimden ders almalı

Siyaset seçimden ders almalı

Türkiye mahallî idâreler seçimini yaptı. Seçimin sonucu ne olursa olsun Türkiye’nin bundan böyle gerçek gündemine dönmesi gerekir.

Zira hiçbir projenin olmadığı, hiçbir vaadin bile verilmediği, iktidar ve anamuhalefet partilerinin karşılıklı söz düellosuyla geçen seçim sürecinde ülke meselelerinin hiçbiri konuşulmadı. Çözüm ve çâreler aranmadı.

Bu satırların yazıldığı sırada henüz sandıklar açılmış değildi. Ancak bir sene içinde yedi milyon yeni seçmenin ortaya çıktığı ve “kimlik numarası” tartışmaları kargaşası içinde yapılan bir seçimde iktidar partisinin oylarını arttırması sürpriz olmayacak.

Esasen mahallî seçimlerin karakteri olan siyasî iktidarın adaylarının tercihi, iktidar imkânlarını alabildiğine kullanılması, bakanların ve hatta Başbakan’ın ağzından “bizim adaylarımız seçilmediği takdirde yerel yönetimlere merkezî hükûmetin desteğinin verilmeyeceği ve hizmetin gelmeyeceği” şeklindeki açık “tehditler” ve bol harcama ile propaganda araçlarını hoyratça kullanma avantajları arasında geçen bir seçimde, iktidar partisinin yerinde sayması ve hele az da olsa oy kaybetmesinin anlamı büyük olacaktır.

Asimetrik tahrikle kavgalı ve gürültülü siyasetin her halûkârda bundan ibret alması, başta iktidar partisi olmak üzere dersler çıkarmaları lâzım.


KUTUPLAŞMA SİYASETİ

Bu seçimin bir başka özelliği, ilk defa milletin ortak dinî değerleri üzerinde açık bir tartışmanın olmamasıydı. Yeniden “laik - anti laik” ve “irtica tehlikesi” uydurmasının gündeme gelmemesiydi.

Gerçi başta Başbakan olmak üzere bazı iktidar partisi sözcüleri, özellikle CHP’nin çarşaflıları partiye kabulüyle başlayan ve bazı adayların kazandıklarında kimsenin kılık ve kıyafetine karışmayacaklarıyla, “mahalle evleri”nde vatandaşların Kur’ân öğrenimlerini deklâre eden sözlerine karşı siyasî salvolarda bulundular.

İstanbul’da protesto için CHP’nin parti otobüsüne binen “çarşaflı” bir partili kadının “AKP’li” diye tartaklanması, bizzat Başbakan tarafından, “Bunların çarşaf açılımı bu kadar” söylemiyle siyasî çekişmeye âlet edilmeye çalışıldı. Mâlum medyanın tâbiriyle “çarşaf açılımı” ve “Kur’ân öğretilmesi” samimiyet sorgulanmasına tabi tutuldu. Ancak başarılamadı.

Aslında her ne kadar “gömlek değiştirdikleri”ni belirtseler de, iktidar partisinin dini dünyevileştirme ve siyaset malzemesi yapma yanlışı örtülü bir biçimde de olsa bu seçimde de devam etti.

Başbakan’ın ekonomik krizin “teğet geçtiği”ni “Hamdolsun”la izâh edip, bu mânevî boyutlu kelimeyi siyasetin acımasız arenasında istihza aracı haline getirmesi, bunun en açık örneği idi. Tıpkı dünyevîleşmenin en zirvesindeki siyasette ve iktidarda, vaki “yolsuzluk” iddialarına karşı “İnsanın bu dünyada alacağı bir kefendir; kefenim bile onlardan büyük olacak” türü sözleri gibi…

Seçimin başta gelen temel handikaplarından biri de partilerin tanıtım imkânları arasındaki adaletsizlikti. Kamuoyu Batı’da AKP ile CHP’nin ve yanında bir nev'î çeşni olarak MHP’nin haber ve polemikleri propagandasına mâruz bırakıldı. Doğuda ise AKP ve DTP’nin atışma ve çatışma gürültüsü dışında bir şey duymadı…

Meclis dışında kalan partilerin, kutuplaşma ve kamplaşma siyaseti ortasında milletin nabzını tutan ve iktidar partisine alternatif olma kapasitesine sahip olan Demokrat Parti’nin çalışmaları, mesajı ve projeleri verilmedi.


DP’Yİ “UNUTTURMA OYUNU”

Belki CHP’nin işine yarar diye yer yer SP’nin mitingleri yayınlandı; yeni lideri ulusal televizyonlara çıkarıldı. Ne var ki DP’nin binlerce araçlık konvoyları, onbinleri aşan mitingleri tek kelimesi yayınlanmadı.

Bilhassa DP “yok” sayıldı; medyada adı dahi telâffuz edilmeyip âdeta unutturuldu. Başta Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun ve DP sözcülerinin bir tek projesi ve konuşması bir cümleyle dahi duyurulmadı. Bazı yerel televizyonlarda parti adaylarının ekrana çıkarılması hâricinde, partinin toplantı ve çalışmalarına tek karelik resim ve bir iki saniyelik görüntüyle olsun bile verilmedi. Partinin amblemi ve ismi, diğer partilerin televizyonlardaki jeneriklerindeki kadar bir yer almadı.

Türkiye’de siyasetin sağlam zemine oturması ve kulvarına kavuşması adına DP, baştan sahnelenen siyasî senaryodaki bu “unutturma oyunu”ndan yılmamalı, yoluna devam etmeli…

Kanlı bir darbe sonucu demokrasi şehitleri veren Demokrat Parti’nin ihtilâlin ardından karşı karşıya bırakıldığı şaşırtmalara, “kuyruk ve düşük” baskılarına karşı verdiği mücadeleyi, AP’nin 12 Mart muhtırası dayatmasına mukabil gösterdiği demokratik azmine sahip çıkmalı.

DYP’nin 12 Eylül darbesiyle dayatılan kapatılma ve vetolara, muvazaalara, siyasî yasaklara karşı gösterdiği direnç ve irâdeyi göstermeli…Başka yolu yok…


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cevher İlhan Arşivi