AK Parti demokrat olmadığı için mi oy kaybetti?

AK Parti demokrat olmadığı için mi oy kaybetti?

Seçim sonuçlarını herkes kendi bulunduğu yerden değerlendirilebilir. Sonuçta hepsi bir bakış açısıdır.


Şimdilik Serdar Turgut’un Beyaz Türkler’in sahnede rol alarak sonuçları etkilediği tezini görmezden gelelim. Üstüne bir de ‘Gerekirse sizi eğitir, adam ederiz’ demesini de küstahlığına verip geçelim. Bu seçimde Beyaz Türkler mi yükseliyor, yoksa ilkel-köylü bir ulusalcı dalga mı geliyor, hep birlikte göreceğiz.

Bakalım o zaman Bay Beyaz Türk, aynı rahatlıkla konuşabilecek mi. Bakalım o zaman sağa sola ‘cumhuriyetin değerlerini öğretiriz’ tehditlerini savurabilecek mi.

* * *

AK Parti’nin 2007 seçimlerinde aldığı % 47’lik oyu, Avrupa Birliği konusunda gösterdiği kararlılık ya da hak ve özgürlükler noktasında attığı adımlarla değerlendirenler bir yere kadar haklı olabilir.

Ancak burada atladığımız bir gerçek var. Onu göremezsek, 2009 seçimlerini anlamakta zorlanırız.

2007 seçimlerinde AK Parti’yi % 47’ye taşıyan dip dalga, tümüyle AB ya da hak ve özgürlükler parantezinde tanımlanmış bir hareketlilik değildi. Milletin gerek cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşananlara, gerekse 27 Nisan bildirisine olan tepkisi, tüm bunları içine alsa da, bundan daha fazlasını barındırıyordu. İşte o ‘fazla’, şimdilik AK Parti’den elini çekmiş ve farklı partilere savrulmuş görünüyor.

Mesela Berat Özipek, dünkü köşesinde ‘AK Parti’nin değil, bizzat Başbakan Erdoğan’ın dilinden ve üslubundan kaynaklanan bir rahatsızlık var’ değerlendirmesini yapıyor. Ayrıca AK Parti Hükümeti’nin siyaset ve kimlik meselelerini küçümsediğine dair algıyı da aşamadığını vurguluyor. (Star, 1 Nisan)

AK Parti’nin gerek demokratikleşme, gerekse değişim konusunda zaman zaman tıkandığı, kendi içinde çelişkiler yaşadığı, özellikle de üzerindeki ‘kapatma’ baskısıyla savrulmalara uğradığı doğru. Ancak yaşadığı oy kaybını tümüyle bunlara bağlamak doğru mu; işte orada biraz durmak gerekiyor.

Giden oyların adresi SP ve kısmen MHP. Bunların AK Parti’den daha demokrat ya da değişimci oldukları için oy aldıklarını söylemek herhalde çok inandırıcı olmaz.

Elbette bir merkez parti, ülkenin her yerinde karşılık bulacak bir duruş sergilemeli. Ama Türkiye gibi zihinlerdeki ayrışmaların giderek derinleştiği bir ülkede bunu sağlamak sanıldığından çok daha zor. AK Parti’nin hem batıda, hem doğuda, yakın geçmişe oranla oy kaybetmesi bunu ortaya koyuyor.

* * *

Hükümetin özellikle Kürt sorununda attığı adımlara karşı oluşan tepkilerin MHP tarafından ‘sessizce’ örgütlenmesi, belli bölgelerdeki oy kaybını açıklayacak bir etken olarak görülebilir. Burada en önemli nokta, iktidarın yapıp ettiklerini Türkiye’nin batısında doğru dürüst anlatamaması. Bir de Tunceli Valisi örneğinde olduğu gibi saçma sapan bazı işgüzarlıkların, belli bölgelerde yarattığı ‘sahipsizlik’ duygusu.

Sözü dolaştırıp getirmek istediğim nokta şu. Seçim sonuçlarını, özellikle de AK Parti’nin kayıplarını, getirip tümüyle demokratikleşme ve özgürlükler meselesine bağlamak, Kürt meselesini sadece ekonomik boyutlarda ele aldığı için oy kaybettiğini söylemek, kulağa hoş görünse de yetersiz kalıyor.

Belli bölgelerde seçim kaybetse bile, kıyılar dahil Türkiye’nin her yerinde oy alabilen bir siyasi parti, pek çok farklı etkenle oy aldığı gibi, farklı etkenlerle de oy kaybedebilir. Üstelik özellikle Kürt oylarında olduğu gibi bunun bölgesel nedenleri de gözardı edilmemeli.

Bir de meseleyi getirip ‘Tayyip Erdoğan’sız AK Parti’ modeline taşımak isteyenler var ki, galiba biz bu filmi kapatma davası sırasında izlemiştik.

Yarın hem bunu, hem de Kürt oylarının seyrindeki bölgesel faktörleri konuşalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi