Mescidi Aksa hedefte
16 Nisan Perşembe günü Siyonist işgalciler Mescidi Aksa’ya yeni bir çıkarma yapacaklarını duyurmuşlardı. İşgal devletinin yeni hükümeti de Siyonist saldırganlığın sözde “sivil” cephesine destek konusunda kendini ispat edebilmek için bu çıkarmaya arka çıktığını gösterme amaçlı kararlar aldı. Mescidi Aksa’nın her taraftan polis kuşatmasına alınmasını ve 50 yaşın altındaki Müslüman erkeklerin camiye sokulmamasını kararlaştırdı. Kadınlara ise yaş sınırlaması getirilmeyecekti. Filistinli Müslümanların Mescidi Aksa’ya girebilmeleri için Kudüs veya “İsrail” kimliği taşımaları şartını uygulamaya da devam ediyor. Bu kararların amacı Müslümanların Mescidi Aksa’yı savunma imkânlarını daraltmak ve işgal devletinin sivil cephesini oluşturanların kolayca baskın düzenleyip bu kutsal mabedi kademeli bir şekilde gasp etme planlarının önünü açmaktı.
Söz konusu kararlar ve olaydan bir gün önce kutsal mabedi polis kuşatmasına alma çalışmalarının başlatılması, Siyonist terörün sivil cephesini oluşturanların da kalabalık bir grupla girmekte kararlı olduklarını duyurmaları tehlikenin büyük olduğunu gösteriyordu. Yeni Siyonist yönetimin saldırganlık ve şiddette kendini ispat için polisleri harekete geçirmesi, böylece Mescidi Aksa’da yeni bir katliam gerçekleştirmesi ihtimali de vardı.
Buna rağmen 1948’de işgal edilmiş bölgede faaliyet gösteren İslâmî Hareket, Müslümanları her türlü fedakârlığı göze alarak Mescidi Aksa’ya gitmeye ve Siyonist baskına karşı bu kutsal mabedi korumaya çağırdı. Bu çağrı büyük yankı buldu ve Müslümanlar 16 Nisan Perşembe günü sabahın erken saatlerinden itibaren hatta geceden Mescidi Aksa’ya akın ederek planlanan baskına karşı nöbet tutmaya başladılar. Mescidi Aksa’nın içine girmeleri engellenenler de çevresinde kendilerine bir mekân bularak Siyonist saldırganlığa karşı bu kutsal mabedi himaye için fedakârlığa hazır olduklarını ilan ettiler.
İşgalci saldırganların böyle bir baskın düzenleyeceklerini önceden duyurmaları, Siyonist yönetimin de alacağı tedbirlerle ilgili açıklamalarda bulunması Müslümanların tepkilerini ölçme amaçlıydı. Böyle bir baskını kendi aralarında organizasyon düzenleyerek kamuoyuna açıklamadan da yapabilirlerdi. Ama bunu mevcut şartlarda stratejik bulmadıkları anlaşılıyor. Çünkü karşılaşacakları büyük tepki ve bunun yeni bir Aksa İntifadası’na dönüşmesi, hesaplarının tamamen tersine dönmesine sebep olabilirdi. O yüzden önceden göz korkutmayı, bunun etkili olması durumunda da şimdilik sadece cami içine grup halinde girip ibadet düzenlemeyi, sonra bu tür baskınları rutinleştirmeyi, böylece insanların baskınlara gözlerinin alışmasını sağlamayı ve ardından Yahudilerin bu mabet üzerinde hak iddia etmeleri için zemin oluşturmayı hedefliyorlardı.
İslâmî Hareket, işgalcilerin strateji ve planlarını çok iyi tanıdığından göz korkutma oyunlarına aldırmayarak Müslümanların kalabalık bir kitleyle Aksa nöbeti tutmalarını sağladı. İşgalciler, bu kararlı kitlenin karşılarına çıktığını görünce planlarını uygulama cesareti gösteremediler ve böylece ciddi bir tehlike atlatılmış oldu.
Fakat kutsal mabede yönelen tehlike tamamen sona erdi mi? Siyonistlerin bu mabedi hedef alan daha nice planları var ve onları sistemli bir şekilde hayata geçirmek için büyük harcamalar yapıyorlar. Peki, bu kutsal mabedi savunma sorumluluğu sadece Filistin’deki İslâmî Hareket’in, Aksa Derneği’nin, Kudüs’te ve 1948’de işgal edilmiş bölgelerde yaşayan Müslümanların üzerinde midir? 1969’da Mescidi Aksa’yı yakma girişimi üzerine öncelikli amacı bu kutsal mabede ve Kudüs’e sahip çıkmak olması üzere kurulan İKÖ asıl görevini unuttu mu? Dünya Müslümanlarının olan bitenler karşısındaki duyarsızlığını ne ile izah edeceğiz?
İşgal devleti Kudüslü Müslümanların bu mabedi savunmalarını zorlaştırmak amacıyla Mescidi Aksa çevresindeki Müslüman mahallelerini yıkma planları yapıyor. Bu yıkım planlarından daha önceki yazılarımızda söz ettiğimizden burada ayrıntısına girmiyoruz. Ama Allah’ın izniyle gündemde tutmaya ve Müslümanların konuya dikkatini çekmeye devam edeceğiz.
Mescidi Aksa’ya yönelen tehlikenin gündeme getirilmesi, bu kutsal mabedi himaye konusunda tüm Müslümanlara düşen görev ve sorumlulukların hatırlatılması amacıyla 25 Nisan 2009 Cumartesi günü yani bir hafta sonra İstanbul’da Zeytinburnu Kültür Merkezi’nde “Aksa Sempozyumu” adıyla bir uluslararası etkinlik düzenlenecek. Sempozyuma Kudüs’ten de önemli şahsiyetler gelecek ve Mescidi Aksa’ya yönelen tehlike hakkında bilgi verilecek. Sempozyumla ilgili ayrıntılı bilgileri www.filistinhaber.com ve www.aksasempozyumu.com adreslerinde bulabilirsiniz. Bu sempozyuma ilgi gösterilmesini bekliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.