Kriz ve belirsizlik günlerinde, ekonominin bağışıklık sistemi iyice zayıflıyor ve manipülasyonlara, saptırmalara karşı korunmasız kalıyor. Geçen hafta içinde patlayan bir haber: Ünlü iktisatçı Krugman, “Türkiye, kriz sebebiyle iflas edebilir” dedi. Söyleyen, Nobel’li, üstelik son krizde birçok tahmini doğru çıkmış bir iktisatçı olunca, herkes kulak kesiliyor haliyle...Türkiye’nin İzlanda, İrlanda veya Macaristan gibi “ekonomisi altından kayıp gitmiş” bir ülke olabileceği ihtimali, sadece bu ülkede yaşayan insanları değil, birçok ülkeyi de sarsar. Dünya’nın en büyük 17. ekonomisinin iflasından bahsediyoruz neticede...
***
Haber Türkiye’deki “bazı” gazetelerde de “önemsenerek” verildi. Hatta bazı yazar ve yorumcular “latent” bir memnuniyetle karşılamış gibiydiler, Krugman’ın kehanetini... Lakin ilk sinyal CNBC-e’den geldi. New York muhabiri, Nobel ödüllü iktisatçıya ulaşmış, o da böyle bir ifade kullanmadığını, zira Türkiye hakkında yeterince bilgiye sahip olmadığını söylemiş. İşin rengi hafta sonu belirginleşti. Haberi veren türk gazete ve portalları, ilk yalanlama gelince, tercüme hatası, Reuters, Fransız gazetesi diye birşeyler gevelemişlerdi.
***
Lakin Krugman’ın konuşmasının tam metni yayınlandı ve konuşmada “Türkiye” nin adının bile geçmediği ortaya çıktı. Yani ortada, “yanlış tercüme edilebilecek bir cümle” de yoktu. Haberin, “muhatabı ve amacı belli” bir asparagas olduğu ortaya çıktı. Belki basit bir editör hatası olan ve normalde çöpe gidecek olan bir haber, günler boyu ekonomi ile ilgili herkesin zihnini meşgul etti. Bu haberi büyüterek, Reuters’i kaynak gösteriyor gibi yaparak ve -neredeyse- sevinerek verenlere belki de şunu sormak lazım: diyelim ki Türkiye iflas etti; hep mütegallibe olmuş ve öyle kalmak isteyen, o sebeple de mevcut iktidardan ölesiye nefret eden bir zümre dışında, herkes, hepimiz, çocuklarımız kaybetmiş olmayacak mı? Siz siz olun, “nefreti idrakinin önüne geçenlerin” dezenformasyonlarına kapılmayın. Özellikle de kriz dönemlerinde...