Ülkenin her köşesi şehit kanına kanmış olsa da Mehmet Akif'in “Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda” mısraını en fazla hatırlatan yerlerden biri şüphesiz Gelibolu yarımadasıdır.

On sekiz - yirmi yaşındaki gençlerin destanlaştığı yerdir orası.

*

Çanakkale Savaşı sırasında metrekareye binlerce mermi düşmüş.

Komutanlar askerlere ölmeyi emretmiş.

Bir ölüm kalım mücadelesi yaşanmış.

Ya galip gelecek ve bu topraklarda yaşamaya hak kazanacaktık, ya da yenilerek yok olmaya mahkûm edilecektik.

*

Kahraman askerimiz canını dişine takarak savaşmış ve Çanakkale'de unutulmaz bir destan yazmışlar.

Gelibolu yarımadasını dolaşırken adım başı bir şehitlik ile karşılaşıyoruz.

Gencecik fidanların yattığı toprakları dolaşırken etkilenmemek mümkün değil.

Dedelerimiz orada imkânsız denilen işi başarmışlar.

Kâğıt üstünde hesap yapınca, üç günde geçeriz diyenler, geçememiş Boğaz'ı.

Askerlerimiz, matematik kurallarını ters yüz etmiş.

Şimdi o sırtlarda huzur içinde yatıyorlar.

Denizden ve dağlardan esen rüzgârlar, kabirleri üstündeki otları, çiçekleri dalgalandırıyor.

*

Gelibolu'ya belki yirmi defa gitmişimdir; otobüsle, minibüsle, otomobille ve hatta kamyonla.

Dört gün önce yine Gelibolu'da idik.

Gümülcine'den gelen bir otobüs dolusu ahbabımızla beraber dolaştık yarımadayı.

Allah ömür verirse bir yirmi defa daha gitmek isterim.

*

Her seferinde, hâlâ ilk görüşteki gibi heyecan duyuyorsam...

O toprakları korumak için toprağa düşmüş askerlerin aziz hatırası karşısında hürmetim ve sevgim artıyorsa...

Evvelce tanıdığım gazilerle yaptığım sohbetler geliyorsa aklıma...

Orada bıraktıkları arkadaşlarının Cennet bahçesinde bulunduklarına emin oluşlarını hatırlayıp gözlerim yaşarıyorsa...

Ve Çanakkale'nin ziyaretçileri her geçen gün daha çok artıyorsa...

İşte bu noktada, düşünebilenler için, üzerinde durulması gereken pek önemli hususlar var demektir.

*

Üzerinde durulması gereken pek önemli hususlar, günden güne çoğalıyor üstelik.

Mehmet Akif'in “Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda” mısraından ilhamla, bugünlerde neresi kazılsa cephanelik fışkırıyor.

Silahlar, mermiler, bombalar çıkıyor toprağın altından.

En son Dalan'ın İSTEK Vakfı'na ait araziden çıktı cephanelik.

*

Arazinin sahibi belli, yıllar önce alınmış fakat orada SAT Komandoları eğitim yapıyor.

Dalan o arazinin askerî eğitim alanı olduğunu söylüyor ama eğitim, toprağa cephane ve silah gömmekle yapılmaz ki.

Askerî bölgeye haberciler fotoğraf çekmek için bile giremiyorlar.

Karadan ve denizden çok sıkı korunuyor; devamlı kontrol var.

Anlaşılan birileri çaktırmadan SATmış Komandoları.

Ya da en azından kiraya vermiş belli bir süre için. Ne olduğu mahkemede ortaya çıkacaktır.