Şu ülkenin gündemindeki yoğunluğa bakın! Kendi halinde, ortalama bir ülkede, birkaç ay içinde yaşanacak olayları, biz tek gün içine sığdırıyoruz.

Sığdırıp eskitiyoruz, ertesi gün yenileri gelecek çünkü.

Lice-Genç yolu üzerinde teröristlerin yola döşediği mayının patlaması sonucu dokuz askerimizi kaybettik.

Şehitlerimize rahmet, ailelerine başsağlığı dilemek bile, ne kadar sıradan hale geldi!

***

Adalet Eski Bakanı Hikmet Sami Türk'ü Bilkent Üniversitesi'nde öldürmek isteyen canlı bomba yakalandı.

Ankara'da ikinci canlı bomba Söğütözü'ndeki Ulusoy Otobüs Terminali'nde etkisiz hale getirildi.

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ basın toplantısında önemli açıklamalar yaptı.

Bomba yüklü bir araç için alarm verildi, her yerde aranıyor.

Ergenekon davası tam gaz devam ediyor.

Ergenekon kapsamında gelen ihbarlar üzerine yapılan arkeolojik kazılarda, nereye kazma vurulsa silah ve cephane çıkıyor. (Fışkırıyor demek yakışmadığı için 'çıkıyor' dedik.)

Bu yoğunluk içinde hangi birine odaklanıp da fikir beyan edelim?

En iyisi bugün farklı bir Sarıkız hikâyesi anlatalım.

***

Yaşlı bir çiftçi, trafik kazasında mağdur olduğu gerekçesiyle, mahkemede hâkim huzurundaydı.

Kazaya sebep olan nakliye firmasının avukatı sordu:

“Kaza yerine gelen polis ekibine 'İyiyim' demediniz mi?”

Çiftçi anlatmaya başladı:

“Traktörümün arkasında besili ineğim Sarıkız ile birlikte giderken, bu nakliye şirketinin kamyonu...”

Avukat sözünü kesti:

“Ayrıntıları sormuyorum, yalnızca şu soruya cevap verin. Kaza yerine gelen polis ekibine 'İyiyim' dediniz mi, demediniz mi?”

“Şimdi efendim, ben Sarıkız ile birlikte giderken...”

***

Avukat yine çiftçinin sözünü kesti ve hâkime dönerek:

“Efendim, bu adam rapordaki bilgilere göre, kaza yerine gelen polis ekibine, kendisine durumu sorulduğu zaman 'Çok iyiyim' demiş. Şimdi aradan üç dört hafta geçtikten sonra mağduriyetini öne sürerek, müvekkilimi dava ediyor. Lütfen kaza sırasında iyi olduğunu söyleyip söylemediği konusundaki soruma doğrudan cevap vermesini söyler misiniz?”

Hâkim:

“Bir dakika. Önce şu Sarıkız hikâyesini duymak istiyorum.”

***

Çiftçi hâkime teşekkür edip, ifadesini sürdürdü:

“Bu nakliye şirketinin kamyonu traktörüme çarptığında, ben bir hendeğe savruldum, Sarıkız başka bir hendeğe... Sersemlemiş halde yatarken, diğer taraftan Sarıkız'ın yanık yanık böğürmelerini duyabiliyordum... Belli ki çok acı çekiyordu... O sırada hemen ordan geçmekte olan polis ekibi durdu ve memurlardan birisi gidip diğer hendekte yatan Sarıkız'a baktı... Bir iki saniye sonra da tabancasını çıkarttı ve inlemekte olan Sarıkız'ı iki kaşının ortasından vurdu. Ardından elinde dumanı tüten tabancası ile yanıma geldi ve bana 'Sen nasılsın amca?' diye sordu. Siz olsaydınız, ne cevap verirdiniz?”