Yeni kabine ve CHP
Bu ülkede ne yaparsanız yapın önce Baykal’a soracaksınız. Kabine değişikliği üzerine CHP liderinin yaptığı açıklama böyle bir şuur altını ele veriyor. Daha önce ÇYDD başkanı Türkan Saylan da benzer şeyler söylemişti, biz asılız bu ülkede bizim istemediğimiz hiçbir şey olmaz.
Baykal yeni kabine ile AKP’nin aslına rücu ettiğini, yedekte tuttuğu çekirdek kadroyu iş başına getirdiğini söylüyor. Bununla Bülent Arınç ile Ömer Dinçmen’i kast ettiği açık. Baykal böylece önümüzdeki günlerde izleyeceği politikanın hedefleri hakkında da bir ipucu vermiş oluyor.2011 seçimlerine kadar Baykal, Ak partiyi Arınç-Dinçmen ikilisinin geçmişlerini dile getirerek yıpratmaya çalışacak.
Öncelikle burada hem bir hakikatin, hem de bir vefanın gereği olarak bir tespit yapmakta fayda görüyorum. Arınç, milli hassasiyetlerinin zekâtını verse, Baykal ve bütün avenesine yeter. Sayın Bülent Arınç’ı 1970’li yıllardan beri tanıyorum. Manisa’da öğrenciliğim dönemlerinde Arınç’ta Manisa’da MSP gençliğinin önde gelen isimlerinden biriydi. Ama bağnaz, parti putçusu tiplerden değildi. O zamanın ülkücü gençleri olarak kendileriyle çok iyi ilişkilerimiz vardı. Aynı hedefe farklı yollardan varmaya çalışan ve birbirini öyle gören hareketlerin mensuplarıydık. Onun için Manisa da Ülkücülerle Akıncılar arasında hiçbir zaman herhangi bir sorun yaşanmadı. Kardeş hareketler olarak hizmetlerini sürdürdüler. Bunda hiç şüphesiz Arınç ve onun gibi düşünen insanların payı büyüktü. 12 Eylül darbesi olunca Manisa’da da birçok ülkücü tutuklanarak cezaevine konuldu. Onların yardımına ilk koşanlardan biri Bülent Arınç’tı. Hiçbir vekâlet ücreti almadan ve talep etmeden Manisa davasından yargılanan ülkücülerin neredeyse tamamının vekâletini üzerine aldı. Karar oturumunda da duygularını arkasına koyarak müthiş bir savunma yaptı. Savunmanın mihenk noktası milliyetçilikti. Milli ve manevi değerleri eksen alan bu savunma bugün bile örnek alınacak fikir kıvılcımlarını içinde taşıyordu. Baykal muhtemelen hep yaptığı gibi AKP ve Arınç’ı milli duyarlılıklar noktasında vurmaya çalışacak. Ama unutulmamalıdır ki, Arınç ve arkadaşları milli değerler için mücadele ederken Baykal ve arkadaşları okullardan Türk büyüklerinin resmini indirmekle meşguldü. Onun için Baykal ve ekibinin bu ülkede hiç kimseye milliyetçilik dersi vermeye hakkı yok. Bilakis bugün eleştirdiklerinden, karaladıklarından, aşağıladıklarından daha çok ders almaları gerekiyor.
Kabine değişikliklerini sadece başarı-başarısızlık kriterleri ekseninde de yorumlamamak lazım. Çok uzun süre görevde kalanlara, toplum önünde olanlara karşı, kendiliğinden bir muhalefet oluşur. İsimler, yüzler yıpranmaya başlar. Böyle dönemlerde yeni isimler, yeni yüzler elzemdir.Bu hem yeni bir heyecan yaratır, hem de gevşeyen ilgileri yeniden toparlar.Kabineye alınan isimlerin çoğu geçmişte rüştünü ispat etmiş isimler.. Söz gelimi Ahmet Davutoğlu AKP iktidara geldiği günden beri gölge bir dış işleri bakanı gibi görev yapıyor.. Dış politikadaki birçok açılımın arkasında onun imzası var. Türkiye üzerine analiz yapan, kitap yazan Batı’lı kalemlerin bir çoğu (Fuller, Brezenisky gibi) onun stratejik derinlik isimli kitabından alıntılar yapıyorlar. Kabine için ulu orta konuşan Baykal’ın ekibinde Batı’lı yazarlara ilham kaynağı olan tek bir isim yok. Ama bu CHP çağdaş, bu AKP çağdışı oluyor. Çağın idrakine hiçbir şey vermeyen, hiçbir açılıma kaynaklık etmeyen bir parti Türkiye’de ilerici olarak takdim edilebiliyor. Hâlbuki CHP fiilen Türkiye’nin en geri, en çağdışı, en anti laik partisidir.
Hülasa, kabine değişimi aynı yüzleri görmekten yorulan toplum için uygun bir politik çıkış olmuştur. Ekonominin tek elde toplanması, tepki çekmeye başlayan bazı isimlerin dinlendirilmesi, seçilen isimlerin kimliği AKP için artı puandır. Baykal’ın eleştirilerine bakarak, AKP’nin yeni bakanlarla SP’nin önünü kesmek için bu tercihleri yaptığı iddia edilebilir. Ama bu doğru değil, SP’nin biraz daha fazla oy alabilmek için yeminli AKP düşmanları ile dirsek teması, SP tabanında bile tepki ile karşılanıyor. AKP’yi ulusalcıların, Ergenekoncukların değneği ile dövenler, SP ye değil, CHP ve onun uzantılarına hizmet ederler. Toplum gittikçe şeffaflaşıyor, artık kimse –Ankara’dan üfürülen-hikâyelere kolayca inanmıyor. Bu değişikliklerin, toplumun çözüm bekleyen sorunlarına çare getirmesini diliyorum. Asl olan partilerin kazanması değil, milletin kazanmasıdır.