Obama’nın töresi
ABD Başkanı Obama’nın Türkiye’de Müslüman halklara karşı gösterdiği imajın sadece yanıltmadan ibaret olduğunu daha önce dile getirmiştik. Çünkü onun bu söylemlerinde gerçekçi ve inandırıcı olabilmesi için Türkiye’de sergilediği imajla Pakistan ve Afganistan’daki imajının farklı olmaması gerekir. Bu adamın Pakistan’da sergilediği şiddet yanlısı ve baskıcı tutum hakkında “Obama’nın Pakistan versiyonu” başlıklı bir yazımız yayınlanmıştı. Aynı Obama’nın Afganistan’da da geçtiğimiz günlerde sivil halka yönelik vahşi saldırılar gerçekleştirdiğini ve yine pek çok savunmasız insanı vahşice katlettiğini gördük.
Bu saldırılar çok açık bir şekilde gösterdi ki Amerikan emperyalizmine hâkim zihniyet değişmemiştir. Zulüm, vahşet, saldırganlık ve uluslararası şiddet konusunda dünkü Bush dönemi Amerikasıyla bugünkü Obama dönemi Amerikası arasında hiç bir fark yok. Çünkü bir farkın ortaya çıkması anlayışın değişmesine bağlıdır. Şimdilik Amerikan emperyalizminde değişen sadece gardiyanlardır. Belki şartlara ve ihtiyaca binaen gardiyanların taktiklerinde değişiklik olabilir. Ama zihniyet yine aynı zihniyettir. İslâm âlemine yönelik politikanın amaçlarında da bir değişiklik söz konusu değildir. Bush ile iyice yıpranan ABD imajının düzeltilmesi amacıyla Obama’ya geçirilen maskenin inandırıcı olmadığının, bu adamın gerçek kimliğinin Pakistan ve Afganistan’da kendini gösterdiğinin artık görülmesi lâzım.
ABD Dışişleri Bakanı Bayan Hillary Clinton, Afganistan’daki vahşi katliamla ilgili soruşturma başlatılacağını açıklamış. Acaba neyi soruşturacaklar? Kalabalıkların topluca hedef alınmasında tam isabet olup olmadığını ve öldürülen insan sayısında hedefe ulaşılıp ulaşılamadığını mı? İşgalci ve saldırgan ABD yönetiminin bu tür vahşi katliamlardan sonra yaptığı, “yanlışlık oldu, soruşturma başlatılacak” türünden açıklamalar artık iyice gülünç geliyor. Uydudan, hedef alınan şahısların yerlerini tespit edebildiğini ve hareketlerini izleyebildiğini ileri süren ABD’nin sivil kalabalıkları hedef alırken uydu teknolojisini kullanamaması ve en azından hedefteki kalabalıkların askeri unsurlar olamayacaklarını tespit edememesi mantıklı mıdır? Gerilla savaşlarında askeri unsurların kalabalık gruplar halinde dolaşmadıklarını, özellikle hava saldırılarında kolayca hedef alınabilecek noktalarda bu şekilde bulunmalarının mümkün olmadığını ben bile biliyorum. Afganistan’da yıllardan beri gerilla savaşıyla karşı karşıya olan ABD hava güçlerinin bilmemesi mümkün müdür?
Belli ki Afganistan’daki direnişçiler karşısında acze düşen işgalci ABD yine aynı taktiğe başvurarak sivil kalabalıkları topluca katletmek suretiyle ağır darbe vurmaya çalıştı. Çünkü hedef alınan sivil kalabalıklar da neticede işgale karşı direnenlerin savunduğu, sahip çıktığı insanlar. Bu taktik Amerikan işgal güçlerinin Irak’ta da Afganistan’da da sıkça başvurduğu bir taktiktir. Afganistan’da gerçekleştirilen son katliam Obama ile bu taktiğin uygulanmasından vazgeçilmediğini gözler önüne seriyor. Bayan Clinton’un soruşturma başlatılacağı açıklaması ise kamuoyunun yanıltılması için gözlere kül serpme politikasında bir değişiklik olmadığını gösteriyor.
Türkiye’de günlerdir Mardin’deki katliam tartışılıyor. Bu katliam sadece Türkiye’de değil bütün dünyada yankı yaptı. Olay muhtelif boyutlarıyla, sosyolojik ve psikolojik açıdan değişik ortamlarda tartışılıyor. Herkes kendine göre birilerine fatura çıkarıyor. Tartışmaların odak noktasını ise yine töre ve cehalet sorunlarıyla ilgili tespitler oluşturuyor. Gerçekten Mardin’deki katliam büyük bir vahşet ve insanlık adına bir utanç. Ama meseleyi sadece töreye ve cehalete bağlamakla olayın sebeplerini teşhis etmiş olur muyuz? Bu durumda sormak gerekir: Mardin’de düğün evini basan korucular mı daha cahil yoksa ABD Başkanı Obama mı? İnsanlık dışı cinayetlere ve katliamlara kapı açan töreleri mahkûm edelim elbette. Ama bunların içinde en tehlikeli olanı da Obama’nın ve Netanyahu’nun töreleri değil mi? Üstelik bu töreler sadece belli aşiretleri ve onların mensuplarını değil bütün insanlığı tehdit ediyor. Öyleyse insanlık önce Obama’nın ve Netanyahu’nun törelerini tarihe gömmeli. Biz onları tarihe gömmezsek, o töreler bizim insanlarımızı toprağa gömmeye devam edecek. Ama ne yazık ki Türkiye’de Adalet Bakanlığı, Netanyahu’nun töresinin sorgulanması için Mazlum-Der tarafından açılan davaya izin vermedi.
Bu arada şunu da ifade edelim ki Amerika’ya hâkim zihniyet, bu zihniyetin dünya halklarına özellikle de Müslüman toplumlara yönelik şiddet politikası, haçlı husumetine dayanan saldırgan ve işgalci tutumu her ne kadar değişmese de ABD değişecektir ve değişmek zorundadır. Üstelik bu değişim çok köklü bir değişim olacak ve kanaatimize göre bu devletin emperyalist politikalarının değişmemesi de söz konusu köklü değişimin en önemli sebeplerinden biri olacaktır. Bu konudaki kanaat ve tespitlerimizi de inşallah müteakip yazımızda dile getirmeye çalışacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.