BBP'nin yol haritası
BBP elim bir kaza sonucu genç ve sevilen genel başkanını kaybetti. İdeoloji partileri için Lider partinin yarısıdır. Diğer yarısı da Partinin savunduğu ilkelerdir. Gerçi Yazıcıoğlu genel başkanlığı döneminde hep ilkelerin liderliğinde bir parti olduklarının altını çizdi. Ancak Lider’in bu şekilde düşünmesi tabanın aynı şekilde düşüneceği anlamına gelmiyor. Yazıcıoğlu’nun ölümünde gösterilen olağanüstü ilgi bu gerçeğin bir ifadesiydi. Partililer ailelerinin bir ferdinin kaybetmiş gibi üzüldüler. Türk halkı ilkeli, cesur, demokrat bir lideri kaybetmenin şokunu yaşadı. Ona hak ettiği halde oy vermemenin pişmanlığını cenaze merasimindeki olağanüstü ilgi ile gösterdi.
Yazıcıoğlu öldü bu bir gerçek, ama daha gerçek olan ondan sonra BBP’nin nasıl bir siyasi çizgi izleyeceği. BBP 1992 yılında MHP den ayrılan 7 milletvekili ve bir avuç idealist tarafından kuruldu. Aynı yıl yapılan ve uzun süre konuşulan siyasi karar kurultayında BBP’nin temelleri atıldı. 7 milletvekili duruşları, tutumları ve ilkeli çizgileriyle TBMM de önemli roller üstlendiler.
BBP kurulurken açıklanan milli mutabakat metni daha sonra BBP’nin Anayasasını oluşturdu. Bu metin o tarihe kadar toplumun dikkatine sunulan en demokratik, en ileri metinlerden biriydi. BBP’nin kendini anlatacak iletişim araçlarına sahip olmaması yüzünden bu önemli demokrasi manifestosu BBP çevreleriyle sınırlı kalan bir etkiye sahip oldu. Halbuki bu metinde ileri sürülen görüşler, tasarlanan toplum düzeni yeterince anlatılabilse BBP sonradan çıkan bir çok hareketin ilham kaynağı ve öncüsü olacaktı.
İlk defa bu bildiri ile BBP lider sultasını ret eden, Parti içi demokrasinin, ülke demokrasisinin ilk adımı olduğuna dikkat çeken bir politik açılım sergiledi.
Yine bu metin ile ilk defa (Allah’ın birliği, Peygamberin risaleti dışında) her şeyin tartışılabileceği ilan edilerek hür bir tartışma ortamının gerekliliğine ve ideolojik saplantıların insanı güdükleştiren, esirleştiren yönüne dikkat çekildi. Hakim devlet yerine hadim devlet fikri bu bildiri ile kamuoyuyla paylaşıldıktan seneler sonra (Tam on yıl) AKP tarafından garson devlet olarak siyasi literatüre girdi. Keza, milli, İslami, Sivil siyaset anlayışı soyut, sınırları belirsiz ifadeler yerine somut, konkre bir şekilde ilk defa BBP tarafından ilkeleştirildi. 28 Şubat’ta adının başında İslam olan her şeye düşman olan Askeri bürokrasi yüzünden partinin kapanmasına mani olmak için, İslami ibaresi daha sonra Maneviyatçı olarak tadil edildi.
Hiç şüphesiz BBP’nin Türk siyasetine kazandırdıkları bunlardan ibaret değil. BBP asıl çıkışını 28 Şubat’ta durduğu yerde sabit kadem kalarak gösterdi. BBP lideri 28 Şubat’ın tehditleri karşısında hiç geri adım atmadı, herkesin sustuğu, dağıldığı, iş birliği yaptığı bir dönemde her türlü muvazaayı ret ederek demokrasi ve millet iradesinin yanında yer aldı. Aynı davranışı arkadaşlarına da telkin etti. Türkiye’yi Suriye yapmanıza müsaade etmeyeceğiz diyerek 28 Şubat’ı iyi okuduğunu gösterdi. Ama verdiği sıra dışı, ahlaklı mücadelenin karşılığını hiçbir zaman sandıkta alamadı.
Yazıcıoğlu, cumhuriyet mitinglerinin yapıldığı dönemde de arka plandaki hesabı hemen fark eden ilk lider oldu. 2007 seçimlerinden önce partiye dalga, dalga gelen katılımların önce spontane katılımlar olduğunu sandı, ama bunun millet iradesini rafa kaldırmak için planlanmış bir yönlendirme olduğunu anladığında hemen B planını devreye koyarak partiyi katılanların yönlendirmesine fırsat vermedi. Seçimden önce gelenler, umduklarını bulamadıkları için geldikleri hızla geri döndüler. Yazıcıoğlu, daha Ergenekon operasyonları başlamadan operasyonunu yapmış, ulusalcılara kapıyı göstermekte tereddüt etmemişti. Bilahare başlayan operasyonlarda da aynı tavrı sürdürerek, sonuna kadar gidilmesi için operasyonların devamı için hükümete güçlü bir destek verdi.
Şimdi BBP önemli bir yol ayırımına gelmiş bulunuyor. 24 Mayıs’ta BBP yasa gereği Olağanüstü kongresini yapacak. Yeni bir Muhsin Yazıcıoğlu bulmak çok zor. Ama Yazıcıoğlu’nun kısa ömründe ortaya koyduğu ilkeleri devam ettirmek mümkün. BBP delegesi 24 Mayıs’ta önemli bir karar verecek, Ya Muhsin Yazıcıoğlu’nun milliyetçi-Maneviyatçı, Sivil, demokrat, tutarlı çizgisini sürdürecek, ya da 2007 de partiyi ele geçiremeyen şimdi aradığı fırsatı bulduğunu düşünerek pusuda bekleyenlere yem olacak. BBP çizgisi aldığı oy oranı ne olursa olsun Türkiye için önemli bir çizgidir. Önemi, ilkeleri ve tutarlılığı ile beraber, milliyetçiliği ana mecrasından çıkarmak isteyenleri engellediği, ehlileştirdiği, inanç çerçevesinin dışına çıkmalarına müsaade etmediğinden kaynaklanıyor. BBP’yi büyütme korkusu bazılarının daha fazla savrulmasına mani oluyor. BBP uzun bir özeleştiri sonucu ortaya çıkmıştır. Şiddeti, kavgayı, terörü açıkça ret ederek yola çıkmıştır. Genlerinde hapishanelerin, kavgaların tecrübesi vardır. BBP çıkış gayesine bağlı olarak, varlığını sürdürmeli, Türkiye bu tecrübeden istifade etmeye devam etmelidir.