Önce layıkıyla laik olun
Bir sizden bir bizden hesabı, içeriden ve dışarıdan olmak üzere, konu itibariyle kesişen iki habere bakalım bugün.
İlki İtalya'dan.
Torino'da tarihî bahçeleriyle ünlü saray Venaria Reale'nin bilet gişesinde, Fas asıllı bir kadın çalışmaktadır.
Yamna Amellal adlı görevli, başörtüsü takmaktadır.
Sarayı gezen bir ziyaretçi, o başörtüsünden rahatsız olur.
La Stampa gazetesine mektup yazarak 35 yaşındaki Amellal'ı şikâyet eder.
***
O şikâyet üzerine, Fas asıllı kadının çalışma arkadaşları gecikmeden tepki gösterirler.
Hem de öyle böyle bir tepki değil.
Ofisteki bütün kadın görevliler, iş arkadaşlarına destek vermek için birer başörtü takarlar.
Geçici bir süre için değildir o hareket.
Amellal'dan özür dilenene kadar işe başörtüsü ile geleceklerini bildirirler.
***
Ofiste çalışan erkekler de eyleme kefiye takarak destek verir.
Sarayın müdürü de elemanlarının yanında yer alır.
Müdür Francabandiera Michael "Amellal yedi yıldır bizimle ve işini iyi yapıyor. Onun örtüsü çok kültürlülüğün simgesi ve bundan kimse rahatsız olmamalı" şeklinde açıklama yapar.
***
'İçeriden' olan haberimiz ise, Silivri dolaylarından.
Ergenekon davası sanıklarından İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun savunma sırasında söylediklerinden kısa bir bölüme bakacağız.
İstanbul Üniversitesi'nde görev yaptığı süre içinde türbanlıların üniversiteye girmesine izin vermediğini anlatan Alemdaroğlu, romantik tarzda konuştu.
***
Prof. Alemdaroğlu şöyle söyledi:
"Evet ben darbe yapmıştım, üniversitede türban yasağını uygulayarak. Daha rektör değilken cerrahi kliniğindeki türbanlı asistanı kütüphaneye göndermiştim. İstanbul Üniversitesi'nde rektör olarak göreve başladığımda, çağdaş üniversitenin kapalı ve açık alanındaki görüntü, o tarihte bir bakıma İran üniversitelerini andırıyordu. Türban yasağı yaparak sabıkalı oldum. Savcıların her suçu bana yüklemelerinin ardındaki asıl amaç, benim türban sabıkamdır. Üniversitede, kamu kurum ve kuruluşunda türban yasağını uygulamıştım. Bu büyük suçum üzerine TBMM'de 6 kişilik İnsan Hakları Alt Komisyonu'nda sorgulandım ve aklandım. Türbanın üniversite ve kamu kurum ve kuruluşlarına sokulmasına karşı eski bir rektör olarak Anayasa karşısında yapılan yanlışlıkları her ortamda ifade ettim, edeceğim."
***
İşte size iki bakış açısı; biri Avrupa'dan, biri Türkiye'den.
Bu seçilen örneklere bakarak, AB'ye girme ihtimali üzerine ne söyleyebilirsiniz?
Fakire sorarsanız, şöyle cevap gelir.
Biz bu düşünce yapısıyla AB'ye giremeyiz.
Orada başörtüsü yasak değil, üstelik özgürlükler adına, çok kültürlülük adına desteklenebiliyor... Bizdeyse yasak.
AB'nin yerinde olsam, "Önce gidin layıkıyla bir laik olun da gelin" derim...
"Laikliği kısıtlama yapma aracı olarak değil, serbestlik şeklinde anlayın da kapının ziline öyle basın" derim. "Hiçbir şeyden haberiniz yoksa da tarihinize bakın birader" derim.
"Hepsinden önce kafanızdaki faşist düşüncelerden kurtulun" derim.
Aslan file bekçisi gibi üniversite kapısında dikilenler, dua etsinler ki AB'nin yerinde değilim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.