Devlet Bahçeli ve özgürlükler

Devlet Bahçeli ve özgürlükler

AK Parti ve MHP’nin başörtüsü konusunda birlikte hareket etmeleri üzerindeki tartışmalar sürüyor.

İki partinin birlikte hareket etmesi, kuşkusuz parlamentodaki dengeler açısından gerekliydi. Ayrıca bu konudaki mutabakatın daha geniş bir alanda ortaya çıkması bakımından da önem taşıyordu.

Ancak özellikle Avrupa Birliği ve 301. madde gibi kritik başlıklar üzerinden MHP ile yapılan işbirliği sorgulanıyor. Gerçekten hassas ve önümüzdeki günlere bakılırsa sürprizlere açık bir tartışma.

MHP’yi yakından tanıyan bir dostum, bana Devlet Bahçeli’nin 2 Ekim 2007’de parti grubunda yaptığı bir konuşmadan notlar göndermiş. ‘Devlet Bey’in bu konuşmadaki vurgularına dikkat. çünkü bugüne kadar MHP’nin siyaset yaptığı alanda kolayca dile getirilen bir yaklaşım değil bu’ diye de bir not eklemiş.

Bahçeli’nin o konuşması gerçekten ilginç. Birkaç alıntı yapayım.

‘O halde Anayasa’nın tam bir toplum sözleşmesi olabilmesi için çok geniş bir demokratik tartışma tabanına ve geniş bir müzakere sürecine dayanmalıdır.’

‘Böyle bir anayasa, hem birey haklarını geliştirerek güvence altına alabilecek, hem de birlikte yaşamanın gerektirdiği hukuki ve siyasi teşkilatlanmanın sağlam bir alt yapısını oluşturacaktır.’

‘Demokrasi; açık siyasî kurumlar, şeffaf ilişkiler rejimidir. Bu ilkeleri benimsemeden, hukuk devleti kavramına sahip çıkmadan, terörü reddetmeden, düşünce, inanç ve örgütlenme özgürlüklerini kurumlaştırmadan demokratikleşmede mesafe almak zordur.’

Bu tartışmanın sağlıklı yürümesi için öncelikle herkesin birbirini dinlemesi gerekiyor. Sonra herkes daha sağlıklı hesap sorma imkanına kavuşabilir.


Hukukta çare tükenir mi?


Başörtüsü kararı hayli yüksek bir oyla çıktı. Ancak anlaşılan o ki hayli uzun ve tartışmalı bir süreç var önümüzde. Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere, yargıdan çıkacak karar ve yorumlar, ya toplumu rahatlatacak bir yeni dönemin kapısını aralayacak. Ya da daha gergin bir döneme doğru hızla ilerleyeceğiz.

Deneyimli siyasetçi Aydın Menderes sorunun iki boyutuna işaret ediyor:

‘Anayasa Mahkemesi’nden bir iptal kararı çıkabilir. Kararı kesin olduğu için bunun üzerinde tartışmak hukuki bir sonuç meydana getirmez. Türbanı üniversitelerde serbest bırakma sürecinin önü kesilmiş olur. Bu da iktidar için her açıdan büyük bir çıkmaz oluşturur.’

Peki tümüyle bir çıkmaz sokak mı? Yani hukuk mutlaka Meclis’in bulduğu bu çözümün gerisine mi düşecek?

Aydın Menderes bu durumu da şöyle değerlendiriyor:

‘Hukukta da çare kolay kolay tükenmez. Anayasa Mahkemesi’nin muhtemel bir iptali karşısında iktidar ve MHP türbanı yeniden serbest bırakacak hukuki formüller aramak, bulmak ve kabulünü temin etmek mecburiyetiyle karşı karşıyadırlar. Tabi ki bu Anayasayı ve hukuku zedelemeden yapılmalıdır.’


Enerji köstebeği

ben miyim?


Elbette değilim. Biraz dikkatinizi çeksin diye böyle bir giriş yaptım.

Konu malum. Enerji Bakanlığı, MTA ve Park Grup ekseninde bir ruhsat tartışması yaşanıyor. özeti şu:

Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürlüğü, Eskişehir’de Eti Madencilik adına bor arıyor. Bu sırada zengin linyit yatakları bulunuyor. MTA kömür ruhsatıyla ilgili biraz gecikince Ciner Grubu önce davranıyor ve sözkonusu sahanın ruhsatıyla ilgili bir adım öne geçiyor.

Enerji Bakanı Hilmi Güler, hemen olayla ilgili soruşturma başlatarak MTA’da iki bürokratı açığa alıyor. Bu hamle üzerine Ciner Grubu geri adım atıyor. Böylece sahanın ruhsatı MTA’da kalıyor.

Benim aktarmak istediğim konu biraz daha farklı. Yaklaşık 10 gün önce Bakan Hilmi Güler’i, her zamanki gibi gecenin ilerleyen saatlerinde ziyaret ettim.

Sohbet ederken Güler’in yanı başındaki sehpanın üzerinde bir kömür parçası dikkatimi çekti. Benim baktığımı görünce gülümseyerek kömürü eline aldı. ‘Bak, inanır mısın şu elimdeki kömür bizim için mücevherden daha değerli.’

Size tuhaf gelebilir. Ama gerçekten de Hilmi Güler’in o kömür parçasını kırılacak zarif bir eşya gibi elinde tuttuğunu gördüm.

Aslında Bakan Güler konuklarına enerji alanınındaki gelişmeleri bu tür sunuşlarla anlatmayı sever. Bir bakarsınız elinde bir parça bor madeni. Size hangi alanlarda kullanıldığını anlatıyor. Bir bakarsanız bir şişenin içinde size bio-etanolü tanıtıyor. Odası da adeta küçük bir enerji müzesi gibi.

‘İnşaallah, Türkiye’ye büyük müjdelerimiz olacak’ demişti o akşam. Şimdi anlıyorum ki bulunan yeni kömür yataklarını kastediyormuş.

Konu açılmışken. Hükümetin hem çok takdir edildiği, hem de çok eleştirdiği kömür dağıtım işinin asıl yükü Enerji Bakanlığı’nda. Şöyle düşünün 6 milyon ton kömür dağıtılıyor. Bu sayede kapısına kilit vurulmuş pekçok kömür madeni yeniden açılıyor.

14 bin kişiye yeni iş imkanı verildiği gibi, dolaylı olarak pekçok yeni istihdam alanı üretiyor.

Gözünüzün önüne getirebilmek için basit bir örnek veriyor Hilmi Güler. ‘Her biri 10 ton alan yaklaşık 600 bin adet kamyon düşünün. O zaman belki yapılan işin hacmini anlamak mümkün olabilir.’

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi