Sivas, Başbağlar ve adalet!..
Sivas'ta, 2 Temmuz 1993 tarihinde yaşanan ve 37 kişinin hayatını kaybetmesiyle neticelenen olaylar çok konuşuldu, halen de konuşuluyor ve tartışılıyor.
Olayların nasıl başladığı, nasıl geliştiği ve göz göre göre bir faciaya nasıl dönüştüğü soruları hâlâ tam olarak cevabını bulamamış olsa da; Sivas'ta yaşananların özellikle bazı kesimler tarafından nasıl kullanıldığı hepimizce malum.
Şehrin hassasiyetlerini bilen ve ama şehirden olmadıkları anlaşılan birileri, olayları tezgahlayıp büyük bir faciaya sebep olmakla kalmadılar. Sivas'da kendi tertip ve provokasyonları ile yaşanan faciayı, şehir halkı ve bir anlamda da Türkiye için uzun sürecek bir sıkıntının kaynağı haline getirmeyi de başardılar.
Olayların hemen ardından başlatılan insan avıyla, o günlerde Sivas'ta olmayanlar da aralarında olmak kaydıyla, hadiselerle uzaktan yakından alakası olmayanların bile tutuklanmasına zemin hazırladılar ve defalarca yenilenen mahkemeler sürecinin yaşanmasına sebep oldular.
2009'dan geriye bakıldığında, Sivas'ta 1993 Temmuz'unda yaşananların; daha önce yine Sivas'ta, Kahramanmaraş'ta, Çorum'da... yaşanmış olanlardan bir farkı olmadığı ve kirli niyetlere sahip birilerinin, hassasiyetler ve durumdan faydalanarak şehri karıştırdığı anlaşılıyor.
Sivas, konuşanı, tartışanı, malzeme olarak kullanmak derdinde olanı bol bir mesele. Tam 16 yıldır konuşuyor ve tartışıyoruz. Orada tam olarak ne olduğu konusunda herhangi bir fikirleri olmasa da, bazı kesimler açısından elverişli bir slogan Sivas.
Barış ve kardeşliği değil; gerginliği, çatışmayı hedefleyenlerin ısrarlı bir şekilde kullandıkları Sivas konusu, olayların üzerinden geçen 16 yıldan sonra, yeni yeni belge ve iddiaların ortaya çıkmasıyla, biraz daha netliğe kavuşacak gibi. Ancak, bu netliğin sağlanması, birilerinin Sivas'ı kendi emellerine malzeme olarak kullanmalarının önüne geçebilecek mi, bu şüpheli...
Peki ya Başbağlar?..
Sivas'ta yaşanan facianın hemen arkasından, 5 Temmuz 1993'te, kim oldukları hâlâ bilinmeyen kalabalık bir grup silahlı insan tarafından basılarak, insanlarından 33'ü hunharca katledilen Başbağlar?..
Sivas'ın davasını güttüklerini söyleyenlerin sayısı ne kadar çoksa, ondan üç gün sonra Başbağlar'da yaşananların takipçisi o kadar az.
Sivas olaylarıyla ilgili mahkemeler yıllarca sürdü, hâlâ da sürüyor bildiğimiz kadarıyla. Başta belki de facianın yaşanmasına sebep olan provokasyonu tertip edenler olmak üzere, Sivas'ta yaşananları yıllardan beri kaşıyanlar var.
Ülkede oluşmasına gerek duyulan barış ve kardeşlik havasını tahrip etmek için bunun güzel bir malzeme olduğunu biliyor ve kullanıyorlar.
Başbağlar dosyası ise kapatıldı.
Yaşadıkları şehirlerden yaz sebebiyle köylerine gelmiş 33 masum insanın otomatik silahlarla katledilmeleri, köylerinin tümüyle ateşe verilmesi olayı ile alakalı olarak faillerin söylediği tek bir cümle var: "Sivas'ın intikamı".
Ama onlar da biliyordu ki, Başbağlar'da olup bitenler, aynen Sivas'ta olup bitenler gibi, çirkin, aşağılık bir planın parçalarından birisi idi sadece. Muhtemelen Sivas'ta yaşananları planlayanların emrindeki katiller sürüsünün, memleketin mümkün olduğu kadar karıştırılması niyetinin maşaları oldukları, bugünden geri bakıldığında rahatlıkla anlaşılıyor artık.
Başbağlar'ın mazlum şehidlerinin geride bıraktıkları, 16 yıldır bıkmadan usanmadan adalet arıyorlar: Yalnız bırakılmış olsalar da, adli mekanizma tarafından üvey evlat kabul ediliyor olsalar da ve özellikle de Sivas'ı bayraklaştırmaya çalışan kesimler tarafından görmezden geliniyor olsalar da...
Türkiye'nin normalleşmesi diye bir şey olacaksa eğer, bunun göstergelerinden birisi de, Sivas'ı ve Başbağlar'ı kimlerin tezgahladığının açık ve net olarak ortaya çıkarılması olacaktır.
O zaman hiç değilse tükürülebilecek yüzler olacaktır bu milletin karşısında...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.