Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Madımak’ı unutturmayan lar, Başbağlar’ı unutturmaya çalışıyo

Madımak’ı unutturmayan lar, Başbağlar’ı unutturmaya çalışıyo

Bundan 16 yıl önce 3 gün arayla yaşanan iki facia karşısında toplum kesimlerinin farklı tavır sergilemesi insanı üzüyor.. Özellikle de medyanın büyük bir kesiminin Sivas Madımak Otel'de yaşananları günler öncesinden gündeme taşıyıp konuyu ilk günkü sıcaklığında muhafazaya çalışmasına karşılık Madımak'tan 3 gün sonra Erzincan'ın Başbağlar köyüne baskın düzenleyen bir grubun köyü ateşe vererek 33 kişinin yanarak hayatını kaybetmesini görmezden gelişi karşısında insan "Bu ne biçim insanlık, bu ne biçim anlayış" demekten kendisini alamıyor.

Madımak'ta yaşananlar elbette içler acısıydı, elbette ne gerekçeyle olursa olsun tasvip edilmesi, insanım diyenin bu olay karşısında tasvipkar bir tavır sergilemesi mümkün değildir. Ama, aynı kişiler ve çevreler Madımak'tan 3 gün sonra Başbağlar'da yaşananlar karşısında sessiz kalıyor, görmezden geliyor bu halleri ile adeta tasvipkar bir tutum sergiliyorlarsa bunların da en az Madımak'ı ateşe verenler kadar insanlıktan nasiplerini alamamış olduklarını düşünmek yanlış olmasa gerek.

Gerek Sivas Madımak gerek Erzincan Başbağlar'da yaşananların arkasında kimlerin olduğunun bugüne kadar aydınlatılamamış olması da sanıyorum bir gizli elin varlığını gösteriyor. Çünkü, bu iki olay öylesine tezgahlanmış ki sanki Madımak'ın arkasından nerenin ateşe verileceği önceden planlanmış gibi. Birileri belli ki alevi-sünni çatışmasını körüklemek için bu iki olayı sahnelemiş ve aradan 16 yıl geçmesine rağmen iki olayda meçhulde kalmıştır.

Madımak olayının arkasından olayla hiçbir ilgisi olmayan pek çok kişi tutuklanıp cezaevlerine gönderilmiş, hapse mahkum olmuş ama gerçek suçlular hala bulunamamış, Başbağlar'a yaklaşık yüz kişilik bir grup baskın yapmış ve köyü ateşe vererek 33 kişinin ölmesine sebep olurken olay bir çocuğun üzerine yıkılarak unutulmaya terk edilmiştir. İşte bu iki olaydaki gerçek suçluların hala bulunmamış, bulunamamış olması bana hep iki olayın da bir gizli el tarafından planlandığını ve uygulandığını düşündürmüştür.

Söz konusu karanlık güçler planlarını uygulamışlar ama aradan 16 yıl geçmesine rağmen medyanın çok önemli bir bölümü ile bazı çevrelerin bugün bile Madımak'ı matem günü ilan ederken -elbette matem günüdür- Başbağlar söz konusu olduğunda daha doğrusu hiç söz konusu edilmeyerek orada ölenler konusunda sessiz kalarak canileri destekler tavırlarının devam etmesi -Buna isterseniz gizli sevinç deyin- gizli ellerin başarıya ulaştıklarını gösteriyor.

İş artık öyle bir noktaya getiriliyor ki, Başbağlar'da ölenler sanki bunu hak etmişlerdi gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Peki Madımak'ı Başbağlar'da yanan insanlar mı yaktı? Onların yakınları mı olayın içindeydi? Yok böyle bir şey..

O günü yaşayanlar çok iyi hatırlayacaktır ki, Madımak'ın arkasından Başbağlar'a yapılan saldırı bir karşı intikam duygusunun eseri olarak sergilendi,öyle bir görüntü ortaya çıkartıldı.. Bir bakıma kana kan... Kan davası..

Peki hangi dinde, ideolojide, hangi kanunda yeri vardır kan davasının.. Nasıl böylesine bir kan davası sonucu işlenmiş cinayetler görmezden gelinebilir, nasıl olurda "Boş verin Başbağlar'da ölenleri.. Siz Madımak'a bakın" denebilir.. Elbette kimse ortaya çıkıp böyle söylemiyor.. Söyleyemez de.. Ama, sergilenen tavır aynen böyle oluyor.

Bu ise insanı, toplumda farklı kesimler arasında sanki bilerek düşmanlık tohumlarının yeşermesini arzu edenler olduğu duygusuna kaptırıyor. Her toplumda bu tür kişiler ve gruplar bulunabilir.. Onlar kan ve gözyaşından besleniyor olabilirler.. Ama medya ve bazı kurumların böyle bir durumda canilerin arkasında yer tutmalarının anlaşılır bir yanı yoktur.

Bunun için diyoruz ki, bu ülkede birlikte yaşanmaya devam edilecekse "Senin katilin kahrolsun, benimki yaşasın.. Ya da benim katilim iyidir seninki taşlanmalı" mantığının sökülüp atılması gerekiyor.

Katil katildir, cani de cani.. Bunun senden olanı benden olanı olmaz.

Bu toplumda etkili olan medya istediği kadar Madımak'ı taze tutmaya buna karşılık Başbağlar'ı unutturmaya çalışsın, Başbağlar unutulmayacaktır..

Başbağlar'da yaşananları unutan ve unutturanlar yarın yanlarında kendi acılarını paylaşacak kimseyi bulamazlar..

Halbuki acılar paylaşıldıkça azalır, sevinçler paylaşıldıkça artar.. Toplum olmak bu demektir.. Birlikte yaşamanın ana şartı sevinçleri ve acıları paylaşabilmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi