Darbeler ve partiler
Geçen hafta CMK’nun 250. maddesi değiştirilerek –darbelerin önlenmesi-yolunda önemli bir adım atıldı.. Değişiklik Sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmalarını engellediği gibi, Askerlerin askerlik mesleği dışındaki suç ve eylemlerinin sivil mahkemelerde görülmesini ön görüyor.
Darbelerin bu ülkeye maliyetini anlatmaya gerek yok.
Bugün izale etmeye çalıştığımız insan hakları ihlallerinin, yasakların, dayatmaların çoğu darbelerin bize hediyesidir.
Siyaset kurumu her darbeden sonra darbecilerin bıraktığı pisliği, tahribatı temizlemekle meşgul olmuş, ülke enerjisinin büyük kısmı darbelerin bıraktığı izleri onarmaya harcanmıştır.
Hala da boğuştuğumuz onlarca meselenin arkasında darbelerin tortusu vardır.
Bu durumda yapılması gereken –darbelere zemin hazırlayan-yasal zemini ortadan kaldırmak, suç işleyen herkesten hesap sorabilen bir hukuk düzeni oluşturmaktır. 250. madde de yapılan değişiklikle hedeflenen de budur.
Arkasında onlarca darbe, muhtıra, andıç bulunan bir ülkenin siyasetçisinin görevi de bu süreci destek olmak, sivil siyasetin alanını genişletmektir.
Ama yasa meclisten geçtiği günden beri CHP istemezük diye ortalığı velveleye veriyor, MHP ise her zaman ki haliyle, dut yemiş bülbül gibi ne diyeceğini bilmez halde bekliyor.Bu düzenlemeye karşı çıkan bir siyasetçinin demokratik yollarla iktidara gelmek istediğine kim inanır?
Darbe karşıtı yasal düzenlemelerden ancak darbelerden medet uman çevreler rahatsız olur. CHP’nin rahatsızlığını anlamak mümkün. Milletten ümidini kesmiş, güç odakları ile ittifak yaparak iktidarın değişmez ortağı olan bir parti elbette bu düzenlemelere karşı çıkacak, devlet içindeki imtiyazlı pozisyonunu kaybetmemeye çalışacaktır.
Ama ya MHP’ye ne demeli.
Yasa çıktığı günden beri kararsız bir tavır sergileyen, ne yardan ne serden vaz geçen, futbol topu gibi yuvarlak bir siyaset izleyen MHP’ye bu duruş hiç yakışmıyor. Çünkü MHP darbelerin en çok mağduru olmuş, on binlerce insanını mahpushanelere, işkencelere, idamlara kurban vermiş bir partidir. Lideri darbe mağduru olmasa da, tabanı, seçmeni darbe mağdurudur. Böyle bir partinin bu düzenleme karşısında böyle mi durması gerekir?
Darbecileri yüreklendiren,cesaretlendiren de budur.
Darbenin şamarını yemiş olanlar böyle yaparsa, CHP niye yapmasın?
CHP ile MHP nin bu akıl almaz tutumu, AKP’yi aynı zamanda demokratik düzenin tek savunucusu durumuna getiriyor. Ondan sonra da AK parti alternatifsiz değildir diye istediğiniz kadar tepinin.En az AK parti kadar milletin hukukunu savunamayanlar AKP’nin alternatifi olamazlar. Baykal ile Bahçeli yıllardır Erdoğan’ın değirmenine su taşıyorlar. Onun için her seçimi AKP zorlanmadan kazanıyor. Bu haliyle, bu muhalefetten iktidar çıkmaz. Hadi CHP’yi bir tarafa bırakalım ama MHP iktidar olmak istiyorsa, değerlerine yaslandığını iddia ettiği milletin sesini dinlemek zorundadır. darbecilere tekmil vererek iktidara gelmenin yolu kapanmıştır.
Not: Peygamber ocağı ve başörtüsü yasağı başlıklı yazımdan dolayı bir okuyucum arayarak (Şevki Güleç) Burdur'daki aynı yemin merasiminde oğlunun da yemin ettiğini törende 5-6 bin kişi olduğunu ve gelen hanımlarının çoğunun başının kapalı olduğunu ve hiçbir aksilikle karşılaşmadıklarını belirtti. Bende ağırlıklı olarak geçmişteki uygulamalar yüzünden böyle bir kanaatin oluştuğunu yazmıştım. Bu akıl dışı uygulamadan vazgeçilmesi hepimizi memnun eder. Demekki başörtülülerin yemin törenine alınmasıyla şeriat gelmiyormuş. Bu tür uygulamaların yaygınlaşmasını diler, okuyucumun ifade ettiği bu gerçeği burada ifade etmeyi de borç bilirim.