Ahmet Varol

Ahmet Varol

Kaddumi ortalığı karıştırdı

Kaddumi ortalığı karıştırdı

Ben, Arafat’ın henüz sağ olduğu dönemde o zaman Hamas’ın resmi sözcüsü olarak da görev yapan ancak ondan önemlisi Arafat’la Kahire’de Mühendislik Fakültesi’nde birlikte okumuş ve onu gençlik yıllarından bu yana yakından tanıyan İbrahim Goşe’yle Ürdün’ün başkenti Amman’da uzun bir sohbet yapmıştım. O zaman yaptığımız röportajda Goşe şu ifadelere yer vermişti:
“Özerk yönetimin kendi içinde birtakım sıkıntılar yaşadığı artık kimseye gizli değildir. Bu yönetim içinde bir rekabet ve didişmenin başladığı bir gerçektir. Arafat’ın ciddi birtakım bedensel rahatsızlıklarının olduğunu artık herkes biliyor. Dolayısıyla ondan sonra yönetimde kimin söz sahibi olacağı konusunda ciddi bir rekabet var. “Arafat’ın yerine geçme” savaşı daha şimdiden başladı. Bazıları bu savaşta Mahmud Abbas’ı destekliyor. Bu kişiyi en çok da Siyonist yönetim destekliyor. Bazıları Ahmed el-Kuraya’ı destekliyorlar. Bazıları da henüz Filistin dışında yaşamakta olan Faruk Kaddumi’yi destekliyorlar. Biz HAMAS hareketi olarak özerk yönetimin kendi içinde yaşadığı sıkıntılara hiçbir şekilde müdahale etmiyor ve gelişmelerin sonuçlarını bekliyoruz. Özerk yönetimin güvenlik teşkilatının başında bulunan kişilerin bu savaşta etkili rol oynamaları mümkündür. Bu kişiler ise Siyonist işgal yönetimiyle işbirliği içindedirler. Bunlar eğer Mahmud Abbas’a destek verirlerse onun işbaşına gelmesi mümkündür. Fakat şu kesin ki Arafat’ın arkasından özerk yönetim içinde ciddi bir kavga ve sürtüşme başlayacaktır.”
O zaman Arafat’ın sağlık durumu gittikçe kötüleşiyordu ve sonrasıyla ilgili hesaplar yapılıyordu. Ama Arafat aniden ve normal rahatsızlık mecrasının dışına çıkan bir şekilde kötüleşti. Sonra hızla rahatsızlığı ilerledi. Filistin’de tedavisi mümkün olmadı ve Fransa’ya gönderildi. Ne var ki Fransa’dan da tabut içinde geri getirildi. Tabii Arafat’ın böyle ani kötüleşmesi ve birkaç gün içinde de mezara gönderilmesi zihinlerde birtakım tereddütlerin oluşmasına sebep olmuştu. İlginç olan gelişme de Fetih içinde herhangi bir yarışa girilmeden, İsrail’in desteklediği kesimin yani Mahmud Abbas grubunun Arafat sonrasında hemen postu ele geçirmesiydi. Onunla yarış halinde olması beklenen Ahmed Kuraya çözümü sonuca razı olmakta ve Abbas’ın yan kolu olarak çalışmakta bulmuştu. Faruk Kaddumi ise gelişmelerden rahatsız olduğunu daha o zamandan belli etmeye başlamıştı.
23 Kasım 2008’de Suriye’nin başkenti Şam’da “Yurda Dönüş Hakkı Buluşması” adıyla bir uluslararası toplantı düzenlendi. Bu toplantının açılış kısmında en çok ilgi toplayan konuşmalardan biri de Faruk Kaddumi’nin konuşmasıydı. Yazılarımızı takip edenler belki hatırlayacaklardır. Ben o zaman Şam’dan gönderdiğim bir yazıda onun konuşmasından özellikle söz etmiş ve şu ifadelere yer vermiştim:
“Kaddumi sözlerine “her şeyi söylemek istiyordum; ama hazırlık komisyonu üyeleri zaman müsait değil dediler” diyerek başladı. Bu cümlesi benim açımdan çok düşündürücüydü ve içimden “keşke bildiği her şeyi konuşsaydı da kralın çıplaklığını sadece Kaddumi değil bütün herkes bilseydi” dedim. Çünkü onun konuşacaklarının, bugün Batı Yaka’da İsrail hesabına şiddet fırtınaları estirenlerin, FKÖ’nün altını oyarak ABD Generali Dayton’un dümen suyuna girenlerin, direnişin önünü kapatıp yurda dönüş hakkına karşı komplo düzenleyenlerin damarına dokunacağını tahmin ediyordum. Zaten bildiklerinin çoğunu saklamasına rağmen açığa vurduklarının birçoğu da onların ve onlarla aynı telden çalanların damarlarına dokunacak nitelikteydi.”
Kaddumi o zaman söz konusu toplantının hazırlık komisyonu üyelerinin uygun görmemesi sebebiyle sakladığı bilgilerin bir kısmını geçtiğimiz günlerde açığa çıkardı. Filistinli ünlü yazarlardan İbrahim Hammami onun bu açıklamaları üzerine yaptığı yorumda “bu daha söküğün başlangıç kısmıdır” diyerek önemli bir noktaya parmak bastı.
Filistin Anayasasına aykırı bir şekilde İsrail işgal devletinin ve ABD temsilcisi General Dayton’un yardımıyla Özerk Yönetim Başkanlığı koltuğunu işgal etmeye devam eden Abbas, Kaddumi’nin açıklamaları karşısında önce bir süre suskun kalmayı tercih etti. Sonra Türkiye’den yaptığı açıklamada bunların iftira olduğunu ileri sürdü. Ama Kaddumi ezbere konuşmuyordu. Elinde belge de vardı ve aynı zamanda Arafat’la yaptığı görüşmeden söz ediyordu. Abbas sonra Kaddumi’nin elindeki belgenin doğruluğunu itiraf etmek zorunda kaldı.
Yıllarca FKÖ Siyasi Daire Başkanlığı görevini yapmış olan ve Fetih’in de lider kadrosu içerisinde yer alan Faruk Kaddumi’nin açığa çıkardığı ve söküğün başlangıç kısmını oluşturan bu bilgiler nelerdir ve ne anlam ifade ediyor? Devam edeceğiz inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi