Her şeye kulp takma hastalığı...

Her şeye kulp takma hastalığı...

Ukalalıkta sınır tanımayanlar kendilerinden başka herkesi cahil sayar. Onlardan başka herkes hatalı, onların sözünden başka her söylenen şey yanlış ve saçmadır...
Bu hastalık son zamanlarda iyice tavan yaptı. Öyle ki bu akıldaneler, bin yılların süzgecinden geçerek günümüze gelmiş, yani kuşaklar boyu doğruluğu kabul ve hazmedilmiş atasözleri ve halk deyişlerini dahi anlamazlıktan gelir, onlara da mutlaka bir kulp takar. Yanlışlığını ispatlamaya kalkar. Bu tiplerin akılları başlarından birkaç karış daha yukarıda olduğu için, her vesile ile ayakları da yerden kesilir, havalanırlar. Ayakları yere basmadığı için de, hayatın basit gerçeklerini bile anlamazlar, yahut kabul etmek işlerine gelmez!
Aylardan beri kamuoyunu meşgul eden bir cinayet olayı var... Canavarca katledilip vücudu parçalara ayrıldıktan sonra çöp konteynerine bırakılan Münevver Karabulut cinayeti. Daha önce dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, maktulün ebeveynine yönelik bir sitemde bulunarak, onların çocuklarına karşı gerekli ihtimamı gösterip göstermediklerine dikkat çekmek istemişti. Vay sen misin bunu diyen!.. Sayın Cerrah’a demediklerini bırakmadılar. Oysa söylenen söz gayet doğru ve mantıklı idi. Lakin meselenin irdelenmesinden hoşlanmayanlar o anlamsız patırtıyı koparıyordu.
Birkaç gün önce Başbakan Erdoğan da, benzer bir hatırlatmada bulundu. Çocuklarımıza yeterince sahip çıkmamamızın onları nasıl tehlikelerle yüz yüze getirdiğini ifade etti. Gençliğin sorunlarını, bunalımlarını işaret ederek, “Kızına sahip çıkmazsan ya davulcuya kaçar ya zurnacıya...” darbı meselini tekrarladı. Sen misin bunu diyen! Malum güruh, salya sümük saldırıya geçti. İşi davulcu ve zurnacıların onur meselesine kadar götürdüler. Neredeyse Başbakanı ırkçılık yapmakla suçlayacaklardı...
Oysa Sayın Erdoğan’ın maksadı ortada idi. Toplumun huzuru için, gençliğin korunması için göstermemiz gereken dikkat ve davranış biçimlerinden bahsediyordu. Fakat bu söyledikleri kozmopolit kesimin, lümpen takımının hoşuna gitmediği için, nasırlarına basılmışçasına bağırıyorlardı! Şüphesiz bu güruhun kopardığı vaveylanın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Maazallah onların aklı ile hareket edilirse, toplumun bütün değerleri altüst olur. Bu güruh gerçekten ikiyüzlüdür... Şöyle ki:
Hem cemiyeti altüst edecek ne kadar rezil davranış varsa hepsini hoş görürler. Hatta bunları teşvik ederler. İnsanları soysuzlaşma yönünde tahrik ederler. Hem de bunların sonucu olarak ortaya çıkan felaketlerden başkalarını sorumlu tutarlar. Bazı gazetelerde yazılıp çizilen rezil hikâyelere bakınız... Bazı ekranlardan sergilenen kepazeliklere bakınız... Bir de bu rüsvalığı gazetecilik diye, fikir ve sanat diye satmaya kalkışan zavallı yaratıklara bakınız...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi