Ahmet Varol

Ahmet Varol

Muhalefetin katılamadığı kongre

Muhalefetin katılamadığı kongre

Fetih’in yirmi yıl aradan sonra gerçekleştirdiği kongre her şeyden önce gerçek anlamda bir kongre midir? Bunu diyebilmemiz için işgalin gölgesinde yapılmaması gerekliydi. Çünkü işgal altındaki topraklarda düzenlenmesi durumunda teşkilatın dışarıda yaşayan tarihi liderlerinin ve delegelerinin önemli bir kısmının katılma imkânının olamayacağı biliniyordu. Onların bazıları ilkesel olarak Siyonist yönetim vizesini almayı kabul etmedikleri, bazıları da işgal yönetiminden kaynaklanan riskleri göze almak istemedikleri için girmeyeceklerdi. Nitekim her ne kadar bazı ülkelerdeki delegelerin katılma imkânı olduysa da büyük çoğunluğu katılamadı. Katılabilenler çok küçük bir kesimi oluşturmuş, örgütün tarihi liderleri ve dışarıdaki yapılanmasının karar mekanizmasını oluşturan kesimi katılma imkânı bulamamıştır.
Mısırlı Filistin uzmanlarından Muhammed Cumua da, Fetih’in Altıncı Genel Kongresi’yle ilgili olarak Filistin Enformasyon Merkezi’ne yaptığı yorumda bu noktaya dikkat çekmiş ve bu örgütün kongreyi işgal devletinin kucağında gerçekleştirmesinin direniş dörtgenini terk etmesi anlamına geldiğini vurgulamıştı.
Bizim gördüğümüz kadarıyla kongrenin işgalin kucağında düzenlenmesi öncelikle örgütün direniş alanını terki anlamına geliyor olmakla birlikte asıl amaç muhalif kanadın devre dışı bırakılmasıdır. Abbas’ın içerideki üyeleri kontrolü ve istediği gibi yönlendirmesi zor olmayacaktı. Dışarıdaki delegelerden ona muhalefet edenlerin katılmaları da bu yönle engellenmiş olacaktı. Davet edilenlerin isim listesinin önceden işgal yönetimi emniyetine verilmesi, muhalif kanatta yer alanlar arasında katılmaya niyetli olanlar için caydırıcı bir etken olmuştur. İsim listesinin işgal yönetimi istihbaratına ve emniyetine önceden verilmesinin böyle bir etki yaptığı bizzat örgüt içinden konuyla ilgili yorum yapanlar tarafından da dile getirilmiştir.
İçerideki muhaliflerin etkisiz hale getirilmesi için de çok ilginç oyunlar oynandığı görüldü. Bunlardan biri kongre öncesinde bir delege pazarı kurulması ve Hazırlık Komitesi’nin bilgisi dışında 1100 yeni delege kaydı yapılması oldu. Bir ilginç gelişme de bazı delegelerin katılacaklarının önceden bildirilmesine rağmen gittiklerinde isimlerinin delege listesinden silindiğini görmeleri oldu.
Bütün bu gelişmeler kongrede Abbas-Dahlan kanadının çoğunluğu oluşturulduğunu gösteriyordu. Yani bir örgüt kongresi düzenlenmiyor, Abbas-Dahlan kanadı kendi çalıp kendi oynuyordu. Bunun amacı ise son dönemde Kaddumi’nin iddialarıyla birlikte örgüt içindeki saltanatı da sarsılan Abbas’ın koltuğunu sağlamlaştırmaktı.
Önemli bir sorun da teşkilatın Gazze’deki yapılanmasını temsil eden delegelerin katılması konusunda yaşandı. Hamas, Gazze’deki delegelerin çıkmasına izin verilmesi için Batı Yaka’da haksız bir şekilde zindana atılan Hamas mensubu siyasi tutukluların serbest bırakılmasını istedi. Batı Yaka’daki siyasi tutuklular meselesi haftalardan beri tartışma konusu ve Abbas yönetimi bu konuda hiçbir olumlu adım atmadı. Bu durum karşısında Hamas da kongreyi fırsat olarak değerlendirmek istedi ve delegelerin çıkmasına izin verilmesine karşılık, özgürlükleri haksız bir şekilde ellerinden alınan binden fazla Hamas mensubunun serbest bırakılmasını şart koştu. Fakat Abbas yönetimi yine hiçbir olumlu yaklaşımda bulunmadı. Tahmin ediyoruz bunun sebebi, Gazze’deki delegelerin katılmasını çok da önemsememesiydi. Çünkü oradaki delegelerin arasından bir muhalif gücün çıkması ihtimali vardı. Dolayısıyla onları karşısına oturtmak istemiyor; buna karşılık Hamas’ın onların çıkmasını engellemesini aleyhte propagandanın aracı olarak kullanmak istiyordu. Dolayısıyla Hamas’ın bu taktiği bizim kanaatimize göre isabetli olmamıştır.
Hamas’ın söz konusu taktiğini görüp de ötede Batı Yaka’da binden fazla mensubunun Siyonist işgal devletinin siparişiyle zindana atıldığını, hele bunların ağır işkencelere maruz bırakıldıklarını görmeyenler ise büyük haksızlık etmiş olurlar. Kongrenin hemen öncesinde Hamas’ın Batı Yaka’daki ileri gelenlerinden Kemal Ebu Tuayme’nin Abbas zindanlarında gördüğü işkence yüzünden hayatını kaybettiğini bu arada hatırlatalım. Bu zat işkence yüzünden kötüleşmesi sebebiyle Ürdün’de bir hastaneye kaldırılmış, kongreden bir hafta önce de 26 Temmuz Pazar günü bitkisel hayata girmişti. Bir gün sonra hayatından ümit kesildiği için üzerinden tüm tıbbi cihazlar kaldırılmıştı. Kongrenin birinci gününde de tamamen nefesinin kesildiği açıklanarak cenazesi alındı.
Abbas’ın konuşması Hamas’a yönelik çirkin iftiralarla ve saldırılarla doluydu. Onun iftira ve saldırıları hakkında müteakip yazımızda bir değerlendirme yapmak istiyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi