Sipariş konuşma
Örgüt içinde gizli bir darbeyle liderliği ele geçiren ve bu vasfını muhalefetin katılamadığı bir kongreyle korumaya çalışan Mahmud Abbas, Fetih kongresini, “mesaj konuşması” için fırsat olarak değerlendirmeye çalıştı. Hatırlanacağı üzere son dönemde bu geleneği ABD Başkanı Obama Kahire Üniversitesi’nden İslâm dünyasına mesaj verme konuşması yaparak başlattı. Onun konuşmasında Siyonist işgalcileri ilgilendiren hususlar da yer aldığı için ardından işgal yönetimi Başbakanı Netanyahu, Bar Ilan Üniversitesi’nde bir mesaj verme konuşması yaptı. Sonra Hamas Siyasi Birim Başkanı Halid Meş’al, Şam’dan bir mesaj verme konuşması yaptı. Normalde Özerk Yönetim Başkanlığı 9 Ocak 2009’da biten ama ABD ve İsrail’in desteğiyle bu sıfatla dolaşmaya devam eden Abbas ise yirmi yıl aradan sonra gerçekleştirilen Fetih Kongresi’ni bir “mesaj verme” konuşması için değerlendirmek istedi.
Şu var ki öncekilerin hepsi kendi iradeleriyle ve özgün politikalarını ortaya koymak üzere söz konusu konuşmalarını yaparken Mahmud Abbas’ın konuşmasının tamamen “sipariş” olduğu anlaşılıyordu. Her şeyden önce konuşma metninin okunmasından önceki akşam ABD Kudüs Konsolosu tarafından kontrol edildiğine dair haber Siyonistlerin Kanal 10 adlı televizyonlarında yayınlandı. Zaten konuşmanın içeriği de bu haberi doğruluyordu. İşgalcilerin televizyonu, ABD Konsolosunun, konuşma yüzünden Filistin Özerk Yönetimi ile ABD arasında sorun çıkmaması için bu kontrolün yapıldığını ileri sürdü. Fakat bizim kanaatimize göre sadece bunun için değil, gösterilen hedeflerin iyi belirlenip belirlenmediğinin, hedeflere atılacak okların iyi seçilip seçilmediğinin görülmesi amacıyla da bu kontrol yapılmıştır.
Filistinli ünlü yorumculardan Şâkir el-Cevheri’nin söz konusu konuşmayla ilgili yorumunda Abbas’ın Siyonist düşmandan çokça Hamas’a saldırdığına dikkat çekiliyordu. Gerçekte bir azlık-çokluk kıyaslaması yapmaya bile mahal yok. Konuşmanın saldırı nitelikli içeriğinde hedefte sadece Hamas vardı. Üstelik Hamas’ı hedef alan saldırılar çirkin iftiralardan ve yakışıksız hakaretlerden oluşuyordu. Anlaşıldığı kadarıyla “mesaj verme” konuşmasında Abbas, “artık Siyonist işgalciyle bir hesabım kalmamıştır, bundan sonra benim düşmanım Hamas’tır; bu düşmana karşı yerine göre Siyonist işgalciyle işbirliği yapabilirim” mesajı veriyordu.
Abbas’ın böyle bir mesaj vermesi aynı zamanda Filistin içi diyaloğun önündeki en önemli engelin onun bu tutumu olduğunu gösteriyordu. Bundan önceki diyalog görüşmelerinin Abbas’a gelip dayanınca adeta bir kale duvarına çarpar gibi tıkanmasının sebebini de ortaya koyuyordu.
Konuşmanın içeriğiyle ilgili ayrıntılara girersek sözü çok fazla uzatmak zorunda kalacağız. Konuşmanın ayrıntısını ve Hamas yetkilileri tarafından verilen cevapları okumak için Filistin Enformasyon Merkezi (www.filistinhaber.com) ve israhaber Web sitelerinde yayınlanan haberleri okumanızı tavsiye ediyorum.
Önemine binaen sadece iki hususa temas etmekle yetineceğim. Bu iki örnek de zaten iftira ve çarpıtmaların boyutlarını gözler önüne serecektir.
Abbas, Hamas’ın kendisine suikast düzenleyeceği iddiasında bulundu. Her şeyden önce Hamas’ın şimdiye kadar Filistin içindeki siyasi ihtilafları suikastla çözüme götürme gibi bir metoda başvurmadığını bütün Filistinliler bilir. Hamas da yaptığı açıklamada ona karşı kendi elemanlarının değil, Arafat’ın taziye çadırına gittiği sırada bizzat Fetih’in adamlarının böyle bir girişimde bulunduklarını hatırlattı.
Abbas konuşmasında bir de “bırakın bari bu yolla (yani öldürülerek) cennete gireyim!” dedi. O kadar da ucuz değil! Davaya ihanet edip işgalciyle işbirliği yapacaksın; Batı Yaka’da bir nesli tahrip etmek için genelevler, kumarhaneler, barlar, eğlence merkezleri açacaksın; mücahitleri işgalcilerin hesabına tutuklatıp işkenceyle öldürteceksin ondan sonra “bırakın da cennete gireyim!” Cennet ucuza değil, cehennem de boşuna değil!
Abbas’ın böyle bir iftirada bulunmasının amacı Kaddumi’nin gün yüzüne çıkardığı ve Arafat’ın zehirlenmesi planındaki kendi kirli çamaşırını örtmek için dikkatleri başka yöne çekmekti.
İkinci husus da kendilerine ulaşan paraların önemli bir kısmını Gazze’deki görevlilere gönderdiği iddiasıydı. Oysa artık sadece Filistin değil, bütün dünya biliyor ki bu maaşları Gazze’deki görevlilere çalışmamaları şartıyla gönderiyor. Gazze’deki memurlara maaşlarını alabilmeleri için işe gitmemelerinin şart koşulması yüzünden Gazze yönetiminin sağlık ve eğitim kurumlarında ne kadar sıkıntı çektiğini Filistin’de yaşananları takip edenlerden bilmeyen kalmamıştır. Öte yandan Fetih liderlerinden Kaddumi, Abbas’ın milyonlarla doları iç ettiğini dile getirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.