Zaman eleştirisi ve anlamsız bir hassasiyet
Eleştiri yanlışı göstermek amacıyla yapılırsa,eleştirilene yardımcı olur. Böyle bir eleştiriden rahatsız olmamak gerekir. Bizde mensubiyet çok yanlış anlaşılıyor. Bir partiye, cemaate, guruba mensup olmak bütün zihinsel çabaları da çöp tenekesine atmayı gerektiriyor.
Bazı insanlar gazetelerinin eleştirilmesine bile tahammül edemiyor.
Halbuki esas olan bu ülkede kardeşçe, huzur içinde kendi değerlerimizle birlikte yaşamamızdır. Yazarken çizerken buna dikkat etmeliyiz.
Benim zamanla ilgili hassasiyetlerim de bunun içindir.
Kaç gündür Kürt açılımı başlığı altında tam bir mahalle baskısı uygulanıyor. Dikkat ettim, açılıma endişe ile yaklaşanlara ait tek bir yazı veya yorum yok. Türkiye’de herkes zaman yazarları gibi düşünmüyor ki. Objektif gazetecilik bütün seslere, görüşlere açık olmayı gerektirir.
Kaldı ki her zaman söylüyorum. Ben problemlerimizni birlik ve bütünlüğümüze zarar vermeyecek tarzda çözülmesinden yanayım. Sınır, bugün ve yarın yapılan açılımların farklılıkları derinleştirmemesi, bir meseleyi çözerken daha ağır sorunlara sebep olmamasıdır. Böyle bir hassasiyet taşımak niye ayıp olsun.
Bugün demokrasi yaftası altında bütün sınırların kalkmasını isteyenlerden daha çok Kürt kökenli akrabam var. Çoğu biz Türk Kürtüyüz şuuruna sahip insanlar. Marksizmin pençesine düşmedikleri için, bölücülüğün oyununa da gelmediler.nedesnse kürt denince bunların esamesi bile okunmuyor. Osmanlıdan kalan belgelerde ekradı Türkmen(Türkmen Kürtleri) deyimi bazılarını fena halde rahatsız ediyor.Kürt denince mutlaka Türk’ten ayrı bir topluluk düşüneceksiniz, aksi takdirde, hain,inkarcı, şövenist,resmi ideolojinin papağanı oluyorsunuz. Var mı böyle bir demokrasi anlayışı?
Benim dediğim şudur, meselelerimizi tartışalım, konuşalım müzakere edelim ama bunu adabıyla yapalım. Kürte de Türke de kan kusturmuş bir haini el altından meşrulaştırmayalım.Türkçülüğe karşı çıkarken Kürtçülüğün davulunu çalmayalım.Bir milliyetçiliği ötekini parlatmak için ret etmeyelim.Yazarlarınız içinde Apo’yu meşrulaştırmak, masumlaştırmak isteyen varsa –birkaç binlik tiraj için- buna göz yummayalım.
Zaman bu ülkede çok hizmetler yaptı. Basında bir çok konuda öncü oldu. Bunu takdir ettiğimiz gibi, yanlışını edep dairesinde ortaya koymak da hepimizin görevidir.Anlayan, dinleyen olursa ne ala, olmazsa kimse bize zorla Zamanı okutmuyor,tercihimizi diğer gazetelerden yana kullanırız. Bu da bizim en tabii hakkımızdır.
Onun için mutlak doğruyu biz temsil ediyoruz edasını bırakalım. Bu hoş bir eda değil.Bugün gazetenizin lokomotifi olan ve ülkücü geçmişi yüzünden Kürt meselesinde sözü daha çok dikkate alınan bazı arkadaşlarınız en çok yargısız infazın yapıldığı dönemde Çiller’in danışmanlığını yapmakla meşguldu. O zaman başka bir doğru, bugün başka bir doğru insanı rahatsız ediyor. Bu tavır, doğru benim, tavrıdır. Ben ne diyorsam doğru odur tavrıdır.Yani nefsi, eneyi merkeze almaktır.Nefsaniyetin, kibrin olduğu yerde biz yokuz.Ben zaman’a sadece bunu hatırlattım, kimsenin rahatsız olmasına gerek yok. Sonra bu siteyi okuyup kaç kişi beni dinler ki?