Çözümsüzlük çözer bizi!
- Lütfü Bey; Kürt sorununun müzakere yoluyla çözülmesine karşı çıkan CHP ile MHP, bu sorunu çözmek isteyen AK Parti Hükümeti’ni ülkeyi çözmekle, ülkenin birlik ve bütünlüğünü tehlikeye atmakla suçluyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Hayatım boyunca sadece kendi ülkemin değil, başka ülkelerin de birlik ve bütünlüğünden yana oldum. Mesela Yugoslavya parçalanırken, Yugoslavya’yı oluşturan halklar adına bundan derin bir kaygı duydum. Emperyalizmin “parçala, böl, yönet” ilkesine kendimi bildim bileli karşı durdum. “Nerde birlik, orda dirlik” dedim. Birliğini muhafaza edememiş, bölünüp parçalanmış ülkelerin emperyalizme kolay lokma olacağını sayısız kez yazıp söyledim. Ancak şunu da biliyorum ki, bir ülkenin yaşaması için hayati sorunları mutlaka çözülmelidir. Çözümsüzlük çözüm değildir. Ve uzunca bir süredir “Kürt sorunu” denilen sorun ülkenin çözülmesi gereken hayati sorunlarının başta gelenidir. Türkiye bu sorunu çözerse çözülmez, çözmezse çözülür! Bunu iyi bilmeliyiz. Bu sorunu çözümsüzlüğe terk edersek çözüleceğimizi, bölüneceğimizi iyi bilmeliyiz. Peki bu sorunu nasıl çözeceğiz? 25 yıldır bu sorun silahlı mücadele ile çözülmeye çalışıldı. “PKK’lılar dağlarda barınıyorlar” denilerek kendi uçaklarımız, kendi helikopterlerimiz kendi dağlarımızı, taşlarımızı bombaladı. “PKK’lılar ormanda saklanıyorlar” denilerek Güneydoğu’daki ormanlar, ağaçlar yakıldı. “PKK’lılar köylerden yardım alıyorlar” denilerek köyler boşaltıldı. Kendi uçaklarımızın, kendi helikopterlerimizin dağlarımızı, taşlarımızı bombalaması için yüz milyarlarca dolar harcandı. Güneydoğu’daki ormanların yakılmasına misilleme olarak PKK’lılar da gelip Batı’daki ormanları yaktı. Köyleri boşaltılan, yerlerinden yurtlarından olanlar da büyük kentlere taşınıp, bu kez Kürt sorununu oralara taşıdı. Ve hepsinden önemlisi Kürt sorununun silahlı mücadele ile çözülmesi uğruna 40 bin garibanın anası ağladı. Sonuçta da Kürt sorunu silahlı mücadele ile çözülemedi, PKK yok edilemedi. Peki bu sürüp gitmeli mi? Gariban analarının sular seller gibi akan gözyaşları hiç dinmemeli mi? Bu kan davası çok daha büyük boyutlu bir iç savaşa varıp ülkenin çözülmesi, bölünmesi ile neticelenmeli mi? Çözümsüzlüğün gideceği yer de ülkenin çözülmesi değil mi? Silahlı mücadele ile çözülemeyen sorunun müzakere ile çözülmesinin denenmesi gerekmez mi? CHP ile MHP çözümsüzlüğü değil, varsa bir başka çözümleri onu önermeli. Herkes bilmeli ki, çözümsüzlük çözer bizi!
- İnsan haklarının, hukukun savunuculuğunu yapan dünyanın önde gelen örgütleri Ergenekon davasını destekliyorlar. Son olarak Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri İrene Khan, “Ergenekon davasını destekliyoruz” şeklinde bir açıklama yaptı. İnsan haklarının, hukukun savunuculuğu denince ilk akla gelen kişilerden biri olarak nasıl değerlendiriyorsunuz bütün bunları?
- İnsan hakları örgütleri, insan haklama örgütlerine karşı! Bundan da doğal bir şey var mı? Malumunuz, Gladio türü derin devlet örgütleri birer insan haklama örgütleridir. Bunlar düşman olarak gördüklerini en vahşi cinayetlerle haklama örgütleridir. Ama aynı zamanda bunlar işledikleri cinayetleri başkalarının üzerine atma, siyasi, dini, etnik kimliği farklı toplulukları birbirine karşı kışkırtma, ülkelerde kaos, darbe ortamı oluşturma ve bu gibi yöntemlerle ülke yönetimini elde tutma örgütlenmeleridir. Bizde “Ergenekon örgütü” denilen örgütlenme böyle bir örgütlenme midir; buna mahkeme karar verecektir. Öyleyse insan haklarından, hukuktan yana olanların bu davayı desteklemesi, bu davanın sonucunu beklemesi normal değil midir? İnsan haklarının, hukukun savunuculuğunu yapmış bir kişi olarak söylemeliyim ki, suçu sabit olana kadar suçlananların suçsuzluğu temel ve evrensel bir hukuk ilkesidir. Mahkeme karar verene kadar Ergenekon sanıklarıyla ilgili suçlamalar birer iddiadan ibarettir. Bu iddiaların doğruluğuna mahkeme karar verecektir. Bu nedenledir ki Ergenekon davasına bakan mahkemelerin rahat bırakılmasını, mahkemeye müdahale edilmemesini ve mahkemenin kararının beklenmesini istiyorum. Ergenekon davasının bu nedenle desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. “Ergenekon örgütü” denilen örgüt bir Gladio örgütlenmesi midir, Ergenekon davasının sanıklarından hangisi suçludur, hangisi değildir; işte bunların ortaya çıkması için Ergenekon davasını destekliyorum. Ama ben asıl ülkemizdeki Gladio türü insan haklama örgütünün karanlıktan aydınlığa çıkartılması girişimlerini destekliyorum.
- Son kamuoyu araştırmalarına göre, bugün bir seçim olsa AKP yüzde 41, CHP ise yüzde 24 oy alacak görünüyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
- Küresel ve ülkesel olarak ağır bir ekonomik kriz yaşanıyor. Fabrikalar, işyerleri kapanıyor. İşsizlik ülkemizin tarihinde görülmemiş oranlara ulaşıyor. Bu duruma bağlı olarak hacizler, boşanmalar, intiharlar artıyor; toplumda sosyal anlamda depremler yaşanıyor. Ekonominin kansere yakalandığı şu ortamda iktidardaki partinin eridikçe erimesi, ana muhalefet partisinin ise güçlendikçe güçlenmesi gerekiyor. Ama hiç de öyle olmuyor. İktidardaki AKP eridikçe erimiyor, ana muhalefetteki CHP ise güçlendikçe güçlenmiyor. Peki bu durum bize neyi gösteriyor? Halkın AKP’nin ölüsüne bile CHP’nin dirisinden daha çok oy vereceğini gösteriyor! Öyle ya, ekonominin kansere yakalandığı şu ortam, bir iktidar partisi için ölüm demek. Bunca işyerinin kapanması, bunca insanın iş bulamaması, her evin, her mutfağın ekonomik kanserden etkilenmesi, iktidardaki parti için ölüm demek. Ana muhalefet partisinin ise iktidardaki partinin yerini alması için en uygun ortam demek. Ancak bu ortamda bile ana muhalefet partisi CHP, iktidardaki AKP’nin yerini alamıyor. Millet AKP’nin yerine CHP’yi koyamıyor. CHP’nin dirisi AKP’nin ölüsü bile etmiyor! Çünkü CHP “Türkiye laiktir laik kalacak” demekten başka topluma hiçbir şey söylemiyor. İşsizlerin, aşsızların avukatı olması gereken CHP’nin lideri Deniz Baykal, gerekeni yapmıyor. İşçisiyle, köylüsüyle, esnafıyla, emeklisiyle zor durumdaki kesimlerin avukatlığını yapması gereken CHP lideri Deniz Baykal, gerekeni yapmıyor. Çaresizlerin çaresi, kimsesizlerin kimsesi olmuyor. Zaten onun içindir ki CHP dirilmesi gereken şu ekonomik kanser ortamında dirilmiyor. AKP de erimesi gereken şu ekonomik kanser ortamında erimiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.