Tekel İşçileri Ankara'ya Akıyor

Tekel İşçileri Ankara'ya Akıyor

Aylardır izliyorum, notlar alıyorum, yazmaya hazırlanıyorum ama araya o kadar şaşırtıcı “nevzuhur” haberler giriyor ki, itiraf edeyim, bazen notlarımı kaybediyorum.

Bitlis’teki tütün üreticileriyle yapılan konuşmaları izlemiştim ve bu köylülerin tütün ekme imkânları sınırlandırıldığı için ne kadar mağdur duruma düştüklerini dinlemiştim. Yoksullukla cebelleşiyorlardı.

Bu arada Ballıca işçilerinin şu kış ortasında denize girerek direnişe dikkat çekmeye çalıştıklarını, sonra da fabrikalarından çıkmayarak eylemlerini sürdürdüklerini gördüm. Ben Erdemir ve Seydişehir işçilerini de hatırlıyorum. çok dirençli idiler ama bu seferki başka galiba, inşaallah son olur ve iyi bir sonuç alırlar.

***

Kartal Tekel işçileriyle Teoman Alili’nin yaptığı bir röportajı seyrederken ve Tekel işçilerinin ne kadar birikimli, ne kadar dünyadan haberdâr, ne kadar cesur ve dirençli olduklarını düşünürken şunu da düşündüm. İşte başörtüsü sorunu burda çözülür. Günlerdir hatta yıllardır bunu anlatmaya çalışıyorum. Başörtüsü, Türk milli hareketinin bir parçasıdır, öyle olmalıdır, çünkü öyle olmuştur. Kartal Tekel işçileri arasında bir başörtülü kadın vardı ki başını tam da “türban” denilen şekilde bağlamıştı. Ama kimse başta ben, onun başörtüsünü, bağlayış biçimini düşünmüyorduk. Bunun gericilik mi ilericilik mi olduğunu da düşünmüyorduk. O, başını örtmüş bir kadın işçiydi o kadar.

İşçilerin sözcüsü bir kadın da vardı ki düzgün konuşması, Türkiye siyasetine hâkim analizleriyle çok şaşırtıcı ve dikkat çekiciydi.

***

Tekel işçileri cuma gecesi, kadın erkek, fabrikalardaydılar. Tekel direnişinin bir özelliği de tekel fabrikalarının ve üretim alanlarının, İzmir’den Van’a kadar uzanan geniş memleket sathı oluşuydu. İşçiler pazar payını kaptırmak istemeyen, Türkiye’nin sözcüleri gibiydiler ve yabancı sigara tekellerinin niyetlerine dikkat çekiyorlardı. Güneydoğu’da, işsizliği önlemek için çareler düşünürken güneydoğulu köylünün, fabrika işçisinin elinden geçim imkânlarını alıyorlar. Türk tütünü ve Türkiye tütün sanayii, Filip Morrislerin “tek”ellerine bırakılıyor.

***

Birkaç ay önce Tayyip Bey’in başlattığı “sigara yasağı” dikkatimi çekmişti ve bunun altında yatan gerçek sebebi düşünmeye çalışmıştım. öyle bir hava estirildi ki, sigaranın “zehir” olduğunun bir daha hatırlatılması, tekel özelleştirmelerine karşı halkın ilgisiz kalması demek oluyordu. Bu yüzden mi, yoksa Tek-Gıda-İş Başkan Yardımcısı Mecit Amaç’ın dediği gibi pazar payının el değiştirmesi sebebiyle mi, basın da bu işe ilgi duymuyordu. Müşteriler arasında Doğan Holding de varmış galiba. “Hükümet yanlısı gazeteler ise, onlar tabii bizim sesimizi duymıyacaklardı” diye gayet yerinde çözümler yapıyordu Mecit Amaç.

Şimdi fabrikalarını bekleyen işçiler, pazartesiyi de bekliyorlar ve pazar akşamı ülkenin dört bir yanından otobüslerle Ankara’ya akacaklar. “Hem ekmeğimizi hem ülkemizin milli varlıklarını koruyoruz” diyen işçiler, sigaranın cumhuriyetle birlikte, Atatürk tarafından millileştirildiğini söylüyorlar. Ondan önce biliyorsunuz yabancılar “Reji” idaresi vardı. “Şimdi bu millileştirmenin rövanşını alıyorlar.”

Sigara yasağı başlasa bile sigaranın içilme oranında, özellikle bizde ve ortadoğu ülkelerinde bir eksilme olamıyacağı açık. Batı ülkelerindeki piyasa daralmış, Batılı şirketlerin derdi bu!

***
Bu eyleme halkın da katılması bekleniyor ve pazartesi, Ankara’da özelleştirme İdaresi’nin önünde buluşma çağrısı yapılıyor. Kolay gelsin, yolları açık olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi

Leke

26 Ağustos 2009 Çarşamba 01:09