İyi dinle ey dost!..
Ey Halik-i Zülcelal’in yarattığı güzel kul..
Yaşlanmaktan korkma.. Yaşlanmak deri buruşması değildir.. Asıl yaşlılık, ruhun buruşmasıdır..
Yaşlanmak, bir dağın zirvesine çıkmak gibidir.. Çıkıncaya kadar yorulursun, ancak çıkınca da her tarafı çok net görürsün..
Âlimin yaşlısı, yaşlandıkça koç olur, cahilin yaşlısı ise, yaşlandıkça hiç olur..
Yaşlılık, gençliğin muhasebesidir.. Hayatın kaymağıdır.. Medeniyete büyük hizmetler eden bütün meşhurlar, en kıymetli eserlerini yaşlanınca vermişlerdir.. Şunu iyi bil ki; cahil, hangi yaşta olursa olsun bayattır.. Çünkü, cehalet onu bayatlatır.. Âlim ise, hangi yaşta olursa olsun tazedir.. İlim, insanı diri ve taze tutar.. Unutma; “alimin sözü lal-ü mercan incidir.. Cahilin sözü pek can incitir..”
“Malım var” diye böbürlenme, onu yok etmek için bir kıvılcım yeter..
“Güzelim” diye böbürlenme, bir sivilce her şeyi berbat eder..
“Güçlüyüm, kuvvetliyim” diye böbürlenme, güç ve kuvvet öküz ve boğalarda, uzun boy ise zürafa ve develerde de var.. Kavak ağacı da uzun ama, meyve vermez!..
Kıymetli kardeş.. Hayat, tren kompartımanları gibidir.. Hangi kompartımanda olduğundan ziyade, o kompartımanda nereye gittiğin önemlidir.. Sahip olduklarından çok, sahip olduklarınla ne yaptığının önemli olduğunu iyi düşün..
Zamanının bereketini görmek istiyorsan, hayatını, bütün lüzumsuz teferruatlardan arındır.. Sade, basit, kolay bir hayat yaşa!.. Lüzumsuz işlerle ne diye meşgul olduğunu sorgula.. Dünyayı eline al, ama kalbine alma.. Yoksa, dünya seni alır, kendine köle eder..
Sakın unutma; su, geminin içinde olursa batmasına, altında olursa yüzmesine yarar..
Öyle sık sık “Âbidim, Zâhidim” deme!.. Zira kalpler her an değişmektedir!.. Elde tutmak, elde etmekten daha önemlidir.. İstikamette kalmak, istikameti bulmaktan daha önemlidir..
Ey sevgili insan!.. Ömür, eriyen buz gibidir. Çocukluğun oyunla, gençliğin gafletle, ihtiyarlığın meşakkatle geçti ve geçiyor..
Söyler misin?..
Ne zaman Allah’a kul olacaksın?..
Ey arkadaş..
Lokmalarına dikkat et.. Haram lokmayla beslenmiş bir beden, helal bir ibadetten yeteri kadar feyiz alamaz.. Helal lokma ye!.. İbadetin başı helal lokmadır.. Haramla beslenmiş insanın gönlünde marifet pınarları yeşermez..
Helalinden kazan.. Helaline harca.. İktisatlı ol..
Allah (cc) Mü’minûn suresinde, “Önce helal yiyin, sonra salih amel işleyin” buyuruyor..
Abdullah bin Ömer (ra) “Namaz kılmaktan yay gibi, oruç tutmaktan çivi gibi olsanız da, haram ve şüpheli şeylerden kaçınmazsanız, Allah o ibadetlerinizi kabul etmez” demiştir..
Eshab-i Kiram’ın okçularından Sehl Bin Hanif; “Haram lokma yiyenin azaları bilsin ya da bilmesin, istesin, veya istemesin, isyan eder!.. Yediği helal olan kimsenin azaları da kendisine itaat eder ve kişi hayırlı işler yapmağa muvaffak olur..” demiştir..
Hz. Ali (ra) ve diğer Sahabelerden gelen meşhur rivayette de; “Helal olan malın hesabı, haram olanın ise azabı vardır..” denilmiştir.
Abdülkadir Geylani, “Haram yemek kalbi öldürür.. Helal yemek ise onu ihya eder.. Lokma vardır nurlandırır, lokma vardır karartır.. Lokma vardır seni dünya ile meşgul hale getirir, lokma vardır âhiretle meşgul eder.. Lokma vardır sana dünyayı da âhireti de terk ettirir, lokma vardır seni, dünya ile âhiretin Yaradanına rağbet ettirir.. Haram yemek, seni sırf dünya ile iştigale sürükler ve sana günahları hoş gösterir.. Mubah yiyecekler ise seni âhiret ile meşguliyete sevk eder ve sana taatları sevdirir.. Hülasa, helal yiyecekler kalbi Allah’a yaklaştırır” demektedir..
Ey dost.. Belâ ve musibetlere karşı, sadakayla, iyilikle, güzel sözle ve ferasetle kendini koru..
Allah(cc) bizim Hâlikımız’dır.. Hâşâ, hizmetçimiz değildir.. O, bizi imtihan eder.. Kulun haddine Allah’ı imtihan etmek düşer mi hiç?.. Sorumluluklarımızı Allah’a havale etmek, en hafif şekliyle Allah’a saygısızlıktır. Allah’ın bize yüklediği sorumlulukları, biz tekrar O’na yükleyemeyiz..
Aç kurtlara kendini sevdirmeğe çalışmak, onların seni yemek iştihasını arttırır.. Hatta dişinin kirasını bile ister..
Efendimiz (sav), “ümmetim cihadı terk etti mi, zillete düşer!..” diyor.. Ancak, cihad maddî güç ve silah kullanmak suretiyle haricî düşmana karşı yapılır.. Dahildeki cihad ise, hakkı tebliğ ile, yani “emr-i bil ma’ruf ve nehy-i an’il münker” iledir..
Ey insan..
Yemek yerken ağzından girenlere, konuşurken ağzından çıkanlara, dinlerken de gönlüne girenlere dikkat et!.. Filtrelenmeyen şeyler, bazen zarar verebilir.. Kiminle hangi mevzuu konuşacağını iyi bil.. Cahillerle tartışma!.. Hiç kimseye de hak ettiğinden fazla değer verme!.. Kalplerinin manevî siyahlığı yüzüne vurmuş sahte aydınlara, dinini sakın ola emanet etme.. Yolunu kaybetmişlerden, yol gösterici olmaz.. Onlardan hikmet değil, ancak ibret alabilirsin..
Ey dost..
Kendini Allah’a kulluk çizgisinde kontrol etmekte güçlük çekiyorsan, ölümü çok düşün!.. Ölüm düşüncesi kadar insanın yaşamına çeki-düzen veren bir vaaz daha yoktur.. Ayaklarının altındaki toprak, belki de başka insanların yüzleri ve alınlarıdır.. Bir gün, ayaklarının altında çiğnediğin bu toprak seni de içine alacaktır.. Kalbinin çalışması esnasında kaç kere ölüyor ve diriliyorsun biliyor musun?..
Ey Allah’ın kulu..
Münasebetlerinde daima orta yolu seç.. Küsecekmiş gibi barış, barışacakmış gibi küs.. Muhabbetinde dengeli olamayan, öfke halinde dengesizdir.. Uçlardan sakın ki, seni uçurmasınlar..
Düşmanlarına gelince.. Onlara çok kin besleme, gün gelir ahmak dostlarının şerrinden seni onlar kurtarır.. Ahmağın katmerlisi; sulamadığı, beslemediği, çapalamadığı ağaçtan meyve bekleyen hayalperestlerdir..
İlişkilerini de, duygularını da bir fidan gibi bakıma almalı ve beslemelisin.. İmtihandan geçmeyen dostluklar, karton evlere benzer.. Üflendiğinde yıkılır gider.. Şunu da unutma kıymetli dost; makam ve para insanı değiştirmez, sadece yüzdeki maskeyi düşürür..
Ey kıymetli kardeş..
Nasihat çok pahalı olmasına rağmen, çoğu zaman ucuza gider..
Altının değerini sarraf, kelamın değerini erbab anlar..
Erbab olmayan, sözün kadrinden ne anlar?..
Vesselam!..