Kimseyi Tenzih etmiyorum…!!!
Kimseyi tenzih etmediğimi hatırlatayım… İster hoca olun, ister şeyh olun isterse de az ya da çok tıklanan köşe yazarı olun… Hiç birinizi tenzih etmiyorum!
Mübarek ramazanın 1.günü böyle bir başlık altında sizlerle buluşmayı istemezdim… Ama şartlar bunu gerektirdi ve yazma ihtiyacı hissettim…
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün;
Türbe merkezli dört yazı yazdım… Bu dört yazımda ‘kabir ziyareti adabı’ konusuna hiç girmedim… ‘Türbe altında yatan kişi’ hakkında lehte ve aleyhte hiçbir yazı yazmadım… Türbeleri yasaklayan iki hadis alıp bu iki hadis ışığında senaryolar üreterek bir yazı dizisi oluşturdum…
Türbeler hakkındaki yazılarım nasıl eleştirilir? İsterseniz size öğreteyim! Hani olurda bilmiyor olur da size öğretilmemiş olabilir.
Türbeleri yasaklayan iki hadis getirdim… Size düşen şey getirdiğim hadislerin uydurma ya da nesh’edilmiş olduğunu ıspat etmeniz. Bana diyeceksiniz ki: Feyzullah kardeşim. Getirmiş olduğun iki hadis hadis kitaplarımızda geçmemekte… Ya da bu konuda dünyaca meşhur hadis âlimlerimiz o iki hadisin şu hadislerle nesholunduğunu söylüyorlar. Yani önce yasaklamış, sonra serbest bırakmış… Bunu bana delil olarak sunarsınız…
Ben ne yaparım; Getirmiş olduğunuz hadisleri araştırırım ve sizi haklı görürsem size çok teşekkür ederim ve bir sonraki yazımda özür diler türbelere davet eden yazılar yazarım…
Ya da size kulak vermez aynı formatta yazmaya devam ederim… Bu kez benim hakkımda şöyle bir kanaate sahip olabilirsiniz; Sahih hadislere rağmen Feyzullah kardeşimiz ciddi hatalar yapıyor. Halkı saptırıyor. Habervaktim yetkililerini arayıp ihtar etmelerini sağlayalım bari.’ Dersiniz ve bana tebliğ etmeye devam edersiniz. Hepsi bu…
Bakın; Yıllardır Mısır’a giderim. Mısırda da türbeler var ve ziyaretçileri var. Ve türbelere karşı gelen çok âlimler ve yazarlar var. Ama inanın hiç biri ‘vahhabi’ olarak isimlendirilmiyorlar.
Türbelere karşı gelme tarihi Abdulvahhab döneminde başlasaydı, denirdi ki yasaklayan Abdulvahhab’dır. Ve bu yasaklama da keyfi olmuştur der tüm türbe düşmanlarına o gözle bakılmasını normal karşılardık…
,,,
Ben bu güne kadar hiçbir zaman şucu ya da bucu olmadım. Hiçbir tarikata bağlı olmadığım gibi hiçbir okuyucuma da tavsiye de etmedim. Hiçbir cemaatin sözcülüğünü de yapmış değilim. Geçmiş yazılarımı bir inceleyin… Ben sizleri neye davet ediyorum bakın bir…
Türbelere karşı gelen nasıl olurda ehli sünnet düşmanı olur?!!! Kusuruma bakmayın ama buna çok gülerler… En kötü ihtimal uyduruk hadisle amel etmişsin kardeşim dersiniz…
Ehlisünnet düşmanı olmakla suçlamak tekfir etmenin vallahi kibarcası bile değil. Tamamen ormancasıdır!… Tamamen sokakçasıdır… Ehlisünnet düşmanı olacağım öyle mi? Subhanallah!
Lütfen kiraya verdiğiniz aklınızı geri alın hocalarınızdan! Allah-u teala kuran sürekli der: düşünmez misiniz? Akletmez misiniz?
Vallahi biliyordum türbe merkezli yazılarımdan sonra bazı cahiller tarafından vahhabilikle isimlendirileceğimi… Şimdi ben de sizleri cemaat liderinizle mi isimlendireyim. Şucu-bucu diye! Ayıp! Çok ayıp!
Hatta bazı arkadaşlarım beni şöyle uyarmıştı:
‘Feyzullah, burası Türkiye. Halkımızın çoğu aklını satmış hocalarına. Seni anlamazlar. Hemen lakap takarlar. Neden birçok yazar türbe hakkında yazmıyorlar? Çünkü halkın anlamayacağını biliyorlar. Neden tv kanallarında türbe konusu işlenmiyor? Çünkü tepki alacaklar? Halkımız türbe konusunda taviz vermez maalesef… O yüzden yazma!.’ demişlerdi…
Neye mal olursa olsun yazacağım dedim ve Allah’a hamdolsun türbe zihniyetinden vaz geçen okuyucularım oldu ve mailleştik, tanıştık…
Japon-türbe, Japon-kabir, Japon- kandiller, Japon –akide, gibi yazı dizime devam edeceğim inşallah. Tabi bayram sonrası yazacağım inşaallah…
İftar için ikide bir saatlerimize bakmamamız duasıyla:) Hayırlı ramazanlar olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.