Cemaat, günlük politika ve bir dost hatırlatması
Bazı muhipleri ret etse de bugün Hoca efendi cemaati diye bir olgu var. Cemaati besleyen,emziren arkasında önemli bir desteğin birikmesine sebep olan Hoca efendi’nin kişiliği ve hiçbir vicdan sahibinin inkar etmeyeceği hizmetleridir.
Açılan okullar, dersaneler, çıkarılan gazete ve dergiler,yayında olan TV kanalları hizmetin büyüklüğünün hangi noktalara vardığını gösteriyor. Ancak büyüyen her hareket gibi cemaatin de yavaş, yavaş eski saffetinden uzaklaştığı yer, yer siyasal tercihlerin hizmetin önüne geçtiği görülüyor.
Dini bir hareketi en çabuk çürüten şey siyasettir.
Siyaset taraf olmayı, taraf olunca da bazı çevreleri karşınıza almayı gerektirir. Taraf olan her hareketin karşıtları,muhalifleri ortaya çıkar. Daha önce harekete destek verenler siyasi farklılıklar yüzünden cephe almaya,destek himmetlerini geri çekmeye başlarlar. Bu da bir cemaat için geriye sayımın başlaması demektir.
Halbuki, toplumu çürüten şu felaketler asrında bu tip cemaatlerin yaşamasının yaşatılmasının büyük önemi vardır.Elde kalanları muhafaza etmenin, kendi değerlerimizle var olmanın fazla yolu yoktur çünkü. Onun için cemaat adına hareket edenlerin,onun prestijinden beslenenlerin çok dikkatli olması,bir şemsiye gibi toplumun bütün katmanlarını kucaklamaları, en önemlisi kendilerine oksijen veren kesimlerin hassasiyetlerini dikkate alması gerekiyor.Toplumsal desteğin büyüyerek sürmesi cemaatin böyle bir konumda durmasına bağlıdır.
Ancak son zamanlarda cemaatin bahçesinde yeşeren basın yayın organlarının buna dikkat ettiklerini söylemek çok zor.Siyasi konularda bazı partileri bile geride bırakacak tarzda taraf olmak, bir tarafa var güçle abanmak bir çok çevrede belli belirsiz bir reaksiyonun doğmasına vesile olmuştur.Düne kadar cemaate sevgi ile bakan çevrelerde,şüphe ve tereddütlerin doğmasına zemin hazırlamıştır.Bir cemaat gibi değil, bir parti gibi hareket imajı doğmuştur. Düne kadar dinimize hizmet ediyorlar saygısının yerini siyaset yapıyorlar tereddüdü almıştır.
Elbette birkaç hataya bakarak bir cemaatin güzel hizmetleri bir çırpıda yadsınamaz.Ama siyasetle aşırı oranda haşır neşir olmak, hizmeti zaman, zaman gölgeleyecek düzeye ulaştığı da bir hakikattir.
Basın yayın organlarının vazifesi toplumu bilgilendirmek, kamuoyu adına denetim görevi yapmaktır. Bu yapılırken olabildiğince objektif olmak gazeteciliğin itibarı için de şarttır. Bir gazetenin doğru bulduğu bir konuda kamuoyu oluşturması da anlaşılacak bir şeydir.Ama bunu yaparken farklı hiçbir düşünceye hayat hakkı tanımamak, toplumun ne düşündüğüne aldırmadan hareket etmek doğru bir yol değildir.
Bir cemaatin himmet ve gayretiyle ortaya çıkan basın yayın organlarının cemaatin kalıpları içerisine kendisini hapsetmesini savunmuyorum.Her fikre her düşünceye açık olması, bir Türkiye ortalaması takip etmesini, ama kendine hayat veren Kültür ve İrfan’a da bağlı kalması gerektiğini düşünüyorum. O irfan bazı marjinal unsurlar hariç bu ülkede herkesin onay vereceği bir çizgiyi temsil eder.Bunu yapmak yerine günlük politikalar içinde boğulmak küçük siyaseti büyük siyasete tercih etmektir.
Ne dediğimi anlamak isteyen, son bir aylık yayınlarına bakarak ne dediğimi anlayabilir. Zaten anlaşılmaz şeyler söylemiyorum. İslam imanın fışkırdığı bu tertemiz menba da kirletilirse bu ülkenin çocukları susuzluklarını giderecek kaynak bulamazlar. O zaman hepimize yazık olur.
Cemaatin birinci meselesi Kürt açılımı değil, Müslümanların inançlarını yaşarken önündeki engelleri kaldırmak olmalıdır.