Kıbrıs’a yakışmayan ne?..

Geçtiğimiz günlerde, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası'nın (KTÖS) KKTC'de resmi olarak açılan açılan üç Kur'an Kursuna baskın düzenleyerek, öğretmen ve öğrencileri dışarı çıkarıp, okulların kapılarını da kilitlemesi ile başlayan tartışma, sürüyor.

Kur'an kursları önce camilerde başlatılmış, ancak adı geçen sendika, camilerde eğitim verilmesinin yanlış olduğunu, dini eğitimin okullarda verilmesi gerektiğini söyleyince, kurslar okullara kaydırılmıştı.

Kur'an kurslarına giden öğrencilerin aileleri, KTÖS mensubu öğretmenlerinin baskınları sırasında çocuklarının psikolojik olarak zarar gördükleri ve eğitimlerinin engellendiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

KKTC kanunlarına uygun olarak açılan Kur'an kurslarının, bir avuç zorba tarafından basılması ile ilgili suç duyurusunun akibetinin ne olacağı belli değil.

Konuyla alakalı tartışmalar hususunda fikri sorulan KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, durumdan rahatsız olduğunu ve 'Kur'an Kurslarının Kıbrıs'a yakışmadığını' söylemiş...

Türkiye'de bir gazetede yayınlanan mülakatında yer alan bu sözlerle alakalı olarak herhangi bir açıklama yapılmadığına göre, Sayın Talat, görüşlerinin arkasındadır...

Cumhurbaşkanı Talat'ın Kur'an Kurslarının varlığından haz alıp almaması, şahsi problemi. Ama KKTC Cumhurbaşkanı olarak, Kur'an Kurslarının Kıbrıs'a yakışmadığını söylemesi, doğrusu ancak sekr halinde olması ile izah edilebilecek bir şey.

Mehmet Ali Talat, KKTC'nin Cumhurbaşkanıdır.

KKTC'de Anayasa ve kanunlara uygun olarak düzenlenen resmi bir faaliyet, birtakım zorbalar tarafından fiili bir müdahale ile engellenmiştir.

Bu durumda yapılması gereken şeyin ne olduğu açıktır: KKTC'yi babalarının çiftliği gibi görüp, diğer vatandaşların Anayasal haklarını gasbedenlere gereken müdahele yapılmalı ve eylemlerinin karşılığı olan ceza her ne ise o tatbik edilmelidir...

Ama Mehmet Ali Talat, bunun yerine, Kur'an kurslarının Kıbrıs'a yakışmadığı gibi son derece yakışıksız bir beyanda bulunmayı tercih etmiştir her nedense...

Mehmet Ali Talat'ın oturduğu o koltukta, daha evvel, Türkiye'deki dindar çevrelere hoş görünmek için elinden geleni ardına koymasa da, adada bir İmam-Hatip Okulu ya da İlahiyat Fakültesi açılmaması için ciddi mücadeleler veren bir isim oturuyordu: Rauf Denktaş.

Denktaş, İngilizlere ayıp olmasın diye adada din eğitimine mani olmuş ve modern usüllerle çağdaş bir şekilde yetiştirdiği(!) ada insanı, 2004'teki Annan Planı referandumunda, dünyanın kaç bucak olduğunu kendisine göstermişti.

Rauf Denktaş'ın dile getirdiği tezleri elllerinin tersiyle itenler, eninde sonunda onun başında bulunduğu sistemin yetiştirdiği insanlardı.

Rauf Denktaş üst üste hatalar mı yaptı yoksa onun döneminde yaşanan bütün gelişmeler, zaten istenen bir sonucun sağlanması için atılan adımlar mıydı?..

Ve aynı yolun yolcusu gibi gözüken Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, bu misyonu mu devam ettiriyor acaba?..

KKTC, Türkiye sayesinde ayakta durabilen bir ülke.

Türkiye'nin ancak küçük bir ilinin merkezi kadar nüfusa sahip olan bu ülke, harcamalarının büyük bölümünü Türkiye'den yapılan yardımlarla karşılıyor.

Türkiye'deki 72 milyon insanın vergilerinden tahsis edilen parayla dönen KKTC'deki çarkların, özellikle dinimiz sözkonusu olduğunda ters çalışıyor olması ibretlik bir durum.

KKTC'ye yakışmayan Kur'an kursları değil, Kur'an kurslarının oraya yakışmadığını söyleyebilecek kadar kendisine yabancılaşanlardır...