Başörtüsü yasağı ve Türkiye düşmanlığı
Üniversitelerdeki kayıt dönemi yine sancılarla başladı. Bazı üniversite kapılarında baş örtülülere uygulanan yasadışı, ahlaksız baskıdan dolayı bildik görüntüler yaşanıyor.Bazı rektörler işi öğretim görevlilerinin lojmanda oturan eşlerine kadar yaydıkları görülüyor.
Bu görüntüler eşliğinde biz demokratik açılımları konuşuyoruz.
Bu ülkede Üniversiteler yıllarca Solculuğun, Komunistliğin fideliği oldu.
Taşradan üniversiteye gelen Anadolu çocukları bir müddet sonra Hoca-öğrenci iş birliğinin bir neticesi olarak militanlaştırıldı.1960 darbesine, 12 Eylül’e hep üniversitelerde yuvalanan milli değerlere düşman hocaların kışkırtması ve onların etkisinde kalarak eylem yapan Marksist öğrenciler yüzünden geldik.
Bugün boğuştuğumuz PKK terörü de bir anlamda Türk solculuğunun yavrusudur.
Bölücüler önce Marksist örgütlerde yuvalandılar, 70 li yılların başından itibaren kendi örgütlerini kurmaya başladılar. PKK-KUK-RIZGARİ-ALA RIZGARİ gibi örgütlerin tamamı ilk talimlerini Türk örgütlerinde yaparak ortaya çıktılar.
O yıllarda, ortaya çıkan nesiller için çok önceleri, Said Nursi, yetiştirdiğiniz nesillerin meydana getirdiği tahribatı senelerce temizleyemeyeceksiniz diyerek Türkiye’yi yönetenleri ikaz ediyor, imanlı nesiller yetiştirmek için fen ilimleri ile dini ilimlerin beraber öğretileceği üniversiteler açılması gerektiğini söylüyor ama sesini kimseye duyuramıyordu. Üstelik öyle dedi diye, hapishane, hapishane dolaştırılıyor,her tahliyeden sonra ayrı bir şehre sürgün ediliyordu.
Şimdi o Marksist-Darbeci gelenekten gelenler, bazı askeri bürokratlardan da destek alarak Atatürkçülük kisvesi ile her türlü melaneti irtikap ediyorlar. Atatürk diyerek din düşmanlığı, Atatürk diyerek milliyet düşmanlığı, Atatürk diyerek solculuk, komunistik,kısacası Atatürk’ün ismini kullanarak bu ülkeyi tahrip edecek her kepazeliği yapıyorlar. Yaptıklarının aslında ne Atatürk ile ne de Atatürkçülük ile alakası var. Atatürk sadece rahat hareket etmek, güç odaklarını uyuşturmak, teskin etmek için kullandıkları bir propaganda malzemesi. Bunların bir kısmı Ergenekon davası ile teşhir edildi, ama büyük bir kısmı hala dışarıda. Medya’daki, Yargıdaki, hatta üniversitelerdeki ayakları olduğu gibi duruyor.Milletle devleti karşı karşıya getirmek, kurumlara olan güveni sarsmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Baş örtüsü yasağı bu ülkeye yapılacak ihanetlerin en büyüğüdür. Demokrasilerde kimse kimseye don biçemez. Kimse kimseye efendilik veya sahiplik taslayamaz. Kimse kimseye kiracı muamelesi yapamaz. 28 Şubat’tan beri bir güç milleti TSK’ya düşman etmek için TSK’nın adını kullanarak veya onun arkasına saklanarak yasaklar koyuyor. Bu ülkenin omurgası olan insanların dinine, diyanetine, hayatına, duygularına hatta hayallerine müdahale ediyor.Bu çirkin oyunun devam etmesi Türkiye’nin çözülmesi, çürümesi bitmesi demektir. Her şeyi silahla çözmenin mümkün olmadığı PKK ihanetinin geldiği noktadan bellidir. Üstelik bugün ve dün Üniversiteleri hapishaneye çevirenlerin çoğu PKK ya töleransla bakmış, hatta kadrolaşırken PKK sempatizanlarını tercih etmiş isimlerden oluşuyor. ETÖ davasındaki deliller, telefon konuşmaları dönemin YÖK başkanı Teziç’in bazı rektörler hakkındaki kanaatleri bu düşüncemizi doğruluyor. Maalesef okumuş bölücüler, Üniversitelerdeki PKK sempatizanları Atatürkç.ülük kisvesi ile milli bütünlüğümüzü sarsmaya, insanlarımızı devletinden, askerinden, siyasetçisinden soğutmaya devam ediyor ve maalesef bazı ahmaklarda kendilerine yutturulan yalancı Atatürkçülük hapıyla bu kişilere destek oluyor.
Bu çirkin durumun devam etmesi halkın yüzde sekseninin devlete ve askere olan güveninin sarsılması demektir.Bir kaç solcu asker bürokratın, Üniversite hocasının, din karşıtı hukukçunun Türk insanına reva gördüğü bu anti demokratik dayatma bitmelidir. Bu yasağın arkasında olanlar Türkiye’ye hizmet etmiyorlar. Türk insanını düşman ilan ederek, onun değerlerine yasak koyarak hizmet olmaz. Yasağın arkasında olanlar Türkiye’yi istikrarsızlaştırmaya, devletin arkasındaki toplumsal desteği zayıflatmaya hizmet ediyorlar. Uyanalım artık, uyanalım ve bu oyunu bozalım.