Siyaset Meydanı'ndaki komplo!

Siyaset Meydanı'ndaki komplo!

Önceki gün Siyaset meydanında 16 yaşındaki bir çocuğun 'sizin için Atatürk ne ise, bizim için de Apo odur' dediğini ibretle seyretmiş veya okumuşsunuzdur. Bunu Marksist bilinç altına sahip bazı yazarlar devrim gibi takdim ettiler. Kürtlüğü küfrün bayraktarı olan bir kişinin kucağına oturtan bu sözleri dolaylı dolaysız olarak alkışladılar.

Açılım tartışmaları ile ilgili dile getirdiğimiz kimi çekincelerin sebebi budur.

Başta çerçevenin çizilmemesi, toplumu çok rahatsız edecek teklif ve önerilerin açılım diye takdim edilmesine vesile olmuştur. Hükümetin sorunu bitirmek ve bunu milli bütünlüğümüz içinde çözme iradesinin önündeki en büyük engel budur. Bugün Kürtler adına konuştuğunu söyleyenlerin kahir ekseriyeti bölücü Marksistlerdir. Ortalama Kürt kökenli vatandaşlarımızın sesi bunların yanında sinek vızıltısı kadar bile çıkmamaktadır. Çerçevenin iyi çizilmemesi bu çevreler tarafından teşebbüsünün dejenere edilmesine, haklı tepkileri celp edecek istek ve taleplerin dile getirilmesine yol açmıştır.

16 yaşında bir çocuğun Apo’ya yüklediği misyon herkesi düşündürmeli, ama en çok Kürt kökenli vatandaşlarımızı düşündürmelidir. Önce çocuklarının imanını, sonra da hayatlarını çalan bu küfür yolcusunun Müslüman bir toplumda nasıl bu kadar prestij kazandığını herkes iyi analiz etmelidir. Hayatında bir defa dağa çıkmamış, bir defa cesaretini çatışmalarda test etmemiş, hep başkalarının çocuklarının hayatı üzerinde kumar oynamış bir kişinin idol haline getirilmesi sadece Kürt’lerin değil, bu ülkede yaşayan herkesin ayıbıdır.

Şimdi bu noktada Apo’yu Türkiye’ye iade ederken asılmama şartını koyan ABD’nin stratejik hedeflerini ve onu bu şartla kabul eden Türk yöneticilerin aczini, ufuksuzluğunu, hatta ahmaklığını bir defa hatırlatmakta fayda var.

ABD, Apo’yu yaşatılmak şartı ile Türkiye’ye verirken onun birkaç yıl içinde Beka’daki Apo’dan daha itibarlı hale geleceğini biliyordu. Ama onu teslim alanlar burunlarının ucunu göremeyecek kadar kör ve çapsızdılar.Elindeki düşmanı sıfıra indirme imkanına malikken, onu efsane haline getiren bizden başka bir ülke gösterilemez. Üstelik bu kişi çok çirkin zaaflara, ve kurtarmayı iddia ettiği toplumla çatışan değerlere sahipken efsane haline getirilmiştir. Tabi bu sadece çapsızlıkla ilgili bir konu değil. İstisnasız her kuruma sızmış, hain, menfaatçi,davasız bürokratlar bu gidişe çanak tutmuşlar, hatta zımnen destek olmuşlardır.

Apo’nun Atatürk’ün Kürt versiyonu olduğu iddiasına gelince. Ben Atatürk’çü değilim ama Apo olsa olsa Deniz Gezmiş’in, Mahir Çayan’ın Kürt kökenli vatandaşlarımız arasındaki versiyonu olabilir. Onlar Türk gençliğinin imanına musallat oldular, Apo Kürt çocuklarının imanına ve hayatlarına musallat oldu. Hepsi de küfrü aynı kaynaktan, Marksizm’den içtiler. Ama tesir sahası ve tahribatının büyüklüğü açısından Apo daha ileri bir merhaleyi, Kürt’lerin Deccali olma mertebesini temsil ediyor. Deniz Gezmiş’in dönemin Generalleri ile ilişkisi, ona ve arkadaşlarına mısır patlatır gibi bomba patlatanların kim veya kimler olduğu ortaya çıktı. Apo’yu rant ve iktidarlarını tahkim aracı olarak kullananların da, zamanı geldiğinde kim oldukları ortaya çıkacaktır. Bütün mesele bu süreci Türkiye’nin kazasız, belasız geçirmesi ve artık insanlarımızın kanının dökülmemesidir. O çocuğun sözleri açılımın çerçevesini çizmekte geciken hükümet için bir uyarı sinyali olmalıdır. TV ekranlarında o tip beyanlar çoğaldıkça açılımın geleceği tehlikeye girecek, bu teşebbüs bir bumerang gibi dönüp hükümeti vuracaktır. CHP ile MHP’nin beklediği budur. Zaten bu tiplerin TV ekranlarına çıkarılıp konuşturulması da sebepsiz değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi