Selam sana gönül insanı...
Dr. Ömer Bolat’la geçtiğimiz Perşembe akşamı yeni kitabının tanıtımı için birlikte olduk..
Ramazan-ı Şerif’in manevi ikliminde başta MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihat Vardan olmak üzere 100’e yakın “ÖMERBOLATSEVER” iftar yemeğinde bir araya geldi..
Mekan; Topkapı Eresin Oteli..
Evet, bu ikinci kitabıydı Ömer Beyin!.. Bu defa “Liderlik Gönül İşidir” derken aslında kendisini tarif ediyor.. Anlaşılır ve akıcı bir üslup kullanmış.. Bir solukta okuyabileceğiniz mükemmel bir eser ortaya çıkmış..
Kitabın yayıncılığını Hayat Yayınları sahibi ve MÜSİAD eski Yönetim Kurulu Üyesi Hayati Bayrak yapmış.. Meraklıları, Hayat Yayın Grubu’ndan (Tel: 0212 483 10 10) temin edebilirler..
Benim esas üzerinde durduğum şey başka!..
Birbirlerine selam verirken bile çeşitli cinliklerin içerisinde olan seyyar kıbleli insanların ne yazık ki bolca bulunduğu bir memlekette, Dr. Ömer Bolat gibi bir ehl-i gönül kişi çıkıyor ve koltuklu zamanında da koltuksuz zamanında da hiç değişmeyen bir sevgi duruşu sergiliyor.. Bu şekilde de pek çok insanın takdirini kazandığı gibi, yine pek çok kişi kendisine saygı duyuyor..
Bunu nasıl beceriyor?..
Esas incelenmesi gereken mesele bu..
Bana göre bunun çözümü de kitabın içerisinde.. Okuyunca anlayacaksınız!.
Ayrıca Ömer Bey kitabını bizim için imzalarken hak etmediğimiz nice iltifatlarda bulunmuş.. Sağolsun.. İnşallah dediği gibiyizdir..
Sonuç itibariyle başka ne diyebilirim?..
Elbette şunları da söylemeliyim değerli kardeşime..
“Selam sana saygın insan Ömer Bolat..
Selam sana Türkiye’ye lazım olan üslubun sahibi..
Selam sana merhametli dost..
Selam sana şefkatli kardeş..
Selam sana ana-baba duası almış samimi müslüman..
Yolun açık olsun!..”
¥
SELİM CEBİROĞLU..
Şu an itibariyle Merkez Valisi..
Türkiye’nin pek çok köşesinde Kaymakamlık yapmış, helale haram karıştırmamış, Kaymakamlık yaptığı dönemlerde yaptığımız keyifli sohbetlerde “Sami Bey, ben hizmette ayırım yapamam.. Ben, Agop’un da, Mişon’un da, Mehmet’in de, Ayşe’nin de Kaymakamıyım.. Hizmet herkese eşit olmalı.. Tersi olursa, kul hakkına girer ki, işte o kul hakkından Allah’a sığınırım” diyecek kadar hassas tartan ve gönlü insan sevgisiyle dolu inançlı bir bürokrat!..
Selim Beyin son Kaymakamlığı aziz İstanbul’umuzun her geçen gün gelişen ilçesi Zeytinburnu’nda olmuştu.. Yaklaşık 5 seneye yakın Zeytinburnu Kaymakamlığı yaptı Selim Cebiroğlu.. Ardından da bir buçuk yıl kadar önce Ardahan’a Vali oldu..
Bir buçuk yıllık Ardahan Valiliği sırasında yine adil bir yönetim gösterdi.. Fakat geçen hafta 4 valinin merkeze alınma operasyonunda bir de baktım ki Selim Cebiroğlu’nun da ismi var..
Selim Beyin Ardahan’dan çok daha büyük şehirlere idareci olması beklenirken, merkeze alınması, bizim gibi kendisini yakından takip eden ve tanıyıp seven pek çok kişiyi de şaşırttı..
Evet.. Hükümetin tasarrufu bu şekilde olmuş.. Başbakan Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay Hoca böyle münasip görmüşler.. Yapacak bir şey yok elbette!..
Değerli dostlarım, Anadolu’yu sıkça dolaşıyorum.. Gittiğim yerlerde de valilerle, kaymakamlarla, belediye başkanlarıyla beraber olma, sohbet etme imkanı buluyorum.. Gördüğüm kadarıyla, milletvekillerinin, valilere, kaymakamlara, başkanlara yaptıkları baskı sıkıntı meydana getiriyor.. Diyelim X bir kişi, geçmişte valiyle bir olumsuzluk yaşamışsa bunun hesabını milletvekili olunca sormaya kalkıyor ve başlıyor idarecinin altını oymaya!.. İşin içine bir de her şeye maydanoz olan medya giriyor.. Yöreseli, ulusalı, başlıyorlar valiyi ya da belediye başkanını topa tutmaya!.. Sonra bir bakıyorsunuz ki Reşat altını misali pek çok idareci merkeze çekilmiş.. Selim Beyin meselesi de buna benzer bir şeydir..
Netice-i kelam; Selim Beyin merkeze alınması kendisi için elbette küçültücü bir tablo değildir.. Zira, o aziz vatanımızın her metrekaresine aşık birisi olduğundan görev neyse ve neredeyse gider ifa eder..
Ancak; insanların fişlendiği, andıçların kol gezdiği ve de bazı idarecilerin korkutularak sindirildiği 28 Şubat devrinde, doğru bildiğini, korkmadan, çekinmeden söyleyen Selim Cebiroğlu gibi idarecileri sağın solun ağzına bakarak küstürmemek gerekir..
¥
ERDEM ÖZGEN..
Türk Sanat Musikisi icracısı.. Aynı zamanda da Kültür Bakanlığı Sanatçısı..
Erdem Beyle birkaç sene önce gazeteci-yazar Servet Engin vasıtasıyla tanışmıştım.. Yanılmıyorsam, Adalet eski Bakanı İsmail Müftüoğlu abimizin Çengelköy’deki bir daveti sebebiyleydi ve şimdiki ismi Yakamoz olan o zamanın meşhur Martı Restoranı’nda kısa da olsa bir sohbetimiz olmuştu.. Hatta o gece bana bir de kasetini hediye etmişti..
Erdem Özgen’i o zamandan bu yana takip ederim.. Eskilerin tabiriyle; kadife seslidir.. Ve de zarif bir kişidir!.. Alaturka FM’de yaptığı musiki programını da araba seyahatlerinde denk geldiği vakit dinlerim..
Aynen 4 Eylül Cuma günü saat 16.00 dolaylarında dinlediğim gibi..
Yine bir programım sebebiyle yollardayım.. Erdem Özgen de Alaturka FM’de dinleyicilerinden gelen istekleri yerine getiriyor..
Derken, dinleyicinin biri “Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul’un” şarkısını istiyor!.. İstekte bulunan kişi kafayı rakıya şaraba takmış zavallının biri.. Anlaşılan o ki, Ramazan’la, oruçla filan da tanışıklığı yok!.. Olsa zaten Ramazan günü öyle bir şarkıyı istemez!.. Sanki aziz İstanbulumuz meyhaneler şehri..
Uzatmayalım, Erdem Özgen böyle bir şarkıyı Ramazan günü kesinlikle okumaz, dedim!..
Hatta, “Bu mübarek Ramazan günü böyle bir isteği yerine getirmek ne kadar doğru olur” gibi laflar edince de, “Aferin sana Erdem Özgen” diye kendi kendime söylendim!..
Ama yanılttı beni Erdem!..
Güftesinde, “içki aşkı, meyhane sevgisi, sarhoş olma isteği” olan o şarkıyı okudu.. Hem de büyük bir iştiyakla okudu..
Üzüldüm!..
Ve de Erdem Özgen’e yakıştıramadım..
Tanıştığımızda pırıl pırıl bir yüz görmüştüm onda çünkü..
Her şeye rağmen, Erdem Özgen bu memlekete lazım olan bir sanatçıdır..
Sarhoşlara meze olmasını istemem..