Ergenekonculara hapis, 12 Eylülcülere Marmaris!
- Lütfü Bey; dün ülkemizdeki en kanlı darbenin yıldönümüydü. Malumunuz 12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştiren generallerin başı olan Kenan Evren, “Aslında darbeyi bir yıl önce yapacaktık;
ancak iyice olgunlaşmasını bekledik” demişti. Şimdi ortaya çıkan resmi rakamlar gösteriyor ki, komutanlar darbeye karar verdiklerinde siyasi cinayetlerin sayısı 898’miş. Ancak darbenin olgunlaşması için beklenen bir yılda siyasi cinayetlerin sayısında bir patlama yaşanmış ve 2 bin 812 cinayet daha işlenmiş. Üstadım, neler söylemek istersiniz bu konuda?
- Sorunuzda sergilediğiniz rakamlar bize neyi gösteriyor? 12 Eylülcü generallerin katil değil, seri katil olduğunu gösteriyor! Yine sorunuzda sergilediğiniz durum bize neyi gösteriyor? Şu anda Ergenekon davası kapsamında yargılanan Şener Eruygur, Hurşit Tolon gibi generallerden önce, 12 Eylül darbesini yapan generallerin yargılanması gerektiğini gösteriyor. “Ergenekoncu” denilen Şener Eruygur, Hurşit Tolon gibi generallerden önce, 12 Eylülcü generallerin hapse atılması gerektiğini gösteriyor. Oysa Kenan Evren gibi 12 Eylül darbesini gerçekleştiren generaller Marmaris gibi dünya cennetlerinde sefa sürüyor. “Ergenekoncu” denilen generallere hapis, 12 Eylülcü generallere Marmaris! Bu da yetmezmiş gibi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 12 Eylül darbesinin başı Kenan Evren’i Çankaya Köşkü’nde ağırlıyor. Bu da yetmezmiş gibi Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, yanına komutanları da alıp Kenan Evren’i ziyarete gidiyor. Devleti yönetenler darbeci başına maalesef böylesine saygı gösteriyor. Peki bu durumda Gladio denilen devletin içine yuvalanmış çete yok edilebilir mi? ABD’nin “Bizim oğlanlar” dediği generallerle hesaplaşmadan, ABD’nin kurdurduğu Gladio denilen çetenin kökü kazınabilir mi? Ha şimdi birileri, “12 Eylül darbesinin üzerinden 29 yıl geçti; o darbeyi yapanları yargılamanın zamanı geçti” diyebilir. Böyle diyeceklere verilecek en güzel cevap şu örnektir: Birkaç gün önce Şili’de tâ 1973 yılındaki askeri darbede görev almış 129 subayın, işkencecinin tutuklanmasına karar verildi. Onlar tâ 1973’teki askeri darbede görev almış darbecileri tutuklayıp yargılıyorsa, bizde 1980 darbesini yapanları tutuklayıp yargılamanın zamanı niye geçmiş olsun ki?
DEVLET ÜSTÜNDE DEVLET GİBİ GENELKURMAY!
-Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, geçenlerde “Anayasa, yasa, demokrasi tamam da; ama Türk Silahlı Kuvvetleri’ne otonom bakacaksınız; Türk Silahlı Kuvvetleri her şeyin üstünde olacak” şeklinde bir açıklama yaptı. Nasıl yorumluyorsunuz bu açıklamayı?
-Malumunuz derin devlet için “devlet içinde devlet olma hali” deniyor. Genelkurmay Başkanı’nın bu açıklaması üzerine ben de diyorum ki, Genelkurmay kendisini devlet üstünde devlet gibi görüyor! Öyle ya, Genelkurmay’ın kendisini Anayasanın, yasanın, demokrasinin ve de her şeyin üstünde görmesi en güzel böyle tanımlanabilir. Eğer örneklerle izah edecek olursak, Genelkurmay Başkanı’nın “Anayasa, yasa, demokrasi tamam da; ama Türk Silahlı Kuvvetleri her şeyin üstünde olacak” demesi ne anlama gelmektedir? Demokrasi açısından, yasal açıdan Genelkurmay’ın Meclis’in emrinde olması gerekirse de, siz Genelkurmay’ı Meclis’in de üstünde görün anlamına gelmektedir! Yasal açıdan Cumhurbaşkanı ordunun başkomutanı olsa da, siz Genelkurmay Başkanı’nı ordunun başkomutanı olarak görün anlamına gelmektedir! Yasal açıdan Genelkurmay Başkanı Başbakana bağlı olsa da, siz Başbakanı Genelkurmay Başkanı’nın emrinde görün anlamına gelmektedir! Kısacası, Genelkurmay kendisini bu ülkenin ev sahibi, milletin seçtiği Meclis ile Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık gibi kurumları ise kiracı gibi görmektedir! Kendisini istediği zaman Meclis’i kapatabilecek, Cumhurbaşkanlarını, Başbakanları hapse, hatta darağacına gönderebilecek bir kurum gibi görmektedir! Başka bir deyişle, kendisini devlet kurumlarının üstünde bir kurum gibi görmektedir! Görünen o ki, dünden bugüne Genelkurmay’ın zihniyeti hiç değişmemiştir. Bu zihniyet değişmedikçe Türkiye ne hukuk devleti olabilir, ne de demokratik bir devlet olabilir.
YANDAŞA HAYIR, YANDAŞTAN GELMEZ HAYIR!
- Yeni adli yılın açılış töreninde konuşan Yargıtay Başkanı, hükümeti yandaş yargı oluşturmak istemekle suçlayıp, uyardı. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
- Bildiğiniz gibi ben güç odaklarının yandaşı olan yargıya da, medyaya da karşıyım. “Yandaşa hayır, yandaştan gelmez hayır” şeklinde özetleyebileceğim bir görüşü savunmaktayım! Örneğin hükümet yanlısı yargı olmamalı, ama Genelkurmay yanlısı yargı da olmamalı! Örneğin hükümet yanlısı medya olmamalı, ama Genelkurmay yanlısı medya da olmamalı! Kısacası, yandaş yargı ve yandaş medya olmamalı. Bunları belirttikten sonra şimdi hükümetin yandaş yargı oluşturmak istemesiyle ilgili suçlamaya gelelim. Ve acaba bu suçlamada bulunanlar hükümet yandaşı yargı mı istemiyorlar, yoksa yandaş yargı mı istemiyorlar sorusunu gündeme getirelim. Çünkü yandaş yargıya karşıysanız, hükümet yandaşı yargıya karşı olduğunuz gibi, örneğin Genelkurmay yandaşı yargıya da karşı olmalısınız. Böyle olmazsanız hükümet yandaşı yargıya karşı olursunuz ama, yandaş yargıya karşı olmazsınız. Öyle ya, ülkemizdeki darbe dönemlerinde yargı organlarının mensupları, yandaş yargı olmaya karşı çıkmadı. Aksine emir komuta zincirinin bir halkası olup çıktı. Nitekim 27 Mayıs darbesinde Başbakanın, bakanların asılmasına karar veren mahkemenin başkanı, “Sizi buraya getiren güç, bizden bunu istiyor” demedi mi? 12 Mart, 12 Eylül gibi darbe dönemlerinde de mahkemeler hep darbecilerin istediği kararları vermedi mi? Bu dönemlerde yargıçlar eliyle hukuk cinayetleri işlenmedi mi? 28 Şubat darbesi döneminde Genelkurmay karargâhına çağrılan yüksek yargı organlarının mensuplarına brifing verilmedi mi? Diyeceğim o ki, ülkemizde zaten yandaş yargı vardı. Bunların Genelkurmay yandaşlıkları darbe dönemlerinde test edilip onaylandı!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.