Şehit kanları boşa mı gitti?

Şehit kanları boşa mı gitti?

Açılım tartışmaları vesilesiyle düşüncelerini söyleyen aydın yaftalı biri aynen şöyle diyor, “geldiğimiz aşamadan sonra insan sormadan edemiyor, bu kadar acıya, bu kadar kana değer miydi?” Yani biz bu açılımı daha önce yapsaydık bu noktalara gelmezdik ve tabi onca kan da boşa gitti.

Olayları sadece vardığınız sonuca göre değerlendirirseniz böyle bir tespit doğru gibi gelebilir. PKK terör örgütü, bugün açılım diye konuşulan şeyleri istiyordu, o zaman verseydik bu kadar kan dökülmezdi mantığı..

Halbuki öyle değil. İsteklerin sınırını sizin direnciniz, kararlılığınız tayin eder. Her talebe evet diyen bir ülke hiçbir prensibini, hiçbir çizgisini muhafaza edemez.

Bugün PKK-DTP çizgisine yakınlığı ile bilinen kimi yazarlar, PKK’nın ayrı bir devlet hayalinden vaz geçip, daha demokrat bir Cumhuriyete, bazı temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ve aynı üniter devlet çatısı altında yaşama noktasına geldiğini söylüyorlar. Bunun ne kadar samimi, ne kadar taktiksel olduğu tartışılır elbette. Ama 30 yıl boyunca gösterilen direncin, verilen mücadelenin bazı fikirleri gerçekleştirme imkanının olmadığını bazı çevrelere gösterdiği de bir gerçektir. Yani daha vazıh bir şekilde söylemek gerekirse Türk toplumunun direnci Türkiye’yi bölmek isteyenlerin bazı düşüncelerinden vaz geçmelerine, bazı fikirlerini gözden geçirmelerine vesile olmuştur. Dolayısıyla dün yerine getirilmeyen bazı taleplerin bugün yerine getirilmesi yıllar boyunca verilen mücadeleyi anlamsız kılmaz. Bilakis, o mücadele sayesinde bazı çevrelere neyin olmayacağını gösterdiği ve onları daha rasyonelleşmeye zorladığı için büyük anlam ifade eder. Bugün yapılması düşünülen düzenlemeler bundan on yıl önce yapılmış olsaydı, bölücülerin bugünkü taleplerinin milli bütünlüğümüzü tehdit eder düzeyde olacağı şüphesizdi... Ayrı bir devlet talebinden demokratik bir devlet talebine doğru evrilen talepler, verilen mücadelenin bir eseridir.

Hatta daha ilerisini söyleyeyim, MHP'nin duruşunu da aynı çerçevede değerlendirmek de fayda var. Bahçeli’nin uzlaşmaz, agresif tavrını asla tasvip etmemekle birlikte, bu direncin de ipe sapa gelmez talepleri dengelediğini düşünüyorum. MHP tepki koydukça –açılımın- çerçevesinin MHP'nin reaksiyonlarını dikkate alacak tarzda düzenleneceğini, daha kabul edilebilir düzeye getirileceğini tahmin ediyorum. Beğenir veya beğenmezsiniz, bu da aşırılıkları dengelemenin başka bir yoludur. MHP belki başka hassasiyetlerle hareket ediyor ama bu duruş, abuk sabuk taleplerin de revize edilmesine yol açıyor. Çünkü orta yol ancak iki aşırılık veya uç arasında bulunur. MHP karşı tarafa doğru ağırlığını koymasaydı, Medya’daki mahalle baskısı ile açılımın çok uç noktalara götürülmesi mümkündü.

Dolayısıyla, geldiğimiz noktaya bakarak, yukarıda örneğini verdiğim yarım aydınlar gibi, verilen mücadeleyi anlamsız kılmak, akan kan boşa gitti demek mümkün değildir. O kan, bazılarını ayrı bir devlet noktasından, aynı devlet çatısı altında daha demokratik bir Cumhuriyet noktasına getirmişse asla boşa gitmemiştir. O kan, herkese Türkiye’den ne istenip ne istenmeyeceğini öğretmişse boşa gitmemiştir. Her düzenlemeyi yenilgi kabul edip, bulunduğumuz noktaya bakarak şehit kanları boşa gitti diyenler yanılıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi