Geri adım atmamak önemli...

Geri adım atmamak önemli...

Demokratik açılım sürecini sekteye uğratmak, mümkünse hepten rafa kaldırmak veya en azından işi yavaşlatmak için birileri var gücü ile çalışıyor... Bu birilerinin, Başbakan Erdoğan’ın ifade ettiği gibi, statükonun devamından çıkar sağlayan çevreler olduğu herkes tarafından biliniyor. Bu çevreler şimdiye kadar, buna benzer bütün teşebbüsleri engellemek için ellerinden geleni yaptılar ve maalesef çoğu kez de başarılı oldular!.. Ama artık statükonun devamına ülkenin tahammülü yok. Mafyanın, çetelerin “Derin Devlet” kisvesi için cirit atmasına, mutlaka son verilmelidir.
Başbakan, önceki gün Ankara’da görev yapan büyükelçilerle medyanın Ankara temsilcilerine verdiği iftar yemeğinde, “Özellikle demokratik bir ülkeye, bir hukuk devletine yakışmayan, ülkeyi, toplumu adeta içten içe kemiren tüm mafya tarzı örgütlenmelere, tüm hukuk dışı yapılanmalara, tüm çeteleşmelere ve karanlık güç odaklarına karşı sarsılmaz bir duruş sergilediklerini” ifade ederek, “.... Türkiye’yi yüksek standartlı, şeffaf bir demokratik, hukuk devleti yapısına kavuşturmak konusunda son derece kararlıyız...” dedi.
Ergenekon soruşturma ve kovuşturması kararlı bir şekilde devam ederken, bir süre önce “Milli Birlik Projesi” adı altında demokratik açılım sürecinin de başlatılmış olması, Sayın Erdoğan’ın söylediklerini doğruluyor. Gelinen noktada, kararlılıkla ilerleme ve geri adım atmama iradesi hayati önem taşıyor. Artık herkes kabul ediyor ki, bu sürecin geriye dönüşü yok, olmamalı... Aksi halde durum vahimleşir!
Erdoğan’ın şu ifadelerinin, son günlerde çeşitli kesimlerde beliren kimi tereddütleri giderecek nitelikte olduğunu değerlendiriyorum. “Elbette bu sürecin karşısında duracaklar vardır, nitekim var. Elbette önümüze engeller çıkacaktır, nitekim çıkıyor da. Ancak biz siyaseten bize, yani Ak Parti’ye bedeli ne olursa olsun bu demokratik açılım sürecini, bu Milli Birlik Projesini tamama erdirmek konusunda son derece kararlıyız. Geri adım atmayacağız, taviz vermeyeceğiz...”
Evet, süreci baltalamak için fitne kazanı altındaki ateşi körükleyenler bir hayli fazla. Son iki haftada tam on bir tane askerimizin şehid edilmesi, bu fitne ateşini alevlendiren provokasyonlardır. Maalesef sorumlu makamlardaki bazı etkili ve yetkili şahıslar da, konumlarıyla örtüşmeyen açıklamalar yapıyorlar. Hatta bazıları daha da ileri giderek çeşitli tehditlerde bulunuyor. Onların bu tavırları doğrusu çok da şaşırtmıyor. Bu tarz yaklaşımların olacağı önceden de biliniyordu. Onun için endişeye mahal yok. Bu defa onların dediği olmayacak...
Ben de Başbakan Erdoğan gibi “çözüme her zamankinden daha yakın olduğumuzu” düşünüyorum. Çünkü bu meselede, iç ve dış konjonktür her zamankinden daha elverişli görünüyor. İçerde halkımız artık her şeyin farkında ve yakından takip ediyor. Dolayısıyla kimsenin göz boyamasına imkan yok. Dışarıda da siyasi dengeler lehimize görünüyor. AB, ABD, Rusya, Irak, Suriye, İran ve diğer ilgili aktörler, düne göre bizimle daha çok işbirliği yapma ihtiyacı içinde... Bu fırsatı mutlaka değerlendirmeliyiz. İşte bu yüzden de geri adım atmamak çok ama çok önemli!..



Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi