Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Esrarlı sigara ve uyum!..

Esrarlı sigara ve uyum!..

14-15 yaşlarında, oldukça rahat bir şekilde giyinmiş bir çocuk. Yanında kendisi yaşlarında bir kız...

Yürüyüşleri ve tavırları bir tuhaf. Kardeş olduklarını ve ikisinin de psikolojik bazı problemleri olduğunu düşünüyorum. Erkek olanın parmakları arasında sigara benzeri bir şey var.

Kuzey Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Ahmet Duran ve yardımcısı Hüseyin Gündüz'le beraber Amsterdam yakınlarındaki bir parkta düzenlenen etkinlikteyiz. Başkan, şaşırdığımı hissetmiş olmalı ki, açıklama ihtiyacı duyuyor: "O elinde gördüğün şey, esrarlı sigara"...

Güpegündüz bir parkta ve de bir çocuğun elinde esrarlı sigara!..

Açıklama sürüyor: Esrar serbest, diğer uyuşturucular ise kontrollü bir şekilde serbestmiş!..

Beni ciddi şekilde şaşırtan bu ve benzeri manzaralara, onlar hemen her zaman şahit oluyorlar anlaşılan.

Berlin'de bir Türk gencine okulunda ibadet etme hakkını sağlayan mahkeme kararını, 'okulda ibadete izin veren kararın uyuma zarar verebileceği' açıklamasıyla değerlendiren, Alman Yeşiller Partisi'nin önemli isimlerinden Türk kökenli Özcan Mutlu ve onun gibi düşünenlerin, hangi uyumdan bahsettikleri, kafa kurcalayıcı.

Berlin'de yaşanan olay ve bununla ilgili olarak yapılan yorumlarda sıkça vurgu yapılan beraber yaşama, uyum, eşitlik... ve benzeri kavramların aslında ne anlattığı ya da anlatmak istediği pek net değil. Bu kavramlar kullananın niyetine göre değişkenlik arz ediyor.

Söz gelimi 'uyum' kavramından, köken itibariyle Türkiye ya da bir başka İslam ülkesine ait olan bir kişiyle, o ülke vatandaşı olan birisinin; ya da bu kavramı bilimsel bir amaçla kullanan akademisyenin anladıkları birbirinden oldukça farklı.

Bu yüzden olacak Avrupa ülkelerinin çoğu, farklı kökenlere mensup insanların birbirleri ile entegre etmek niyetinden hareketle 'entegrasyon' kavramını kullansa da, bu kavramın temel olarak muhatap aldığı kitlelerin bundan anladığı ise 'asimilasyon', yani bir başka kültür içerisinde erime-yok olma olabiliyor ancak.

Bu yeni bir problem değil. Yıllardır vardı, halen var ve anlaşılan bundan sonra da uzun süre var olacak.

Hayatlarını Avrupa ülkelerinde sürdürmekte olan milyonlarca vatandaşımız var. Bunların küçümsenemeyecek bir kısmı, bulundukları Avrupa ülkesinin vatandaşı durumundalar ve eğer bulundukları ülke çifte vatandaşlığı kabul etmiyorsa, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından da çıkmış durumdalar.

Avrupa'da yaşayan ve şükür ki azınlıkta kalan bir kısım insanımız, ne tür muamele ile karşılaşıyor olurlarsa olsunlar, Avrupa'da bulunuyor olmanın her şeye değeceği düşüncesindeler.

Dolayısıyla uyum denilen kavramla ne talep edildiği, entegrasyonun asimilasyon anlamına gelip gelmediği, onların umurlarında bile değil.

Ancak Türkiye ile ve özellikle de kimlikleri ile bağlarını koparmamış ve kesinlikle koparmaya niyeti olmayan büyük çoğunluk, ciddi sıkıntılarla karşı karşıya.

Bu sıkıntı tek taraflı da değil.

Bünyelerine bir şekilde katılmış olan bütün muhacirlerle ve bu arada özellikle de Türkiye'den ve diğer bazı İslam Ülkelerinden gelenlerle kendi vatandaşları arasında uyum sağlayabilmek, Avrupa ülkelerinin de ciddi şekilde kafa yorduğu bir mesele.

Bir yanda serbestçe tüttürülen uyuşturucu; bir yanda, ibadet yapılacak yer talebini haklı gören bir mahkeme kararını, uyumu engelleyebilecek bir adım olarak değerlendiren kafa yapısı...

Uyum mutlaka gerekli... Ama nasıl bir uyum?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi