Etme bulma dünyası...
Değerli okuyucularım, ilerleyen yaşlarda başımıza olumsuz işlerin gelmesini istemiyorsak şayet, gençliğimizdeki imtihanımızı doğru düzgün vermeliyiz..
Yani; “men dakka dukka” misalinde olduğu gibi..
Bugün, bu tesbit doğrultusunda yaşanmış bir anekdotu, bir kıssayı, sizlerle paylaşmak istiyorum.. Belki bu kıssadan hisse çıkartanlarımız olur.. Belki de bu yazı nefsimizde bir muhasebe yapmamızı gerektirir..
Yaşlı bir adam, bir parkın önünde yere çömelmiş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu..
Biraz önce iri yarı bir genç, yanına sokulmuş ve herkesin gözü önünde kendisinden “içki parası” istedikten sonra birkaç tane de tokat atmıştı..
Adamın ağzından kan geliyordu..
Yaşlı adamı o halde görenler, hemen yardımına koşup;
“Geçmiş olsun baba” dediler..
Ardından da sordular;
“O serseri ne istedi ki senden?..”
İhtiyar bir şey olmamış gibi toparlanmaya çalıştı..
Ve derinden bir de “ah” çekerek şöyle cevap verdi soranlara;
“Eski bir borcum vardı, onu istedi”..
Sonra da ilave etti;
“Aslında yapması gerekeni yaptı!.”
Çevresindekiler, ihtiyar adamı yerden kaldırdıktan sonra eline bastonunu tutuşturup dağıldılar..
Herkes ayrıldığında, hadiseyi başından beri takip eden bir delikanlı, ihtiyarın koluna girerek; “Fazla hırpalandınız bey amca, şu ağacın gölgesinde biraz oturalım mı” dedi..
Yaşlı adam yorgun ve dalgın bakışlarla cevap verdi;
“Benim bu ağacın altında dinlenmeye hakkım bile yok be yavrum!.. Ölünceye kadar da olmayacak!.”
Delikanlı, söylenenden bir şey anlamamıştı.. Meraklı gözlerle bakarken, adam yeniden hıçkırıklara boğuldu..
Yaşlı adam, iniltiye benzeyen bir sesle;
“Adalet tecelli etti..
Elli yıl kadar önce, rahmetli babamı, sigara parası almak için bu ağacın altında dövmüştüm!..
Yani, biraz önce evladımın beni tokatladığı yerde!..”
Delikanlı şaşırmıştı..
Bir an ne diyeceğini bilemedi..
İhtiyarın sakinleşmesini bekledikten sonra, onu arabayla evine bırakmayı teklif etti..
Adam; “sağol yavrum, evim oldukça uzaklarda, ama ben yürüyerek gideceğim evime!..
Babam gibi yapacağım!..
Rahmetli de dövülüp azarlandıktan sonra, üzüntüsünden yaya olarak dönmüştü evine!..
Ve de bir müddet kimsenin yüzüne bakamamıştı..
Şehir dışındaki mezarına uğrayıp bir de Yasin-i Şerif okuyacağım!..
Babacığımla biraz hasbihal edeceğim..
Kabul eder inşallah!..
Kimbilir, belki beni affeder!..”
Evet kıymetli dostlar, son derece ibret dolu bir hikaye değil mi?..
Eskiler boşuna söylememiş..
“NE EKERSEN ONU BİÇERSİN!..”
Netice-i kelam;
Etme bulma dünyası..
Başka bir ifadeyle;
Dünya, imtihan dünyası..
Hâlâ bunun idrakinde olmayanlar var ise şayet;
Allah ıslah etsin!..
Hem de tez elden..
Başka ne diyelim ki..