Erdoğan, Nobel Barış Ödülünü hak etti
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Nobel Barış Ödülü’nü hak etmiştir.
Eğer...
Nobel Ödül Komitesi, dünyayı takip ediyorsa, bölgemize ilgisi varsa, ödül seçiminde ideolojik davranmıyorsa, ödülü hak edene vermek gibi bir kaygı taşıyorsa, 60 bin insanın ölmesi onların da yüreğini sızlatıyorsa, çeyrek asırdır süren Türk-Kürt çatışmasında kanın durması onlar için de memnuniyet vesilesiyse...
Recep Tayyip Erdoğan, Nobel Barış Ödülünü hak etmiştir.
Nobel Komitesi, 2009 Barış Ödülünü Barack Obama için takdir etti. Fakat ödül aynı isimle başkalarına da verilebilir. Veya nizamnameleri buna mani ise 2010’da mümkündür.
2009 Barış Ödülü Obama’yı şaşırttı.
Obama’yı zora soktu.
O ödülü, niyet okuma usulüyle takdir etmişlerdi.
Bu defa fütürolog olmaya gerek yok.
Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinden bu yana sürekli barışa doğru koşmakta... Kıbrıs, Yunanistan, Balkanlar, Suriye, Ermenistan ve nihayet Kürt açılımı.
25 yıldır dökülen kardeş kanının durması.
Terörün bitmesi.
Dağdaki silahlı adamın düze inmesi.
Bunlar büyük olaylardır.
Şahitleri, çok kere tarihin yazıldığını fark edemezler.
Ödül kararı verilirken bir kimsenin her halde sadece yakın günlerine bakılmıyordur. İl başkanıyken milletvekilliği engellenen, belediye başkanlığında süresi tamamlatılmayan, okuduğu bir şiir bahane edilerek hapse atılan, parti kurunca atılan manşetlerde köy muhtarı bile olamayacağı yazılarak psikolojisi bozulmak istenen bir dönem devletin bütün imkânlarıyla üstüne gittiği insan Hakka güvenip halka dayanarak bugünlere geldi.
Türk’ün, Kürt’ün, bu toprakların çamurunda alın teri olan herkesin bu toprakların sahibi olduğunu yüksek sesle ilân etti..
Bu ülkenin yabancılaşmış aydınları onu anlamadılar
Sessiz yığınlarsa anladı.
Çünkü...
Sessiz yığınların sesi oldu.
Arada gönül köprüleri kuruldu.
Böylece Kandil söndü, kan durdu.
Bundan böyle ağlayan analara ağlayan yeni analar eklenmeyecek. İşte bütün bunların bir kıymeti varsa Nobel Komitesi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a Nobel Barış Ödülü verir. 2009 veya 2010 fark etmez.
Şu diyeceğimizi Nobel Komitesine de bizim yabancılaşmış aydınlara da anlatmak zor olsa gerek. Ödülünü Allah’tan bekleyen için bu dünyanın ödülü çok da mühim değil:
Gönüllerde, hele hele garip-gurebanın gönlünde yer almanın varacağı son nokta Allahü tealanın rızasıdır. Diyarbakırlı ananın, Nevşehirli ananın, Filistinli ananın, Bosnalı ananın, anaların gönüllerinde, dualarında olanın sırtı yere gelmez.
Bu ödülle Nobel Komitesi, itibarını kurtarır.
Türkiye de şeref defterine bir şeref sayfası daha eklemiş olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.