Rahim Er

Rahim Er

Davutoğlu-Barzani buluşması

Davutoğlu-Barzani buluşması

Dışişleri bakanımız Ahmet Davutoğlu, geçen hafta Kürdistan özerk idaresinin merkezi Erbil’deydi. Bu resmî ziyaretle ilk defa bir Türk bakan Erbil’e gitmiş oldu. Mesut Barzani son derecede neşeliymiş. Görüşmede yapılan karşılıklı konuşmalar çok dikkate değer.
Ahmet Davutoğlu şunları söylemiş:
-Birileri bir gün buralara gelip önce kendi istedikleri gibi sınırlar çizdiler. Sonra da gönlümüze sınırlar çizdiler. Bugün sınırlar anlamsızlaşıyor. Avrupa’da da sınırlar var. Fakat bir anlamı yok. Sınırları kaldıramıyorsak anlamsızlaştıralım. Bizim birbirimize yakınlaşmamız lazım. PKK’yı bitirmezsek bu yakınlaşma gerçekleşmez. Kandil’de desteğinize ihtiyacımız var. Erbil’e Türk Başkonsolosluğu açılması iş adamlarımız için bir işaret olacaktır.
Mesut Barzani’nin cevabi konuşması da aynı mahiyette:
-PKK ya değişir ya biter. Değişmezse Kürt efkârı umumiyesinin büyük baskısı olur. Ne lazımsa yaparız. Türk gençleri ölünce üzülüyorum. Biz Türklerden hep iyilik gördük. Rejim değişince. Bazı evraklar elimize geçti. Onları okuyunca gördük ki Türkler bize ne demişse hep doğru demiş, başkaları ne demişse hepsi yalan. Hükümetiniz, bu açılımla yüz yıllık işi bir yıla sığdırdı.
Turgut Özal’ın kırmızı pasaport vererek himayesine alıp yönlendirdiği iki Kürt liderden Celal Talabani bugün Irak’ın devlet başkanıdır. Mesut Barzani de özerk/muhtar idarenin başkanı. Merhum Özal’dan sonra Ankara’da işbaşına gelenler aynı basireti gösteremedi. Bu insanları aşağılaya aşağılaya terör örgütüne sahiplendirdiler. Halbuki o örgüt ateist iken bunlar Şafii Kürtlerdi. Buralara dair asırları bulan yönetim üslubumuz varken bu üslup son üç çeyrekte göz ardı edildi. Osmanlı her bölgeyi kendi özellikleriyle idare ederek uzun ömürlü olmuştu.
Ankara’daki ufuksuz yöneticiler 1990’lardan sonra Kuzey Irak idarecileriyle Washington üzerinden konuşmak gibi akıl almaz bir tutum içine girdiler. Onlar, “bizi muhatap alın” dedikçe Ankaralılar onları “aşiret reisi” diye küçümsüyorlardı.
Sultan Abdülhamid, Hindistan Müslümanlarına senede bir kere selamı şahanesiyle bir Kur’an-ı kerim hediye gönderdiğinde orada yer yerinden oynardı. Onun için İngilizler, bu Hakan/Halife’yi Yahudi ve Yahudi taşeronu İttihad Terakki militanları eliyle devirdi.
Diplomasi dâhisi Sultan Hamid, bugün olsaydı şu anki aynı siyaseti icra ederdi.
Türkiye dışişleri bakanı gidip evinde bir akşam yemeği yedi diye Barzani, onurlandırılmış bir insanın sevinci içinde itiraf, taahhüt ve iltifatlarda bulunuyor. Oysa ağızlarından bugüne kadar PKK biter yahut bitiririz kabilinden bir söz çıkmamıştı. Siz bir de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün oralara gittiğini düşünün.
Neler olmaz.
Gitseler mi?
Devletin, milletin, ümmetin menfaati neyi icap ettiriyorsa o yapılır. Ankara’da dar düşünenlerle zengin ufukluların mücadelesi var. Önce Gaziantep ve Halep’te Türk ve Suriyeli bakanlarla müşterek toplantı. Ardından vizeyle hududun kalkması. Sonra Bağdat’ta Türk ve Irak başbakanlarının başkanlığında bakanlar kurulu toplantısı. Ardından Türk Bakanın Erbil’i ziyareti. Tabiî ki Irakla da vize ve sınır kalkacaktır.
Ankara, şimdi çalışıyor.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahim Er Arşivi