Rahim Er

Rahim Er

Kâbe revaklarını İstanbul’a taşıyalım

Kâbe revaklarını İstanbul’a taşıyalım

Keremli Mekke’de Osmanlı atalarımızın son mirası da yok ediliyor. Son miras, Kâbe’nin etrafındaki 500 kubbeli revaklar. Asırlardır sanki hepimize vekâleten gece-gündüz, durup-dinlenmeden Kâbe-yi şerifi tavaf eden göz kamaştırıcı muhteşem bir mimari eser. Ecyad Kalesi ve Osmanlı Kışlası gibi bu mübarek revaklar da yok olma yolunda. 7 bin binayla birlikte revaklar da yıkılacak, Kâbe çevresi yeniden düzenlenecek ve yıkılanların yerine gökdelenler dikilecek. Bin Ladin Şirketler Grubunun yürüttüğü 14 milyar dolarlık projeye 2010’da başlanıyor, 10 yıl içinde bitirilecek. Eskiden Kâbe, muazzam olarak yükselirken şimdi gökdelenler yükselecek. Osmanlının nakış nakış işlediği bu mukaddes topraklardaki eserlerinden sadece üçü kalmıştı. Ecyad Kalesi, Osmanlı Kışlası ve Kâbe Revakları. İlk ikisi o kadar karşı koymaya rağmen yıkılıp yerine otel yapıldı. Aralarında Türklerin de olduğu bazı rahat zenginler buradan devre mülk aldılar, Beytullah’a tepeden bir kayaya bakar gibi bakıyorlar. Öncekiler gitti, Osmanlı Kışlası gitti, Ecyad gitti. Türkiye bir şey yapamadı. Bari revakları kurtaralım. Mimar Sinan eseri bu sütun ve kubbeler yıkılıp inşaat atığı haline gelmesin. Türkiye, bu esere talip olsun. Günümüz teknolojisinde mümkün. Alıp İstanbul’a taşıyalım, ehlinin uygun göreceği bir yere Kâbe’deki gibi inşa edebiliriz. Belki ortaya bir Kâbe maketi de konabilir ama bunun ileride sapmalara yol açmasından endişe ederiz.
Miralay Sadık Bey’in fotoğrafı, Kâbe’nin ilk fotoğrafıdır. 1880 yılında çekilmiş. Yıldız fotoğraf arşivinde. Bu ve günümüzde çekilen fotoğraflarda, dedelerimizin Kâbe’ye duydukları tazimden dolayı revakları, daha düşük irtifada inşa ettikleri görülüyor. Kâbe’nin önümüzdeki senelerde alacağı şeklin maket fotoğrafında ise, etrafı gökdelenlerle kuşatılmış. Kabe-yi şerif, boğulmuş, küçücük kalmış. Bu tarz, biz Türklerin, üslup, ihlas ve anlayışına aykırı. Biz Mushaf-ı şerifi yere bacağımızın arasına serip okumadığımız gibi Kâbe’ye de bunu yapmayız. Onun için şimdi Türk devletine şerefli bir vazife düşüyor:
O revakları tek tek söküp getirmek.
İnşaat döküntüsü yapacaklarına bari bize versinler.
Hadim’ül Haremeyn Yavuz Sultan Selim Hân’ın da, Mimar Sinan’ın da Fahreddin Paşa’nın da şehidlerin de, bütün ecdadın da kemikleri sızlıyor. En büyük üzüntüyü ise şüphesiz ki Resulullah -sallallahü aleyhi ve sellem- çekmektedir.
Mostar Köprüsü’nü yeniden inşa ederek kurtardık. Dedelerimizin Kâbe’ye duydukları tazimden dolayı ondan daha düşük irtifada yaptıkları bu aziz hatırayı, o inci gerdanlık misali revakları da kurtaralım. Ya kurtaralım, ya kurtaralım.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahim Er Arşivi