LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Bu kış Kemalizm gidebilir!

Bu kış Kemalizm gidebilir!

- Lütfü Bey; malumunuz bu düzenin sahipleri önce “Bu kış komünizm gelebilir” deyip halkı korkutarak düzenlerini sürdürdüler. Komünizmin gelmeyeceği anlaşılınca da bu kez şeriatı öne sürüp, “Bu kış şeriat gelebilir” dercesine bir tavır içine girdiler. Düzenlerini sürdürmek isteyenlerin piyasaya sürebilecekleri başka bir korkutmaca kaldı mı sizce?
- Biliyorsunuz şu anda sonbahardayız, önümüz kış. Düzenlerini sürdürmek isteyenler mesela diyebilirler ki, “Bu kış Kemalizm gidebilir!” Düzenlerini sürdürmek isteyenler işte şimdi de bu korku yöntemine başvurabilir. Bir zamanlar, “Bu kış komünizm gelebilir” öcüsünü piyasaya sürenler, pekala şimdi de “Bu kış Kemalizm gidebilir!” öcüsünü piyasaya sürebilir. Çünkü düzenlerini sürdürmek isteyenlerin piyasaya sürebilecekleri artık sadece bu öcü kaldı. Ancak bu tip öcüleri piyasaya sürerek düzenlerini sürdürmek isteyenler bilmeliler ki, bu tip öcülere inanabilecek saflar da artık bu ülkede pek kalmadı. Evet, geçmişte bu tip öcülere inananlar vardı. Hatta belki geçmişte bu tip öcülere inananlar çoğunluktaydı. Geçmişte düzenlerini sürdürmek isteyenler, “Bu kış komünizm gelebilir” diyerek insanları korkuturlardı. Bu korkuya dayanarak da düzenlerini yaşatırlardı. Düzenlerine karşı çıkanları da “komünist” diyerek, “şeriatçı” diyerek hapislere tıkarlar, yargısız infazlar yaparlar, onlara hayat hakkı tanımazlardı. Kimse de bu zulüm ve sömürü düzeninin sahiplerinden bunların hesabını soramazdı. Ama artık o günler geride kaldı. Ayrıca bu düzenin sahipleri halka o kadar çok yalan söylediler ki, bir gün doğru söyleseler bile onlara inanacak pek kimse kalmadı. Şimdi bunlar diyelim ki, “Bu kış Kemalizm gidebilir!” diye feryat etseler, bu halkı korkutmayacak, sadece güldürecektir. Halk işi güldürüye vurup, “Güle güle gitsin, gidişi olsun da dönüşü olmasın” diyecektir!
SAVAŞ CAN VERME, BARIŞ TAVİZ VERME İŞİDİR!
- “Kürt açılımı” denilen açılım bir mesafe alabildi mi? Bu açılım bugün ne noktada? Bu konudaki değerlendirmelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
- “Kürt açılımı” hızla açılıp kapanan kapıya benziyor. Bir rüzgâr bu kapıyı açıyor, bir başka rüzgâr bu kapıyı kapatıyor. Belki de bu süreç aç-kapa şeklinde yol alacak. Arkadan esen rüzgâr ile karşıdan esen rüzgârın kuvvetine göre, bu süreç belki de bir açılıp bir kapanacak. “Kürt açılımı” bir devlet kararı olduğuna göre, bu karar MGK’yı oluşturan sivil ve askeri yöneticilerce alındığına göre, bu kararı alanların şunu bilmesinde fayda var. Karnı aç bebeğin ağzına yalancı meme vererek onu doyuramazsınız. Karnı aç bebeğin ağzına yalancı meme vererek onu doyuracağınızı sanırsanız aldanırsınız. Onu doyurmak için içinde süt olan bir meme vermek zorundasınız. İşte “Kürt açılımı” denilen olayın püf noktası burada. Bu açılımı gündeme getiren devlet artık bu gerçeği anlamak zorunda. Mesela devlet, “Son PKK’lı öldürülene kadar savaşa devam” diyor. “Anayasa değişikliği de, PKK’lılar için genel af çıkartılması da, ana dilde eğitim de söz konusu değil” diyor. “Kürt açılımı” konusunda Kürtlerin temsilcileri ne istiyorsa, devlet onların isteklerini kabul etmek istemiyor. Devlet Kürtlerin temsilcilerinin başlıca isteklerinin hiçbirini kabul etmeyecekse, o zaman “Kürt açılımı” denilen açılımı niye gündeme getirdi? “Son PKK’lı öldürülene kadar savaşa devam” diyecekse, o zaman bu sorunun barış yoluyla çözülmesini niye gündeme getirdi? O zaman hiç bu işe girişmeseydi. 25 yıldır süren bu savaş sürdüğü kadar sürseydi. Hani devlet, “Son PKK’lı öldürülene kadar savaşa devam” diyor ya, o zaman son PKK’lı öldürüldüğünde bu savaş bitseydi. Bilinmeli ki savaş karşılıklı can verme işidir! Barış ise karşılıklı taviz verme işidir! “Savaş” diyorsan karşılıklı can vereceksin. “Barış” diyorsan karşılıklı taviz vereceksin. Nitekim bu sorun barış yoluyla çözülecekse devlet de, Kürtlerin temsilcileri de karşılıklı taviz verecek demektir. Eğer taraflar karşılıklı taviz vereceklerini bilmiyorlarsa, ne yaptıklarını bilmiyorlar demektir!
BAŞIMIZIN TACI DEĞİL AYAĞIMIZIN PASPASI!
- Holding medyasının “İslamcı medya” dediği medya, tezgâhlanmak istenen yeni darbeye karşı topyekûn tepki gösteriyor. Ama aynı tepkiyi holding medyası göstermiyor. Oysa medyanın tümünün darbecilere karşı ortak tepki göstermesi gerekmez mi?
- Darbecilere karşıysak, ayrım yapmaksızın bütün darbecilere tepki göstermemiz gerekir. Darbecileri koruyup kollayanlara da, yine ayrım yapmaksızın tavır almamız gerekir. Mesela holding medyasından bazıları “İslamcı medya” dedikleri medyaya, “Darbecilere karşıysanız Abdullah Gül’ün darbecilerin başı Kenan Evren’i Çankaya Köşkü’nde ağırlamasını, onu kapılara kadar uğurlamasını, ona her konuda yardımcı olmaları için Cumhurbaşkanlığı bürokrasisine emir vermesini niye hiç eleştirmiyorsunuz” diye soruyor. İşte bu sorunun üzerinde durmak gerekiyor. Keşke holding medyasının “İslamcı medya” dediği medya, Abdullah Gül’ün darbeci başı Kenan Evren’i Çankaya Köşkü’nde ağırlamasını, onu kapılara kadar uğurlamasını, üstelik ona her konuda yardımcı olmaları için Cumhurbaşkanlığı bürokrasisine emir vermesini eleştirseydi. Buna karşı tepki gösterseydi. Malumunuz ben bu olay olduğunda, “Abdullah Gül bu yaptığından ötürü halktan özür dileyene kadar benim cumhurbaşkanım değildir” dedim. Abdullah Gül’ün darbeci başına böylesine saygı göstermesine olan tepkimi en ağır şekilde gösterdim. Çünkü ben yanlışı kim yaparsa yapsın eleştiririm. Kenan Evren gibi darbecilerin başına, ayak altına konulacak paspas muamelesi yerine, başa konulacak taç muamelesi yapan Abdullah Gül’ün eleştirilmesi gerekmez mi? Siz Türkiye’deki en kanlı darbenin liderine başınızın tacı muamelesi yaparsanız, bu darbe yapmaya niyetlenenleri de cesaretlendirmez mi? Darbe yapmaya niyetlenenler, “En kanlı darbenin lideri bile Çankaya Köşkü’ne davet edilip ağırlanıyor, kapılara kadar uğurlanıyor, ona baştaki taç muamelesi yapılıyorsa, demek ki yarın bize de aynısı yapılır” demez mi? Diyeceğim o ki, darbecilere karşı tüm medya olarak büyük tepki gösterilsin. Ama darbeci başı Kenan Evren’e böylesine saygı gösteren Abdullah Gül’e de, bu yanlışından ötürü hiç değilse küçük de olsa bir tepki gösterilsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi