Çılgın Türkler Hapishanede Yatar mı?
Bazı üniversitelerde terör örgütünün (PKK) bölücü faaliyetlerine göz yuman kesimlerin başörtüsü yasağının kaldırılması girişimleri esnasında ve Anayasa değişikliklerinin Cumhurbaşkanı Gül tarafından onaylanması karşısında adeta Anayasa , kanunlara , hukuk devletine savaş açmaları oldukça manidardır.
12 Eylül öncesi Leninli , Marx’ lı Stalinli Fidel Castro’lu resimlerle kızıl yıldızlı ve Orak çekişli bayraklarla yapamadıklarını “Cumhuriyet tehlikede”,Devlet elden gidiyor”irtica geliyor”gibi kelime ve cümlelerle ,Atatürklü posterlerle,ay-yıldızlı bayraklarla İslam’a, milletimizin değerlerine, milli bütünlüğümüze saldırarak kirli emeklerine ulaşmak istediklerine şahit oluyoruz..
28 Şubat Post-modern darbe sürecinde 2. tehlikeye terfi ettirilen PKK terörünün üniversitelerde kol gezdirilmesine göz yumanlar eğitimin düşük kalitesiyle ilgilenmeyenler üniversiteleri birer kokteyl ve şenlik merkezlerine dönüştürerek araştırma ve geliştirmeyi rafa kaldıranların bugün inançlarından dolayı başlarını örten kızlarımıza kampüsleri zindan sınıfları ise kurtarılmış bölge ilan edenleri YöK ün özgürlükten yana tavrına başkaldırmamaları gerektiğini hatırlatırız.
Memur, öğretmenlik atamalarında ve hizmetli (yardımcı memur) alımlarında velhasıl kamuya alınacak Personel sınavlarında Merkezi seçme sınavları yapılırken üniversitelere öğretim görevlileri , uzman ,okutman , Araştırma görevlileri , maalesef adrese teslim ilanlarla alınmaktadır.Dünyada ilk 500 e giren üniversite sayımızın neredeyse yok denecek kadar azlığının birinci sebebi bu akademisyen alım sistemidir.
Şimdi başörtüsünü bahane ederek YöK başkanının demokrat, adil ve eşitlikçi yaklaşımlarını içeren yeni düzenlemeleri geciktireceklerdir.Maksatları üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir.
Bu kanun tanımaz,hukuktan nasipsiz yoğurttan insanlara karşı herkesi en azından mukavva olmaya (Roze Park ve Mahatma Gandi ) gibi tavır almaya tebaalık karakterliğine son vermeye vatandaş moduna girmeye davet ediyorum. Bu zevat mevcut statülerini (ki ideolojilerinden ve ağababalarından miras aldılar) saltanatlarını kaybetmek istemiyorlar.
Bazı rektörler başörtülü öğrencileri içeri almayacaklarını belirtiyorlar yani oryantal davranıyorlar. Kimi almayacaklar? TC. vatandaşlarını. Nereye? TC. üniversitelerine. Bunlar kim? Meçhullerimiz(Bizce malumlar.) veya büyük kaos çıkarmak isteyenler.”Eğitim yuvasında inancın işi olmaz diyecek kadar cühelalar. Erdoğan Teziç ve Kemal Gürüz’ ün başkanlıklarında üniversitelerdeki azınlık mensubu veya başka milletten öğrencilerin hamursuz,yumurta ve noel bayramları için gönderilen hoşgörü ve izin yazılarına niçin seslerini çıkartmadılar?
Bunlar statükocu ,merkezden emir almaya alışmış ,özgürlük ve insan haklarından nasiplenmemiş akıllarını sözde ideolojilerine,menfaatlerine,koltuklarına ipotek etmiş olanlardır.
Şimdi öğretim görevlileri ,okutman ve uzmanlarla , araştırma görevleri üniversitelere merkezi sınav sistemiyle alınacaktır. üniversiteler beşik ulemasının ,akraba, eş-dost,hatır-gönül,iltimas ve torpil yerleri olmaktan çıkacak gerçekten zekası ve yeteneği ile temayüz etmiş bilim yapanların bilim yuvaları olacaktır. Yani Türkiye de de üniversiteler rektörsel değil evrensel olacaktır.
Hukukçular,STKlar , üniversiteler özgür beyinler v ede en önemlisi siyasiler bu kuru gürültüye pabuç bırakmamalıdır.üniversitelerin fikir anarşistlerinin yeri olması gerektiğinin icabını yerine getirmelidirler.
1960 darbesinde, 1971 muhtırasında, 1980 darbesinde ve 28 Şubat Post-modern darbede rektörlerin siyaset kurumunu vesayet altına alma alışkanlıklarının bir iz düşümü olan bugünkü hukuk ve anayasa tanımamazlıklarının hukuk ve meşruiyet çerçevesinde hesapları mutlaka sorulmalıdır.Bir rektörün ne yapalım gerekirse Türkiye hapishanelerinde yatarız ifadeleri üniversitelerin hangi çılgın Türkler! tarafından işgal edildiğinin en bariz göstergesidir.Sayın Rektör sen bir çılgın Türksün seni nasıl olurda hapislerde çürütürüz KIYAMAM SANA!!!