Dinlenme paranoyası ve zülf-ü yare dokunmak, üzgünüm Eminağaoğlu seçilem
Telefon dinlemeleri, etrafında koparılan fırtınayı iyi anlamak lazım. Olayı köpürtenler genel olarak telefon dinlemelerinden ziyade, telefonu dinlenenlere göre tavır belirliyorlar. Kimse Başbakan’ın kanunsuz dinlenmesinden rahatsız olmuyor. Ama Yarsav başkanı ile Sincan ağır Ceza mahkemesi başkanı Osman Kaçmaz dinlendiğinde ortalık velveleye veriliyor. Adalet Bakanının kanunsuz dinleme olmamıştır beyanına rağmen hala bizi dinlediler feryatları da çok dikkat çekicidir.
Ben Hukukçu değilim. Hukukçuları ilgilendiren bir konuda fikir serd edecek de değilim. Ancak dinlemeler karşısında gösterilen çifte standarttan da rahatsız oluyorum.
Güvenilir Hukukçular, dinlemelerin mahkeme kararı ile yapıldığını, yapılanların yasalara uygun olduğunu yazıp çiziyorlar. Bunu elbette YARSAV başkanı Eminağaoğlu ile, Osman Kaçmaz’da biliyor. Çıkarılan gürültü kuyruk acısından kaynaklanıyor. Toplumda telefon dinlemeleri ile ilgili bir paranoya oluşturup –dinlemelerde kendileriyle ilgili ortaya çıkan ayrıntıları-tartışılır hale getirmek.
Kimse mahkeme kararı olmadan dinlenmemelidir.
Bunun istisnası olamaz. Hukuk devletinde kimseye iltimas yapılamayacağı gibi, kimse görüş ve düşüncelerinden dolayı hukuk dışı uygulamalara muhatap da edilemez. Toplumda bu konuda en küçük bir tereddüt yok. Ama kimse ben Yargı adamıyım, şuyum buyum diye ayrıcalıklı muamele de isteyemez.
Dursun Çiçek’in tahliyesi Ergenekon ahtapotunun nerelere kadar uzandığını gösteriyor. 3 gün önce Türk Ceza yasasının en ağır suçlamasıyla tutuklanan biri 3 gün sonra delil durumunda hiçbir değişiklik olmamasına rağmen tahliye edilebiliyor. Buna hukuk denilebilir mi? Çiçek’i ya tutuklayanlar, ya da serbest bırakanlar hukuku çiğnemişlerdir. Kim çiğnemişse hukuk onlar için de harekete geçmeli, yargıyı lastik gibi esnetip duranlardan bunun hesabı sorulmalıdır.
Bir kaşık suda estirilen fırtına Ergenekon’un son hamlelerinden biridir. Yargı her suç örgütü için ihmal edilemeyecek bir öneme haizdir. Bütün mevzilerinizi kaybedebilirsiniz. Yargıyı elinizde tuttuğunuz müddetçe kaybettiğiniz bütün mevzileri yeniden kazanmanız, gelen tüm baskı ve toslamaları Yargıyı bir siper gibi kullanarak bertaraf etmeniz mümkündür.
Ergenekon’un birçok departmanı çözülerek deşifre edildi. Ama hala Yargıdaki ETÖ’cülere ulaşılamadı. Polisin aylar süren titiz çalışmalarıyla ele geçirdiği bilgi ve belgelere rağmen yakalanan örgüt elemanları Yargıdaki uzantılar vasıtasıyla kolayca tasfiye edilebiliyor. Sanıklarla aile dostu olduğunu söyleyenler, gizli toplantılarda, yemeklerde bir araya gelenler, onların Avukatlarına taktik verenler herhalde sağlıklı bir Yargı yapılanmasının ürünü değildir. Bu tip Yargı adamlarının cirit attığı bir ülkede en büyük darbeyi Yargı erki alır.
Eminağaoğlu’nun konuşmalarını dinleyip onun bir Yargı insanı olduğunu söylemeye imkân var mı? Yargıtay başkanı sağa sola koşturup Yargıçları dinliyorlar diye çığlık atacağına bu konuşmaların Yargı tarafsızlığına ne kadar uygun olduğunu irdelemelidir. Dinlemeden suçlular korkar. Mahkeme kararı ile yapılmak ve gerekçeleri bulunmak şartıyla herkes dinlenebilir. Bağırıp çağırılacacağına herkes görevini yaparsa mesele kalmaz. Yıllarca milletin yatak odasına kamera bağlayacak kadar özel hayatı ihlal edenlere sesi çıkmaların şimdi bağırıp çağırmaları boşunadır. Yarsav kongresinde Eminağaoğlu’nun seçimi kaybetmesi aslında Yargıçların da bu agresif, taraflı hukuk adamı tipinden rahatsızlık duyduğunu gösteriyor. Bu patırtı Yargı reformunun ne kadar gerekli, ne kadar acil olduğunu bir defa daha gözler önüne seriyor. İktidar açılım için gösterdiği cesareti ve her şeyi göze alma gözü karalığını yargı reformu için göstermelidir. AKSİ TAKDİRDE PARTİ KAPATMAK İÇİN DÜĞMEYE BASAN YALÇINKAYALARIN NEFESİNİ BİR DEMOKLES KILICI GİBİ HEP ENSESİNDE HİSSEDEREK TÜRKİYEYİ YÖNETECEKLERDİR.İKTİDAR KORKULU RÜYA GÖRMEKTENSE UYANIK OLMALIDIR.UYARILARIMI DİKKATE ALANLAR MİLLETE HİZMETE DEVAM EDERLER. VE TARİHİN YARINLARDA HAYIRLA YAD ETTİĞİ BİR DÖNEMİN MİMARLARI OLURLAR.