YARSAV değişir mi?
YARSAV’ın başkan değiştirmesi bazı çevrelerde sevinçle karşılandı. Eminağaoğlu gidince YARSAV’ın daha makul, daha tarafsız bir çizgiye geleceği düşünüldü. Böyle düşünmek Sol örgütlerin ruhunu okuyamamaktır.
Her derneğin, her tüzel kişiliğin kuruluş amaçları vardır. Başkan kim olursa olsun dernek o amaçların tahakkuku için mücadele eder.Örgütler başkanlara göre mecra değiştirmezler, başkan ve yönetim kurulları sadece örgütlere yeni bir üslup getirir.
Eminağaoğlu duruşu, konuşma biçimi hatta fizyonomisiyle iyi bir resim vermiyordu.Ne anlatırsa anlatsın onu dinlemek büyük bir sabır gerektiriyordu.İmajı yıpranmıştı.YARSAV üyeleri bunu gördüler. Daha etkili, daha sempatik bir başkan seçerek Eminağaoğlu’nun kişiliğinden kaynaklanan pürüzleri gidermeye çalıştılar.
Onun için YARSAV’da hiçbir şey değişmeyecektir. Bugüne kadar bir meslek kuruluşundan çok, bir siyasi oluşum gibi davranan örgütün aynı çizgiyi daha titiz ve rafine bir üslupla sürdüreceğini söyleyebiliriz. Yeni başkan E.Ülker Tarhan’ın ilk açıklamaları da bunu doğrulamıştır.
YARSAV, kağıt üstünde hakim ve savcıların hukukunu korumak için kurulmuş bir örgüt gibi gözüküyor. Bugün Türkiye’de 11 bin civarında hakim ve savcı görev yapıyor. Bunların yalnızca % 10’u YARSAV üyesi.. Geriye kalan hakim ve savcılar YARSAV’ın politik duruşu yüzünden u örgüte mesafeli duruyor. Üye profiline baktığınız zaman neredeyse tamamının Sol-Kemalist-Ulusalcı, hatta belli bir mezhepten olan Hakim,Savcılardan oluştuğu görülüyor.Onun için YARSAV’a bir meslek örgütü demek çok zor. Sol’un her kuruma sızma, her yerde örgütlenme alışkanlığı burada da kendini göstermiş.YARSAV çıkardığı gürültü ile cüssesinden çok büyük bir camianın sözcüsü haline getirilmiş.
Son yıllara kadar Hakimler Savcılar arasında ünvanlı görevlere gelme, yüksek mahkemelere seçilmenin yolunun YARSAV’dan geçtiği propaganda edilirdi.Bir yerlere gelmek isteyen hakimlerin Savcıların YARSAV’a üye olması teşvik edilirdi. AKP iktidarı ile bu inanç kısmen kırıldı.YARSAV üyelerine siyasallaşmış Hukukçu gözüyle bakılmaya başlandı. Ancak hala Yargı’da en önemli görevlerde bulunan hakimlerin-Savcıların çoğu YARSAV üyesi. Mesela Danıştay ile Yargıtay’daki üye sayısının oranı, diğer hukukçular arasındaki orandan çok daha yüksek. Yüksek Yargıya doğru gidildikçe YARSAV’ın üye sayısı artıyor.
Yargı, siyasetin hiç girmemesi gereken alanların başında geliyor. Her görüşteki insanın Yargı’ya güvenmesinin yolu da bu inancın verilmesinden geçer.Yargıcın hukuka yaslanmak yerine politik amaçlarla hareket etmesi,Yargıyı bir zulüm aracı haline getirir.Böyle bir Yargı erki adalete değil, karar veren Yargıçların politik görüşlerine hizmet eder.
YARSAV bir meslek kuruluşu olma hüviyetini kaybetmiş, politik bir kurum haline gelmiştir. Üyeleri en azından politik görüşlerini ihsas etmiş sayılırlar.Mesela başörtüsü meselesinin Eminağaoğlu, Osman Kaçmaz veya Osman Paksüt’ün önüne geldiğinde herkes önceden bu Yargıçların ne karar vereceğini bilir.Çünkü, bu kişilerin politik duruşları hukuk adamlıklarının önüne geçmiştir.İhsas-ı rey bütün hukuk sistemlerinde reddi hakim sebebidir.Politika ile ilgili veya muhatabı siyaset veya siyasetçi olan davalarda YARSAV üyeleri de bir tarafı temsil ettiklerinden verecekleri her karar tartışmalı olacaktır.Yargı’nın tarafsızlığının gölgelenmemesi için bu tür siyalaşmış derneklerin Yargı erkinden uzak tutulması gerekiyor.Başkanlar, yönetimler değişir,bu tür örgütlerin siyaseti değişmez.Eminağaoğlu gitti diye YARSAV’ın bir meslek kuruluşu haline geleceğini sanmak ahmaklıktır.YARSAV niçin kurulmuşsa, o şekilde devam edecektir.