Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yemen’de yine çatışma

Yemen’de yine çatışma

Yemen’in kuzeybatısındaki Sa’de bölgesinde Husi hareketiyle devletin silahlı güçleri arasında çatışmaların ilk başladığı dönemlerde Türkiye’de tahmin ediyoruz bu hareketin adı dahi duyulmamıştı. Ben şahsen o zaman bu konuyu Türkiye gündemine taşımıştım. 2005’te vuku bulan çatışmaların ardından da olayların gelişme süreciyle ilgili arka arkaya iki yazı yazmıştım. “Yemen’de Çatışmalar” ve “Yemen’deki Çatışmalara Bakış” başlıklarını taşıyan bu iki yazımız hâlen Web sitemizde (www.vahdet.com.tr) mevcuttur. Söz konusu iki yazıda Husi hareketi ve bu hareketle devlet arasındaki ihtilafın silahlı çatışmaya dönüşmesinin gelişme süreci hakkında özet bilgiler mevcuttur. Aynı bilgileri burada tekrar etmeye gerek görmüyorum. Çünkü bugünkü yazımızda son durum ve akan kanın durdurulması konusu üzerinde durmanın öncelik arz ettiğini düşünüyorum.
Öncelikle hadisenin mezhebi boyutuna kısaca temas etmek istiyorum. Ben, Yemen’i birçok kez ziyaret ettim. Zeydiler bu ülkenin sadece Sa’de bölgesinde bulunmuyor. Ülkenin bütün topraklarına yayılmış durumdalar. Başkent Sana’nın birçok semtinde Zeydi camisi mevcuttur ve Sünnilerle Zeydiler tamamen iç içe yaşıyor, kaynaşmış durumdalar. Aralarında herhangi bir kavga, çatışma ve hatta sürtüşme söz konusu değil. Siyasi partilerde ve hatta bazı dinî cemaatlerde bile Sünnilerle Zeydiler birlikte çalışıyor. Çatışma batı Yemen’in kuzeyinde Suudi Arabistan sınırında ve bu ülkenin içine doğru uzanan, Kızıl Deniz sahillerine de yakın olan Sa’de bölgesinde Husi hareketi mensuplarıyla devletin silahlı güçleri arasında sürüyor. Çatışmalar önce Yemen güçleriyle bu hareketin mensupları arasındaydı. Son günlerde bazı gerilla güçlerinin Suud topraklarına girmesi sebebiyle Suudi Arabistan askeri birlikleri de saldırılar başlattı. Çatışmalarda devlet güçlerinin hava saldırılarına başvurması ve sivil hedefleri vurması bölgedeki sivil savunmasız halkın da ciddi şekilde zarar görmesine, olaylarla ilgileri olmayan insanların hayatlarını kaybetmelerine sebep oluyor. Ayrıca hem Sa’de bölgesinde hem de olaylardan etkilenen Suudi Arabistan topraklarında birçok sivil yerleşim alanı boşaltıldı, insanlar evlerini terk edip başka yerlere taşınmak zorunda kaldı. Bu göç yüzünden yaşanan sıkıntılar ve kriz UNICEF raporlarında da dile getirildi.
“Mü’min Gençlik” ismiyle harekete geçen Husi hareketinin köklerinin oluşması 1980’li yıllara kadar uzanır. Fakat 2004 Mayıs’ında devletin güvenlik güçlerinin hareketin bazı mensuplarını tutuklaması üzerine oluşan gerginlik ve ardından patlak veren şiddet olaylarına kadar böyle bir hareketin varlığından dolayı ciddi bir sorun yaşanmaz. Çıkan ilk çatışmalarda hareketin kurucu lideri Hüseyin Bedruddin el-Husi’nin öldürülmesinden sonra Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih, Husilerle savaşın artık ebediyen son bulduğunu ilan eder. Ancak hareket daha sonra yeniden toparlanır ve çatışmalar tekrar patlak verir. Son çatışmalar da bu örgütle devlet güçleri arasındaki altıncı savaş olarak bilinmektedir. Yemen yönetimi ve Suudi Arabistan, Husileri İran’dan silah ve para yardımı almakla itham etmekte ve İran’ın bölgedeki nüfuz savaşının bir uzantısı olarak görmektedir.
Bütün bu bilgilerden anlaşıldığı üzere çatışmalar mezhebi olmaktan ziyade siyasi ve ideolojik boyutludur. Savaşın mahiyeti ne olursa olsun ve arka planında kimler olursa olsun savunmasız insanlar haksız bir şekilde mağdur edilmekte, çocuklar öldürülmekte, aileler perişan olmakta, sivil halk olaylardan zarar görmektedir.
İslâm âlemi bu tür çatışmalardan dolayı pek çok sıkıntı yaşadı. Bu tür savaşların taraflarının kimler olduğundan ziyade doğurduğu sonuçlar göz önünde bulundurulmalıdır. Lübnan’da 1975-88 arasında 13 yıl süren iç savaş bütün bir ülkenin perişan olmasına yol açtı. Çözüm de herhangi bir tarafın silahlarının galip olmasında değil barışa ve uzlaşmaya dönülmesinde bulunabilmiştir. Yemen’de de çözümün namlunun ucunda aranması Sa’de ve çevresinin sürekli kan kokmasına yol açabilir.
Bu sebeple Yemen’de çözüme doğru bir ilerleme kaydedilmesi için öncelikli olarak ümmetin ileri gelenlerinin silahların acilen susturulması, kan akışının durdurulması için harekete geçmesi gerekir. Hemen ardından hızla yapılması gereken silahlı örgütlenmenin sivil, siyasal örgütlenmeye dönüştürülmesi; özgür örgütlenme ve faaliyet imkânlarının hukuk çerçevesinde sağlanması, buna engel çıkarılmayacağının garanti edilmesidir. Kalıcı bir çözüm bulunabilmesinin en önemli şartlarından biri de çözümün Yemen’in kendi sınırları içinde ve barış temelli toplumsal kaynaşmasında aranmasıdır. Birtakım dış unsurların askerî güçlerini veya siyasal etkileme imkânlarını kullanarak Yemen’in Sa’de bölgesini kendilerinin nüfuz savaşı alanı haline getirmelerine de fırsat verilmemelidir. Söz konusu dış güçlerin böyle bir nüfuz savaşında kullanacakları kılıflar onların haklılıklarına gerekçe teşkil etmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi