Terör örgütünün gerçek kurbanı; Doğu
PKK yine çocukları sokağa sürerek –gerginlik-siyasetine döndü. Bir çok ilde yaşları 14-15 yaşında olan çocuklar araçları, karakolları taşlayarak güya Öcalan’ın cezaevi şartlarını protesto ediyor.
Adalet bakanı Öcalan’ın cezaevi şartlarında bir değişme olmadığını yeni koğuşunun öncekinden sadece 5 cm küçük olduğunu söyledi. Buna rağmen kışkırtmalar devam ediyor. Apo’nun hücresinden memnun olmadığını ilk ;Ahmet Türk söylemişti. Ona da kimin söylediği belli; Apo’nun avukatları. Adamlar bir örgüt militanı gibi çalışmaya, örgüt ile başı arasında irtibatı sağlamaya devam ediyorlar. Türkiye ise bu orta oyununu seyretmekle yetiniyor.
Apo gerçek bir tecride alınmış olsaydı bu kadar rahat dışarı ile temas kuramazdı. Demek ki ortada tecrit mecrit yok. Birileri ortamı germek için böyle mesnetsiz bir gerekçe ile karışıklık çıkarmaya çalışıyor.
Aslında PKK nın bugün geldiği nokta etraflı bir analizi hak ediyor. Güya kimlik mücadelesi için ortaya çıkan bir örgütün elinde kala, kala bir Apo’nun cezaevi şartları kaldı. Yani tüm mücadele bir kişinin kişisel hırs ve imkanlarının genişletilmesinde toplanıyor. Utanmasalar Apo’ya her hafta örgütten bir kadın gönderelim deyip bunu da Kürt meselesi diye millete yutturacaklar.
Mevcut durumdan Güneydoğu’nun mutedil insanları da çok rahatsız. Zaman, zaman bölge insanıyla konuşma imkanı buluyorum. Geçen gün Ş.Urfa’nın ilçelerinin birinde oturan bir vatandaşımız anlattı: ”Eskiden kimse karımızın adını ağzına alamazdı. Şimdi biz işteyken biri kapıyı vurup, Heval hadi eyleme diyor, eve gelince karıyı evde bulamıyoruz. Ne aile, ne evlilik, ne namus kaldı. Örgüt her şeyimizi alıp götürdü. Karıma gitme diyemiyorum,3 gün sonra biri tepeme dikiliyor” dedi. Güneydoğu bugün evine, çocuğuna, eşine sahip olamaz hale gelmiştir. Bundan bizar olan onlarca insan tanıdım. Kimse korkudan sesini çıkaramıyor, herkes bir gücün kendilerini örgütün elinden kurtarmasını bekliyor.
Güneydoğu bir zamanlar en önemli ahlak adamlarını yetiştiren bölgelerin başında geliyordu. Nurşin evliyaları, Hizan şeyhleri, Tillo Arif’leri dediniz mi akan sular dururdu. PKK onların ektiği tohumları bir, bir söktü, dinsizliği, ahlaksızlığı, terbiyesizliği ahlak haline getirdi. İnsanları karısına, çocuğuna karım, çocuğum diyemeyeceği noktalara getirdi. Marksist örgüt kültürünü Güneydoğu’nun kültürü haline getirmek için aileyi paramparça etti. Çok değil 20 yıl öncesine kadar burnunun ucu göründü diye edep duygusuyla acı duyan kadınların yerini erkeklerle beraber zılgıt çeken, oyun oynayan, kol kola halay çeken, eşinden çok örgütün dediğini yapan kadınlar aldı. Güneydoğu bir gün örgütün hegemonyasından kurtulur ama örgütün verdiği tahribatı onarabilir mi bilemiyorum. Batı’da ki insan askere giden çocuklarını kaybediyor. Örgüt en fazla onların çocuklarını alıyor. Nihayetinde şehitlik mertebelerin en yücesi olduğu için bugün kayıp görünenler yarın mahşer günü aileler için mükafatların en büyüğü olacaktır. Bu telafi edilebilir, daha doğrusu hazmedilebilir bir kayıptır. Doğu ise ruhunu kaybetti, örgüt doğu’nun ruhunu aldı, inançlarını çaldı bunun telafisi zordur. Biz aslında her şehit cenazesiyle Doğu’ya da ağlamalı, Doğu’nun makus talihini yenmesi için dua etmeli, gayret göstermeliyiz.