Nerede Kur'an Ahlakı?

Nerede Kur'an Ahlakı?

Hikmet kaynağı Kur’an biz Müslümanlar için aynı zamanda ahlakın da kaynağıdır.
Hz. Ayşe’ye Peygamberimizin ahlakı konusunda sorulan bir soruya verdiği cevap herkesin malumudur: “O’nun ahlakı kur’an’dır. Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz?”
Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz?
Yoksa okuduğunuz Kur’an’ı anlamıyor musunuz?
Anladığınız Kur’an’ı dinlemiyor musunuz?
İşittik ve itaat ettik diyenlerden misiniz; yoksa işittik ve isyan ettik diyenlerden mi?
Yüce Rabbimiz, Tîn Sûresi’nin 4. ayetinde, insanı “ahseni takvîm” yani “en güzel ahlaki özelliklerle donatılmış olarak” yarattığını söylüyor.
Aslında “ahlak” kelimesi “yaratılış anlamına gelen “halk” kelimesinden geliyor. Kalem Sûresinin 4. ayetinde peygamberimize hitaben: “ve inneke lealâ hulikın azîm.” İfadesinde geçen “hulik” kelimesine “ahlak” anlamını veriyoruz. “ahlak” “hulik” kelimesinin çoğuludur. “hulik” huy anlamına gelir. Ahlak ise “huylar” demek oluyor.
Kelimenin kök harfi “halaga” yarattı anlamına da gelmekle birlikte eskimek, ölçmek, yumuşatmak, düzeltmek manalarını da ihtiva eder.
öyleyse “ahlak” dediğimizde neyi kastetmiş oluyoruz?
Yaratılışta yüce rabbimizin bizim özümüze yerleştirmiş olduğu en temel ve insani değerlere uygun davranışları kişilik haline getirmiş olmayı kastediyoruz.
Rum Sûresi 30. ayette şöyle buyruluyor:
“Hanif olarak yönünü dine çevir. Allah insanları yarattığında onun üzerinde yaratmıştır. Allah'ın yaratmasında bir değişiklik olamaz. İşte dosdoğru din! Fakat, insanların çoğu bilmezler.“
Din ve fıtrat yani yaratılış kodlamasında genetik değerlerin insanı hayvanlardan ayıran noktasında belirleyici unsur “ahlaki” özelliklerdir. Bunlar en temel insani değerlerdir. Ancak Tin suresinin 5. ayetinde açıklandığı gibi “sonra onu aşağıların aşağısına düşürdük.” İfadesi, ahlakın zaafiyetine ve insani değerlerin kaybına işaret etmektedir. A’raf Suresinde 179. ayette bu düşüşün sebebi açıklanır:
“… çünkü onların kalpleri vardır. Onunla anlayış göstermezler. Gözleri vardır, onunla görmezler, kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan da aşağıdırlar. İşte onlar gafillerdir.“
Burada ahlakın kalbi boyutu, duyarlılık ve anlayış, kavrayış bir başka söyleyişle doğru ölçümleyebilme ve yerinde davranış sergileme, temel insani davranış kodları bozulduğu için gerçekleşememektedir. “Onların kalpleri var.“ Ifadesi, yaratılışta onlara ihsan edilen en temel insani değerdir; ama insan süreç içerisinde bu değerden soyutlanabilmekte ve özündeki güzelliklerden ve doğru davranış kodlarından bağımsızlaşabilmektedir.
O zaman gördüğü ve algıladığı her şey farklı anlamlar yüklenerek gerçek değerlerin dışında yorumlanmaktadır.
Nahl Sûresi’nin 90-100. ayetleri bize Kur’an ahlakının vazgeçilmez değerlerini öğretmektedir. Her müslümanın bu ayetleri çok iyi okuyup anlaması ve hayatını bu ayetler ışığında yeniden gözden geçirmesi, ihmal edilmemesi gereken bir husustur.
önce ayetleri okuyalım ve sonra konuyu bağlamaya çalışalım:
« 90. Allah, adaleti, iyiliği ve yakınlara vermeyi emreder. Ahlaksızlığı, kötülüğü ve taşkınlığı yasaklar. Düşünesiniz diye size öğüt verir.
91. Sözleştiğiniz zaman, Allah'a verdiğiniz sözü yerine getirin. Allah'ı kendinize kefil tutarak Sağlama bağladıktan sonra yeminlerinizi bozmayın. Allah, sizin ne yaptığınızı elbette bilir.
92. İpliğini iyice eğirip sağlamlaştırdıktan sonra bozan kadın gibi olmayın. Bir toplum, diğer bir toplumdan daha çok diye yeminlerinizi bozuyorsunuz. Ancak, Allah sizi onunla imtihan ediyor, kıyamet günü hakkında ihtilaf ettiğiniz şeyi açıklayacaktır.
93. Eğer Allah dileseydi, sizi elbette tek bir ümmet yapardı. Fakat o dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğine de doğru yolu gösterir. Yaptıklarınızdan elbette hesaba çekileceksiniz.
94. Birbirinizi aldatmak için yemin etmeyin. Eğer böyle yaparsanız, ayak sağlamca yere bastıktan sonra kaymış olur. Allah yolundan saptığınız için azabı tadarsınız. Ve size büyük bir azap dokunur.
95. Allah'a verdiğiniz sözü az bir bedele satmayın! Eğer, bilirseniz gerçekten Allah'ın yanındakiler sizin için daha hayırlıdır.
96. Sizin yanınızda olanlar tükenir, fakat Allah'ın yanındakiler tükenmez. Sabırlı olanları ödüllendireceğiz. Onların mükafatını yaptıklarının en iyisiyle öderiz.
97. Erkek ve kadınlardan her kim mü’min olarak doğru olanı yaparsa, ona güzel bir hayat yaşatırız, ve onları yaptıklarının en iyisi ile ödüllendiririz.
98. Kur'an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.
99. Şüphesiz ki, onun iman edenler ve Rabbine güvenenler üzerinde hiçbir gücü yoktur.
100. Onun nüfuzu, sadece kendisini veli edinenler ve (Allah'a) şirk koşanlar üzerindedir. »
Bence bu ayetleri tekrar tekrar okuyup, üzerinde durmalı ve kendimizi Kur’an ahlakı konusunda bu ayetlerle test etmeliyiz. En yakınlarımızla bu ayetleri paylaşmalı ve birlikte bu ayetlere uygun davranışlarımızı düzeltmeye söz vermeliyiz. Bizi sevenlerden bu ayetlerle bizi uyarmalarını ve hatalarımızı haber vermelerini tembihlemeliyiz.
Bu ayetler bize ahlak’ın en temel değerinin « adalet » olduğunu hatırlatıyor. Adaleti elden bıraktığımız yerde zulüm başlar. Bu zulüm eylemi başkalarına karşı olabildiği gibi kendi kendimize de olabilir. İyilik istemi, adaleti sürekli ve devam ettirilebilir bir noktada tutar. Iyi niyet, iyi ameli doğurur. Yakınlara vermek ise duyarlılığın başlangıç noktasıdır. Yakınlarını görmeyen uzakları nasıl görebilir ki ?
Gerçek iyilik en kolay olanı yapmaya başlamakla ortaya çıkar. Yakınınızda yardıma muhtaç varken, siz ulaşamayacağınız uzaklardaki muhtaçlara acıma duygusunu yaşayarak sanal iyilik eylemine yada eylemsizlik tuzağına düşmemelisiniz. Yol bulamama mazeretine sığınarak iyilikten kendinizi fiili olarak alıkoymamalısınız.
Fahşa, yüz kızartıcı söz ve iştir. Fuhş kelimesi ile aynı kökten gelir, ahlaksızlıktır. Münker kötülüktür, kimsenin insani bulmadığı ve kabullenemeyeceği sevimsiz işlerdir. Bağy ise taşkınlıktır. ölçü ve sınır tanımamaktır, azmaktır, fuhuş yapmak, kabalaşmak ve başkalarını çekememektir. Bir Müslüman fahşâdan, münkerden ve bağyden kendisini koruyorsa Kur’an ahlakına sahip demektir.
Sözleştiğiniz zaman sözünüzde durmanız, yeminlerinizi tutmanız, birbirinizi aldatmak için yemin etmemeniz, Allah’a karşı sorumluluğunuzu aklınızdan çıkarmamanız, her işte doğru olanı yapmayı ilke edinmeniz, Kur’an’a tabi olup, şeytandan Allah’a sığınmanız, tam olarak Allah’a bağlanmanız (tevekkül) Kur’an ahlakınızın göstergesidir.
Ne kadar muhtacız özümüze dönemeye,
Ne kadar muhtacız « ahseni takvime » ermeye...
Ne mutlu Kur’an’ı hayatının merkezine koyanlara,
Ne mutlu Kur’an ahlakıyla ahlâklananlara...


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi