Ahmet Varol

Ahmet Varol

Türkiye’nin Atakları

Türkiye’nin Atakları

2009, Türkiye için gerçekten hareketli ve aynı zamanda sancılı, sıkıntılı bir yıl oldu. Türkiye’de önemli bir yerel seçim de gerçekleştirildi. Bu seçimlerin sonuçları İslâm âleminde de ilgiyle izlendi ve muhtelif açılardan ele alınıp yorumlandı. Ama biz bu yazımızda Türkiye’deki dâhili olaylar üzerinde değil dış ilişkiler konusunda 2009’da gerçekleştirilen ataklar ve girişimler üzerinde duracağız.
Türkiye bu dönemde Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun geliştirdiği “komşularla sıfır problem” prensibine dayalı birtakım ataklar gerçekleştirdi ve bu doğrultuda önemli bağlantılar kuruldu.
En başta Suriye’yle ilişkilerin ve karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesinde önemli adımlar atıldı. Karşılıklı olarak vizenin kaldırılması hem Suriye hem Türkiye vatandaşları açısından oldukça sevindiriciydi. Çünkü son yıllarda karşılıklı olarak ziyaretlerde ve iş ilişkilerinde ciddi artışlar oldu. Vizenin kaldırılması bu konudaki prosedürün kolaylaştırılması açısından büyük fayda sağlamıştır. Tabii yardımlaşma ve işbirliği sadece vizelerin kaldırılmasından ibaret değildi. Ayrıca ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi, özellikle Türkiye’deki firmaların Suriye’de yatırım yapabilmesi için sağlanan kolaylıklar, karşılıklı ticaretin artırılması ve bunun dışında daha birçok ittifak sayesinde işbirliği güçlendirildi. Yeni irtibatlarla ve anlaşmalarla bu işbirliği daha da artmaktadır. İşbirliğinin pratiğe taşınmasında ticari kuruluşların, yatırımcıların ve turizm firmalarının büyük rolü olacaktır.
Türkiye’nin komşularla problemleri giderip ilişkileri güçlendirme amaçlı önemli bir atağı da Ermenistan’la diplomatik ilişkileri başlatma girişimleridir. Ermenistan’ın Karabağ işgalinin devam etmesi bu konuda ciddi bir engel oluşturuyor. Fakat bu engelin aşılması ve Ermenistan’ın bu işgale son vermesinin sağlanması da problemlerin ortadan kaldırılması için gerçekleştirilecek girişimlerle mümkün olacaktır. Bu sorunun hakkın sahibine iade edilmesi suretiyle çözüme kavuşturulması da karşılıklı diplomatik ilişkilerin başlatılmasını hızlandıracaktır.
Türkiye, henüz savaşın karanlığından tam çıkamamış ve zaman zaman göz korkutucu bombalama eylemlerine sahne olan Irak’la da ilişkilerini güçlendirmek ve işbirliğini artırmak için önemli bir atak gerçekleştirdi. Başbakan Recep Tayyib Erdoğan kalabalık bir ekiple birlikte gerçekleştirdiği Irak ziyareti esnasında farklı konularda 48 ayrı anlaşma imzaladı.
Türkiye’nin önemli çıkartma yaptığı İslâm ülkelerinden biri de Afrika Birliği içinde etkin konuma sahip olan Libya’ydı. Libya aynı zamanda ambargo sonrasında yeniden yapılanma ve altyapıyı geliştirme ihtiyacı içinde olması sebebiyle yatırıma açık bir ülkedir. Dolayısıyla Türkiye’nin bu ülkeyle ilişkilerini güçlendirmesi ve ekonomik işbirliği anlaşmaları imzalaması Türkiyeli yatırımcılar açısından verimli bir alana girilmesi demektir. Libya, Afrika Birliği’ndeki konumu ve bu kıtada bazı ülkelerle ilişkileri sebebiyle bir köprü vazifesi görebilecek durumdadır.
Türkiye’nin komşularla ilişkileri güçlendirme konusunda İran’la işbirliğini ve yardımlaşmayı geliştirme amaçlı atakları da oldu.
Türkiye 2009 yılı içinde aynı zamanda İslâm dünyasında işbirliğinin artırılması ve ilişkilerin güçlendirilmesi amacıyla düzenlenen bazı önemli toplantılara da ev sahipliği yaptı. Bunların başında İSEDAK (İslâm Dünyası Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi) toplantısını zikredebiliriz. İKÖ’ye bağlı İSEDAK’ın İstanbul toplantısının amacı İslâm ülkeleri arasında ekonomik ilişkilerin hacmini ve işbirliğinin kapasitesini artırmaktı.
ABD’nin yeni dünya düzeni teorisinin çökmesinden sonra bölgesel güçler teorisinin gündeme geldiği bu dönemde Türkiye’nin bölge ülkelerine ve genelde İslâm dünyasına yönelik atakları, işbirliğini güçlendirme çabaları İslâm âleminde önemli bir ittifaka öncülük edebileceği yorumlarının yapılmasına da vesile oldu.
Siyonist işgal devletinin Gazze saldırısına tepkiyle başlayan ve özellikle Erdoğan’ın Davos’ta Şimon Peres’e sert tepkisiyle bayağı gündem oluşturan Türkiye – İsrail gerginliği muhtelif ihtilaflarla devam etti. Bu ihtilaf ve işgal devletiyle ilişkilerdeki gerginlik İslâm dünyasında Türkiye lehine bir hava oluşmasına vesile oldu.
Siyonist işgal devletiyle ilişkilerde gerginlik yaşanmasından rahatsız olan bazı yorumcular bunu bir eksen kayması olarak nitelendirdiler. Onlara göre Türkiye’nin Siyonist işgalin yörüngesinde kalması ve sürekli onun çıkarlarına hizmet etmesi gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi