Dizide doku uyuşmazlığı
Bizde birçok yayın gibi birçok dizi de yerli değil. Bir Türk şehrinden yayın yapmak başka, yerli olmak başka. Adına yerli dizi demekle yerli olunmuyor. Ülkemizde ekranıyla, sayfasıyla, yapımcısıyla, yöneticiyle ülke değerleri ve ülke insanı arasında doku uyuşmazlığı var. Dünyanın hiçbir yerinde evlere giren gazete böylesine çırılçıplak fotoğraf basmaz. Dünyanın hiçbir çatı altında bir televizyon, ailenin bir arada olup sohbet ettikleri, televizyon seyrettikleri saatte en hayasızından yatak sahneleriyle odaları kirletmez.
Bazı internet siteleri filan dizinin sevişme sahneleri, falan dizinin sevişme sahneleri anonslarıyla ziyaretçi toplama peşinde.
Gazetelerle, dergilerle bu milletin ruhunu çürütemediler.
Şimdi bunu ekranla yapmaya çalışanlar var.
Türk milleti şöhret, servet ve şehvet şeytan üçgeninde.
Bir Yahudi bakanın sandalye alçaltması ne ki. Kendini tarif etmiş. Kararlılıkla üzerlerine gidersin mecbur kalıp özür dilerler. Nitekim öyle oldu. O tehlike değil. Tehlike onlara taşeronluk yapan bu sinsi zihniyettir. Şimdi denecektir ki seyirci istiyor biz yapıyoruz. Malum gazete tezgâhtarları da zaten öyle diyordu. Tabii siz fazladan olarak bir de elinde kumanda var değiştirsin diyorsunuz. Sanki her seyirci evliyayı kiramdan. Sen insanı hassas olduğu noktadan vur, sonra da insan hilkatine en aykırı cevapları ver. Uyuşturucu satıcısı gibisiniz. Önce tattırıp sonra müptela yapıyorsunuz. Bir çürüme böyle gerçekleşiyor. Fakat nasıl bir bünyedir ki içerden ve dışardan bin türlü maddi, gayrı maddi yıkım faaliyetlerine rağmen bu millet hayatta, ayakta?
Bizde bir takım işsiz taifesi kendilerini önemli adam sınıfına dahil ettirmek, laik, çağdaş, uygar, ilerici ve daha bilmem neci görünmek için her sene belli zamanlarda sansürün kaldırılması yıl dönümlerini kutlarlar. Eğer birileri aileye sızarak çoluk çocuğunun ahlakına, ruh sağlığına, namusuna en tehlikeli teröristten daha tehlikeli şekilde tasallut ediyor da alınan bir tedbir onu engelliyorsa yapılanın adı sansür değil savunmadır. Hayır efendim sansürdür deniyorsa o zaman da yaşasın sansür demekte hiçbir beis yok.
Nitekim araştırma verileri de millet, hakkının savunulmasını ve ailesinin korunmasını istediğini isbatlamakta. İpsos KMG araştırma şirketi bir anket yaptırmış. Anket çalışmasının yönetimi Bilgi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Halil Nalçaoğlu’da. 34 ilde 16 bin örnek üzerinde çalışılmış. Konulardan biri şu malum kof kız, kof oğlan dizileri.
Biraz dün, azıcık bugün, bol hile, çok entrika.
Fütursuz içgüdü teşhiri.
16 bin kişinin yüzde 70’i değerlerimize zarar veren yayınlara sansür getirilmesini istemiş.
Anket mevzii/lokal referandumdur. Demokrasi halk iradesi ise halk, oturma odasının birileri tarafından kirletilmesinin önüne geçilmesini istemekte.
Halk istiyor, kim dinliyor?
Halk istiyor, kim ne yapıyor?
Halk mı elit mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.