Özgürlük, adalet, refah herkes için!..
Boksörün birisi rakibinden fena halde dayak yemektedir. Ama her raunttan sonra çalıştırıcısı, çok iyi gittiğini, rakibini perişan ettiğini, biraz daha gayret ederse onu indirmesinin an meselesi olduğunu, söylemektedir.
Maçın ortalarına doğru, köşesine dönen boksörümüz, yine benzer sözleri duyunca dayanamaz ve sorar: "Rakibime üstün olduğumu, onu fena halde dövdüğümü söyleyip duruyorsun. İyi de birader, o zaman beni kim dövüyor?"
Türkiye'de yaşamakta olan bizlerin durumu da aynen böyle...
Her şeyin yolunda, ekonominin de istikrar içinde olduğu söylenip duruyor. Ancak işsizlerin sayısı gün geçtikçe artıyor... Kapanan işyerlerine her gün yenileri ekleniyor... Sabit ve dargelirlilerin milli gelirden aldıkları pay gün geçtikçe düşüyor... Tarım ve hayvancılık alanındaki gerileme durdurulamıyor... Sürekli borçlanıyor ve sürekli olarak faiz ödüyoruz. Bankaların yarısından fazlası, borsanın da nerdeyse tamamı yabancıların kontrolünde. Kırmızı mumlu davetiye ile çağrılan yabancı yatırımcıların üretime katkıları ise devede kulak bile değil...
Yani birileri bize iyi gittiğimizi söylemeyi sürdürüyor olsa da, halimize baktığımızda, aslında fena halde sopa yemekte olduğumuzu anlıyoruz. Dayak yemekten kurtulmanın yolu, işlerin sahiden iyi olmasından geçiyor. İşlerin sahiden iyi olmasının yolu ise, üretimden, istihdamdan, gelir dağılımında adaletin sağlanmasından...
Önceki gün İstanbul'da Farklı Çözüm: Ekonomi başlıklı bir konferans veren Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumun geniş bir bilançosunu gözler önüne serdi.
Ekonomi ile ilgili anlatılanların çoğunun masal olup; gerçeğin aslında bambaşka olduğunu, devlet kaynaklarından alınma rakamlarla ortaya koyan Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, süratle tedbir alınmaması durumunda çok daha vahim sonuçlarla karşılaşılabileceğinin de altını çizdi.
"Vergi alınması gerekenlerden, vergi yerine borç alıp faiz ödendiği" tesbiti, konferansta dile getirilen en çarpıcı tesbitlerden birisi idi herhalde.
Ülkenin bu şekilde yoluna devam edemeyeceğini, eğer bu şekilde yürünmekte ısrar edilirse çöküşün kaçınılmaz olacağını vurgulayan Prof. Kurtulmuş, konuşmasında ekonominin tekrar rayına oturabilmesi için Saadet Partisi tarafından hazırlanan projelere geniş yer verdi.
Ülke kaynaklarının çoğunluğunun değişik yollarla rantiyeye aktarıldığını ve bu arada vatandaşların da gittikçe yoksullaştığına dikkat çeken Prof. Kurtulmuş, kölelik ücreti haline gelen asgari ücretin artırılması ve vergi dışı bırakılması, emekli maaşlarının en azının asgari ücret kadar olması, ihtiyaç sahibi hanelere de yine en az o kadar vatandaşlık maaşı bağlanması, köylerine dönecek insanlara koyun verilmesi, ülke genelinde yapılacak ağaçlandırma çalışmaları ile yüz bin insana iş temin edilmesi ve benzeri bir dizi proje ile ilgili açıklamalar yaptı.
"Türkiye'de vatandaşı yoksullaştıran ve açlığa mahkum eden IMF destekli ekonomi modelini yırtıp çöpe atacaklarını" söyleyen Prof. Kurtulmuş, ülkemizde yaşayan insanların tamamının refahını amaçlayan ekonomik tedbirleri açıklamakla yetinmeyip, bunların kaynaklarının nereden ve nasıl bulunacağının da izahını yaptı. Önceki Gün İstanbul Cevahir Otel'de gerçekleşen ve "Herkes için özgürlük, herkes için adalet ve herkes için refah" tezini temel alan konferans, ekonomik açıdan köşeye sıkıştırılmış ülkemiz için bir kurtuluş manifestosu gibiydi adeta.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.