Allah için dost olmalı

Allah için dost olmalı

Toplumla beraber yaşıyoruz. İçinde doğruların olduğu gibi eğrilik üzerine kurulmuş bir toplum. Düzen olarak Allah’ın emirlerine aykırı şeytâni oyunların oynandığı bir düzen.
Bu oyunun içinde Müslüman kalacak, Müslümanca bir hayatı tercih edeceksin. Bu mümkün mü?
Sabah adımını dışarı attığında başlayan haramlar, evinin içine giren fâsıkiyetler, evlad-ı iyalin tel tel koptuğu hareketler... Böyle bir toplumda Müslüman hayatının devamlı olması mümkün mü?
Haramla başlayan alışverişler, haksızlıklarla başlayan muameleler, Allah’ın haram kıldığı, faiz, içki, kumar vs. hepsi lanetlenenlerdendir. Böyle bir ortamda Müslümanın Müslümanca yaşaması mümkün mü?
Allah’ın sevdiklerinin yasak olduğu, Allah’ın yasakladığı haramların taban bulduğu bir ortamda Müslüman İslami hayatı arızasız sürdürebilir mi?
Bunun tek çıkış noktası vardır. Allah ve Resulü’nü sevmek, Allah ve Resulü’nün düşman olduklarına düşman olmaktır. Allah’ın Resulü (s.a.v.):
“Amellerin (Allah’a) en sevimli olanı Allah için sevmek, Allah için öfkelenmektir.” (Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’s-Sünnet, B.2-3, Hds.4599)
Allah Resulü başka bir hadis-i şeriflerinde:
“İmanın en sağlam kulbu Allah için dostluk ve Allah için düşmanlıktır.” (Ebu Davud – 15/349)
Buyururken imanın en sağlam kulbunu da tarif etmektedir.
Ameller arızalı, hedefler bozuk, niyetler eğri büğrü, istemler Allahsız, insanlar nefsinin peşinde, Müslümanlar namaz, niyaz ve tesbihle uğraşır. Kabuktan öze girme şuurundan uzak böyle bir toplumda İslami hayat ve İslami düşünce mümkün mü?
Tek çare ve tek kurtuluş, Allah’ın dostları ile dost, düşmanları ile düşman olmaktır. Kendini bulunduğun hayattan soyutlamak, Allah’ın emirlerinde kilitlemektir.
Rivayet edilir ki, Cenab-ı Hak, Musa (a.s.)’ya vahyedip “Ey kulum Musa! Benim için hangi ameli yaptın” diye sorar. Hz. Musa da; “Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim” der. Allah:
“Namaz senin için delildir, oruç senin için kalkan, sadaka kıyamet gününde gölge, zekât ise senin için bir nurdur. Bütün bunlar senin içindir. Benim için hangi ameli yaptın” Hz. Musa, Allah’a “Senin için olan ameli bana öğret” diye dua eder. Allah, Hz. Musa’ya:
“Ey Musa! Benim için dostuma hiç dost oldun mu? Benim için düşmanıma hiç düşman oldun mu” buyurur.
Bugün şeytani düzenlerle kim mücadele ediyor? Filistin, Irak, Afganistan, Çeçenistan’da kimler vuruşabiliyor? Kendi öz toprağında terörist olan kimler? Toprağı için şehit olan, dinini korumada hayatını kaybedenler Allah dostları, şehit, şüheda, gazi, mazlum ve mağdurlar... Hepsi Allah dostları, hepsi bizim dostlarımız.
Şunu bilmekte fayda var. İster yaşadığımız topraklarda, ister başka yerlerde Müslüman haksız, Müslüman saldırgan ve Müslüman terörist gösteriliyor. Müslümanlar dipçiklerinin altından kaçan bir firari gibidirler. Onlar ezsin, onlar gasb etsin, onlar hürriyetlerini alsın ama Müslüman sesini çıkarmasın, hakkını aramasın. Yavuz hırsız misali gibidir. Onlar çalacak ama, hırsız siz olacaksınız.
Bugün mağdurlar, mazlumlar, dini hürriyetleri için çarpışan Müslümanlardır. Bizler bu Müslümanları sevmek, saymak, faydalı olmak için elimizden geleni esirgemeyelim. Allah için onlarla dost, Allah düşmanları ile düşman olmak imanımızın gereğidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi