Jüristokrasi
Yargı devletinin evrensel tanımı jüristokrasidir, yargıçlar devleti. Yargıçlar devleti, askerler devleti, üniversite devleti, teknokratlar devleti, bürokratlar devleti, medya devleti. Devlet içinde devletler, en merkezde de mavi sakalın odası gibi derin devlet.
Millet, çenebazların afyonuyla uyutulurken devlet, milletten çalınmış. Millet, onlar için güdülen sınıftır. Onun yönetme hakkı yoktur. 4 yılda bir oy veriyor, beş yılda bir de eve kapatılarak adam sınıfından sayılıyor ya daha ne ister? Millet var, millet var olduğu için ülke var, millet var olduğu için kurumlar var. Fakat millete devlet yok. Devlet, elitlerin, yargıçların, darbecilerin, beyaz Türklerin olabilir. Fakat milletin olamaz.. O, oğlunu askere vermek, o vergilendirilmiş kazanç kutsaldır yazan binalara girip azarlanarak vergisini ödemek zorunda. Onun çocuklarına imam hatipler bile fazla kendi çocuklarına yurt dışında eğitim hazır. Seçkinlerin çocuğu vatandaşı olsun diye Amerika’da doğacak, Doğu Anadolu’da zavallı genç kadın, doğum için kış günü kızaklarla hastaneye taşınacak. Milletin karısı-kızı ise istediği gibi örtünemeyecek.
İsteniyor ki tek parti anlayışı devam etsin. Vatandaş, tahsildara, jandarmaya, baş efendiye, baş kâtibe, yargıca kul köle olsun. O köylü toplum kalacak, hakim sınıfa rüşvet verecek, kuzu kesecek, olmadı tavuk kesecek.
Verilen mücadele seçkinle seçilmişler mücadelesi. Onurlu olanla onursal olanın kavgası.
Darbeler, milletin iradesini hadım etmek için yapıldı. Cuntanın eylemi silahla, jüristokrasinin müdahalesi mevzuatla yapılmakta. 75 milyon hep beraber Ankara’ya taşınıp meclise girerek hükümet edemeyeceğine göre bunu seçtiği vekiller eliyle yapmakta. Bir rivayete nazaran buna da demokrasi deniyor. Bundan dolayı aslıyla söylemek şartsa TBMM’de hakimiyet bila kaydu şart milletindir serlevhası yazılıdır. O dekor malzemesi, darbe dönemlerinde bile orada hep asılı durmuştur.
Köprülerin altından çok sular aktı. Bandrolünde “halk” yazanlar değil halkın çocukları iktidarda. Bu keyfiyet güçlenerek gidecek. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakan, müsteşar hemen hepsinin babası esnaf ve küçük memur.
Halkın çocukları halkın iradesini hükümran kılma mücadelesinde. Çok kaleler aşıldı. Jüristokratlar direniyor. Kaleden aşağıya kızgın zeytinyağları boşaltıyorlar. Jüristokrasinin de her kurumun da sağlıklı şekilde yerine oturması ancak ve yalnız anayasanın değişmesiyle mümkün.
Seçilmişlerin bir numaralı vazifesi devleti seçkinlerin tasallutundan kurtarmaktır.
Hukuk fakültelerinin bu jüristokrasi kavramı üzerine akademik çalışmalar yaptırmaları lazım.
Konudan haberdar olanların da Vikipedi Ansiklopedisini ilmen desteklemeleri.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.