Darbeye Karşı Olabilmek
Her türlü olumsuzluğa rağmen, Türkiye’de güzel şeylerin olduğunu, önümüzdeki günlerde daha da güzel şeylerin olacağını unutmayalım. Çünkü Milletimiz; kendisine yeterli görülen hayat standardının daha iyisini Dünyanın çeşitli ülkelerinde görüyor ve istiyor. Demokrasinin daha iyisini, özgürlüğün lafta kalmayanını, Millet iradesine saygıyı ve insan yerine konmayı bekliyor.
Kendisine toplum mühendislerinin biçtiği elbiseyi giymeyeceğini haykırıyor. Millet meydanlara çıkarak, yöneticilerine de cesaret veriyor ve örnek oluyor. Yeter artık, bundan sonra bu tür emr-i vakilere kapalıyım, başka kapıya diyor. Çocuklarının ve kendilerinin geleceğini yine kendileri çizmek istiyor. Önlerine servis edilenle değil, bünyesine uyan ve sıhhat bulacağına inandığı gıdalarla beslenmek istiyor. Şükürler olsun, bir Millet uyanıyor…
Başörtüsüne özgürlük için her hafta sonu güzel yurdumuzun bazı merkezlerinde bir feryat kulakları patlatırcasına yükseliyor. Bu hukuksuz ve pervasızca tutuma karşı yapılan basın açıklamaları yüzlerle ifade edilir oldu, dinleyen ve anlayan yok. Hisseden ve kulak veren yık. Hele soruna çare olması gerekenler ise hala her hangi bir merhale kat edebilmiş değil. Bazılarının gözleri kör, bazılarının kulakları sağır ve bazıları da en insani vasıf olan hissetme melekeleri bile kaybolmuş. Bu yüzden, % 99 Müslüman olan Türkiye de yüce Allahın emri olan başörtüsüne merhamet dilenir hale gelmişiz.
Tabiî ki bu yasaklar sürekli devam edebilecek yasaklar değildir. Millet inancı uğrunda her fedakârlığı göze almaya muktedirdir. Meselenin siyasi yollardan çözümü beklenmektedir. Bazı Dinozor kafalıların zannettiği gibi “ben yasakladım, oldu” ile bu ve benzeri meselelerin halli mümkün değildir. Aziz Milletimiz, inancına saygısızlık yapanları şiddetle kınamaktadır. Nitekim Abdi İpekçi Parkı'nda bir araya gelen Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu üyeleri her cumartesi bu büyük zulmü haykırmaya devam ediyorlar. Üniversitelerimizin büyük bir bölümünde ve bazı kurumların sosyal tesislerinde de bu anti demokratik ve insanlık dışı saygısızlık devam ediyor. İnsanlara ve inançlara saygısı olmayanlar ise, inatlarında devam ediyor, sıkılmıyor, utamıyor.
Değerli habervaktim.com okuyucuları, bir önceki hafta “darbeler nasıl Önlenir” isimli yazımızda da belirttiğimiz gibi; artık darbe olmaz, devir değişti, Millet uyandı desek de hepimiz çok iyi biliyoruz ki; Cunta zihniyetliler fırsatı eline geçirmeye görsün, Milletin ve Memleketin gözünün yaşına bakmadan Ülkeyi perişan edecek bu menfur olaya kalkışabilirler. Anayasayı ihlal edip, TBMM’nin kapısına kilit vurabilir, Cumhurbaşkanlarını alaşağı edip başbakanları asabilirler. Hatta genelkurmay başkanının bileklerine kelepçe, bedenine tekme vurup sokaklarda dolaştırabilirler. Bunun örneğini yaşadı Ülkemiz. Bu büyük tehlike her zaman vardır.
Bunun tek istisnası, Milletimizin direnç gösterebilme bilincini sergileyeceği gündür. Eve kapanmadan, hep dış kaynaklı olan ve geleceğimize ipotek koymaktan başka işe yaramayan bu çılgınlığa meydanlarda karşı durabilir ve beni ezmeden geçemezsiniz diyebilirsek, ben de size ecdadımıza layık fertler olduğumuzun müjdesini vermiş olurum. Böyle bir aymazlığı, Milletten ve Milletin iradesinden başka bir güç engelleyemez. Türkiye’yi seven herkesin bu bilinçte olması zarurettir. İşte o zaman bahanelerini kendilerinin ürettikleri Darbe, sonları olacaktır ve artık herkes, vazifesini yapması gerektiğini iyice anlayacaktır.
Darbe bir anayasal suçtur, Darbe bir insanlık suçudur ve Darbe yapanlar daha önceden idamla yargılanıyordu, idam cezasının kaldırılması ile ise ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanıyorlar. Yani kısaca “darbe yapmak” en canice, en namussuzca ve en alçakça bir eylemdir. Milletin kendilerine, düşmana karşı kullanmak üzere emanet ettiği savaş malzemelerini, hukuksuz bir şekilde yine o milleti sindirmek için kullanmak en büyük suçtur, kabahattir, vazifeyi kötüye kullanmaktır.
Kendini “Vatan Kurtaran Şaban” gibi vazifeli hissetmek ise bir paranoyanın ürünüdür. Aklı başında hiç kimsenin izah edemeyeceği bir durumdur. Bu savaş teçhizatı, hiç kimsenin aklına estiğinde kendi menfaati için kullanabileceği şeyler değildir. Emanetçiler, kendilerini bu malzemenin sahibi zanneder ve isteklerine göre kullanmayı düşünürlerse, işte bu büyük bir yanılgıdır ve hainliktir. Eğer öyle olmasa idi, yasalarımızda darbe yapmanın cezası da bu denli ağır olmazdı.
Allahın eli, Milletin elinin üzerindedir. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez. Biz sahip olursak bu ülke batmaz. Milletini ve Ülkesini seven herkes bu dirençle, onur ve şerefiyle geleceğini de kurtaracaktır. Dış mihrakların kendisine biçtiği rolü reddedecektir. Başına geçirilmek üzere örülen çorabı, bizzat örenlerinin başına geçirecektir. Tepeden inmecileri reddedecek ve özgür iradesiyle geleceğini düzenleyecektir. Yurttaş olmanın hazzını yaşayacak ve evlatlarına da özgür bir ülke bırakmanın sevincini doyasıya hissedecektir.
Tekrar ediyorum; Unutmayın, Siz rıza göstermez iseniz, hiç kimse “Darbe” yapamaz… Allaha emanet olunuz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.